| Onları alıp buz tabakasının üstüne koyuyorsun ve araba aküsü zulasını gömüyorsun. | TED | بحيث تضعون تلك الرادارات على الصفيحة الجليدية وتدفنون مجموعة من بطاريات السيارات. |
| Annem çiftliklerde çalıştı, sonra da altı gün, çift vardiyalı araba montaj hattında. | TED | عملت أمي في الحقول وثم على خط تجميع السيارات تعمل ستة ايام وبدوامين |
| Ne? Yanılmış olabilirim, ama bunun bir araba parçası olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أعلم أنّي يُمكن أن أخظئ، لكنّني لا أظنّها أجزاء سيّارة مطلقًا. |
| araba zaten iki kez stop etmişti, yine olmasından korkuyordum. | Open Subtitles | توقفت السياره مرتين ، وكنتُ خائفه ان تقف مره اخرى |
| araba kirala, Reno'ya git ve sonra San Jose'ye uç. | Open Subtitles | استأجري سياره الي رينو ثم اذهبي بالطيران الي سان جونس |
| "Say Anything"de John Cusack, Ione Skye'a araba kullanmayı öğretir. | Open Subtitles | أقول أي شيء، وقال انه يعلم وحيد سكاي كيفية القيادة. |
| Öyleyse yarası kanarken araba kullanıyordu. Yarasına bastıracak bir şeyler aramıştır. | Open Subtitles | إذن، هو يقود السيّارة وينزف إنّه يبحث عن شيء لتضمييد الجرح |
| Her sene Amerika'da 14 kişi astımdan ölüyor. 90'lardaki rakamının üç katı. Ve hemen hemen hepsi araba egzozundan kaynaklanıyor. | TED | أربعة عشر الأمريكيين يموتون كل يوم من الربو، ثلاثة إضعاف مما كان في التسعينات، وتقريبا كله قادم من عوادم السيارات. |
| Diyelim ki başınızın üzerinde bir şeyler uçuyor, her yerde bir sürü uçan araba var, bu endişe azaltıcı bir durum değil. | TED | لنقُل فقط أن وجود شيء ما يحلّق فوق رأسك، أن وجود مجموعة من السيارات تحلّق فوق المكان، لن يكون ذلك موقفًا مُطَمئنًا. |
| Aldatıcı trafik sıkışıklığının ortaya çıkması için yolda çok fazla araba olması gerekir. | TED | لتحدث الزحمة المرورية الوهمية لا بدّ من تواجد العديد من السيارات على الطريق. |
| Bu, 100 yıl içinde, araba teknolojisinde görülen ilk büyük değişim. | TED | هذا هو التغيير الجذري الأول في تكنولوجيا السيارات منذ 100 عام. |
| Şu süpermarketin otoparkında... üstünde anahtarları olan bir araba buldum. | Open Subtitles | ساحة ركن السيارات عند المتجر وجدت سيارة بالموقف ومفاتيحها بالداخل |
| Bir araba hırsızına göre boktan olduğunu sana kimse anlatmadı mı? | Open Subtitles | أي أحد يخبرك, من أجل لص سيّارة تحصل على طعم البراز؟ |
| Eğer daha iyi hissedeceksen evin önüne bir araba koyarım, belki geri gelirler. | Open Subtitles | لو كان هذا سيُشعرك بتحسّن سأضع سيّارة تُراقب المنزل من المُحتمل أن يعودوا |
| Bir araba var, 10 yıldır def etmeyi bir türlü beceremedim. | Open Subtitles | السياره التي رفضت ان اتخلص منها ولقد انتلكتها منذ عشر سنوات |
| Söz veriyorum araba veya kötü fıstık ezmesi alarak sınırı aşmayacağım. | Open Subtitles | اعدكِ انني لن اجن ولن اشتري سياره او زبده فول سيئه |
| Bilirsin, araba kullanabilirsin; ama gene de kaçınılmaz kazalar vardır. | Open Subtitles | كما لو أنك تجيدين القيادة ولكنك تقومين ببعض الحوادث العرضية |
| Ertesi gün kızıyla karşıdan karşıya geçerlerken bir anda o araba çıkmış. | Open Subtitles | في اليوم التالي، هو وابنته يعبران الشارع، وتظهر هذه السيّارة من العدم |
| - evet öyle dediler ben izin verene kadar araba sürmek yasak. | Open Subtitles | نعم , هم يقولون لي هذا لا تقودي سيارتك حتى أسمح لك |
| Onların araba alarm seslerini sanki baharın şarkısı gibi dinleyebilirim. | TED | أستطيع سماعهم يصدرون أصوات جرس إنذار سيارتي كأنها أصوات الربيع. |
| Herhangi bir ajan veya plakasız bir araba görürsem, kızı öldürürüm. | Open Subtitles | لو رأيت أحد عملائك، أو عربة بدون لوحات تتحرك، الفتاة ستموت |
| Her zaman derim; alkol ve araba kullanmak bir arada olmaz. Yazık. | Open Subtitles | أنا دائماً أقول بأن الكحول و قيادة العربة لا يختلطان، يا للشفقة |
| Bir polis onları durduyor, arabayı kontrol ediyor ve araba California'dan çalınmış çıkıyor. | TED | حسنًا، قام بشرطي بوقفهما والبحث عن السيارة وتبين أن السيارة مسروقة في كاليفورنيا. |
| Bu yöndeki kan damlaları gösteriyor ki adam araba çarpmadan önce kan kaybediyormuş. | Open Subtitles | أتجاه قطرات الدم يقترح بأنه كان ينزف قبل أن يصدم أن يدهس بالسيارة |
| Bir kadın, kuduz virüsü taşıdığını öğrenmek için araba kazası geçirmek zorunda değil. | Open Subtitles | لا يجدر بمرأة ان تتعرض للدهس بسيارة حتى تعلم انها مصابة بداء الكلب |
| İşe de yaradı, temel olarak araba kampını icat etti. | TED | ونجح في ذلك، لقد قام في الأساس باختراع سيارة تخييم. |
| Mesela motorlu araba sürmek ve köpek pisliği temizlemekten hoşlanırım. | Open Subtitles | ،قيادة السيّارات الكهربائية و تجميع فضلات الكلاب |