"annesi" - Translation from Turkish to Arabic

    • أم
        
    • أمها
        
    • أمه
        
    • الأم
        
    • امه
        
    • أمّ
        
    • أمّه
        
    • امها
        
    • ام
        
    • أمّها
        
    • والده
        
    • الأمّ
        
    • وأمه
        
    • الام
        
    • وأمها
        
    Harare'de sıcak bir Ağustos sabahı Farai, iki çocuk annesi 24 yaşında bir kadın bir banka doğru adım atıyor. TED في أحد صبحيات أغسطس الدافئة في هراري، فاراي، أم لطفلين تبلغ من العمر 24 عامًا، تمشي نحو مقعد في حديقة.
    Böylece, çocuğun annesi olan bu kadın tuvaletini birkaç saat içerisinde kurdu. TED لذا هذه المرأة، أم هذا الصبي قامت بتركيب المرحاض في بضع ساعات.
    Fakat annesi çok uzakta olduğunu ve oraya gitmeye paralarının yetmeyeceğini söyler. TED لكن ترد أمها بأن المسافة بعيدة للغاية ولا تستطيع تحمل تكلفة الرحلة.
    Ve 14 yıl önce Afganistan'da tanıştığım ve kendi çocuğum olarak evlat edindiğim kız var çünkü annesi bir devrimciydi ve öldürülmüştü. TED و هناك فتاه قابلتها فى أفغانستان منذ 14 عاماً مضت التى تبنيتها كإبنه لي لأن أمها قد قُتلت حيث كانت والدتها ثوريه
    Ama geride annesi, babası ve küçük erkek kardeşi var. Open Subtitles لكن أمه و أباه موجودان هناك بالاضافة الى أخيه الصغير
    annesi açlık grevinde ve babası da, ordu, hücreyi ele geçirirken ölmüş. Open Subtitles الأم ماتت أثناء إضرابها عن الطعام والأب لمّا قام الجيش باسترجاع المكان.
    - Yapacağız Jamey. Üzerinde yaratacağı etkiyi düşün, annesi kelepçelenmiş. Open Subtitles تخيلى تأثير ذلك عليه عندما يرى امه و هى مقيده
    2 metreden bodruma düşmüş iki çocuk annesi genç bir hanım geldi. Open Subtitles أمّ شابة بطفلين تعرضت لسقطة مداها مترين بسبب زلة قدم على الرصيف
    Deniz kenarında küçük rahat bir evde annesi ve babasıyla yaşardı. Open Subtitles لقد عاش برفقة أمّه وأبّيه في منزل صغير دافئ بجانب البحر.
    Herkesin benim gibi bir annesi var. Belki senin de. Open Subtitles كل شخص لديه أم مثلي انت غالبا لديك واحدة ايضا
    Oğlunun annesi bir sıkıntı yaratınca, onu tebaasından biri ile evlenmeye zorluyor. Open Subtitles ،فعندما يثبت عدم ملاءمة أم ابنه يجبرها على الزواج من أحد أتباعه
    Çocuğun annesi hayattaki tek oğlunu kurtaran bu Yahudi'ye, defalarca teşekkür etti. Open Subtitles وكانت أم الصبى ممتنة جداً لذلك الصبى اليهودى الذى أنقذ أبنها الوحيد
    İçeri girdikten sonra annesi ona öldüğümü söylemiş... aslında bu, doğru da sayılır. Open Subtitles وبعد دخولي إلى السجن أخبرتها أمها أنني ميت وقد كنت كذلك بطريقة ما
    Buna ne diyorsunuz, Bay Darcy? O güzelse annesi de bilgin sayılır. Open Subtitles ـ ماقولك فى هذا يا سيد دارسى ـ أقول أن أمها نكتة
    - Sormadı. Konuyu açarsa annesi 10 dolarlık takma tırnağını yermiş. Open Subtitles قالت أن أمها ستعض ظفر أكريليّ بقيمة 10 دولارات و تقتلعه
    Başardım! Hanım, kuzeyden annesi mektup yazan genç adam burada. Open Subtitles سيدتي ،لقد أتي فتي الشمال، الذي كتبت لك أمه بخصوصه.
    Birisi Norman'a telefon açıp onun annesi olduğunu iddia ediyor. Open Subtitles نعم هناك أحد ما يتصل بنورمان هاتفياً مدعى بأنه أمه
    Müthiş bir ebeveynlik örneği, gerçek bir yılın annesi hikayesi. Open Subtitles ,بعضاً من الأبوّة الرائعة الجميلة وشكل فريد من حنوّة الأم
    Yemek pişiremiyorum, çok çalışıyorum ve yılın annesi de sayılmam. Open Subtitles أنا لا أطبخ, أعمل كثيراًً لست الأم المثالية في السنة
    annesi başka bir hastaneden test yaptırırsanız daha iyi olacağını söyledi. Open Subtitles امه تشعر انه من الأفضل ان تقوم بالفحص في مشفى مختلف
    Çocuğun annesi evlilikten dolayı Çek vatandaşı olsa bile o hâlâ bir Rus. Open Subtitles بالرغم من أنّ أمّ الولد قد إكتسبت الجنسية التشيكية بالزواج فهي ما زالت روسـية
    Sadece annesi tarafından büyütülmüş ve bir grup sadık arkadaşla çevrelenmiş. Open Subtitles حيث قامت أمّه لوحدها بتربيته وكان محاطاً بمجموعة من الأصدقاء الأوفياء
    annesi dünyayı gezerken bu evde tek başına yaşayacak yaşa geldi. Open Subtitles لكي تعيش في هذا المنزل بإرادتها بينما تسافر امها حول العالم
    Telefon görüşmesi kötü gittiyse bir daha ararız. annesi de parayı öder. Open Subtitles الاتصال الاول كان سئ , سأتصل مرة اخري ام الفتي ستدفع الفدية
    Önce Brian, sonra babası, sonra annesi ve son olarak Tom. Open Subtitles أولاً كان هناك براين، ثمّها الأبّ، أمّها وبعد ذلك أخيراً توم.
    Babasını hiç tanıyamamıştı, çünkü babası annesi ona hamile iken çekip gitmişti. TED لم يتعرف على والده ابدًا لأنه تركهم عندما كانت والدته حاملاً به
    Senin babası olduğunu bildiğim için bu bebeği tuttum veya diğer annesi. Open Subtitles أبقيته لأنى عرفت أنك كنتى الأبّ الأمّ الأخرى
    Bubba, Alabama, Bayou La Batre'lıydı ve annesi karides pişirirdi. Open Subtitles بوبا كان من بايو لاباتر، ألاباما وأمه كانت تطهو الجمبرى
    Onun sadece kız kardeşi değilim, aynı zamanda annesi ve babasıyım da. Open Subtitles انا لست فقط شقيقته الكبرى، بل الام والاب ايضا
    Babası yine kaçtı. annesi hafta sonu için şehir dışına çıktı. Open Subtitles والدها هرب ثانية , وأمها تقضى العطلات فى المدينة بعيداً عنها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more