Bana ne gibi geliyor biliyor musun? İptal için bir bahane. | Open Subtitles | هل تعرف كيف يبدوا الأمر بالنسبة لي هو عذر لإلغاء العملية |
Halbuki Amerikan yönetimi kimseye sezdirmeden, savaşa girebilmek için herhangi bir bahane arıyordu. | Open Subtitles | ،على أية حال، تحت السطحِ كَانتْ الإدارة الأمريكية تَبْحثُ عن أيّ عذر لدُخُولها |
Yani, buraya gelmek için onca şeyi almayı bahane mi ediyordun? | Open Subtitles | إذاً إشتريتي كل هذه الأشياء حتى تجدي عذراً للقدوم إلى هنا؟ |
Her gün, hastalara mesaj atarak tedavilerini hatırlatıyoruz. Fakat orada duracak olursak birçok bahane üreteceklerdir. | TED | يومياً، نراسل المرضى لنذكرهم لتناول دوائهم ولكن إن توقفنا هناك، سيكون هناك جملة من الأعذار. |
Ben de böyle düşünmüştüm. Öyleyse bahane uydurmadan dediklerimi yap. | Open Subtitles | هذا ما ظننت, إذاً ما أقوله هو لا أعذار, إتفقنا؟ |
Bu yüzden biraz deli, ama bu, bir insana ufak bir bardak... su vermemek için bir bahane olamaz. | Open Subtitles | ان لديه سلوكا غريبا من هذا ولكن هذا ليس عذرا لكى لا نعطى شخصا ما كوبا صغيرا من الماء |
Buraya bahane bulmaya gelmedim çünkü yaptıklarım için bir bahanem yok. | Open Subtitles | , لست هنا لتقديم اعذار لأنه لا يوجد عذر لما فعلته |
Anne, beni kontrol etmek için bahane uydurmana gerek yok. | Open Subtitles | أمي أنت لا تحتاجين الى عذر لكي تأتي للاطمئنان علي |
Bak, birlikte büyüdüğüm bütün çocuklar benim takıldığım arkadaşların yarısı, bazı salı günleri kafayı çekmek için bir bahane uydururlar. | Open Subtitles | أنظري , كل الشباب الذي نشات معهم نصف الشباب في طاقمي , سيأخذوا أي عذر ليذهبوا ويثملوا في يوم ما |
Santiago'nun Şükran Günü yemeğine gelmemek için bahane arıyorsun çünkü bir nedendendir bilinmez, bu bayramı normal biri gibi kutlamayı reddediyorsun. | Open Subtitles | انت تريد عذر حتى تتغيب عن عشاء سانتياجو لعيد الشكر لانه لسبب ما انت ترفض ان تحتفل بهذه العطله كشخص عادي |
Bu kulağa yazmaktan kaçmak için başka bir bahane gibi duruyor. | Open Subtitles | يبدو ذلك الآن مثل عذر آخر لك لتبقى بعيداً عن الكتابة. |
Ellis, annenle hep zor zamanlar geçirdim ama bu bir bahane değil. | Open Subtitles | إليس، لقد كان دائماً الوقت عصيباً مع والدتك ولكن هذا ليس عذراً |
Sebepsiz ve şiddetli bir saldırıydı ancak bu bahane değil... | Open Subtitles | كان ذلك هجوماً عنيفاً غير مبرّر لكنّ ذلك ليس عذراً |
Oral seks yapmamak için bir çok bahane duymuştum ama bu çok acayip. | Open Subtitles | لقد سمعت الأعذار سيئة لعدم إعطاء الرأس، ولكن هذا واحد يأخذ الكعكة. |
Bir dakikalığına gitmeniz gerekiyorsa bahane uydurmayın. | Open Subtitles | لا تجعل الأعذار إذا كان عليك أن تترك لمدة دقيقة. |
Dudaklarım artık bundan başka bir bahane üretemiyor. | Open Subtitles | فمي الآن ليس لديهِ أيّ أعذار أخرى يقولها سوى هذا |
Gerçekten olsaydı söylerdim zaten. Kadınlar sevişmemek için daima bir bahane bulabilir. | Open Subtitles | إذا كان ذلك صحيحا سأقول لك المرأة تستطيع دائماً إيجاد أعذار |
Eğer bir şans vermemek için bahane arıyorsan, sorun değil. | Open Subtitles | اذا كنت تريدين عذرا لعدم اعطائي هذه الفرصه . حسنا |
Sawasaki Atushi'nin varlığı o insanların Kyushu'yu ele geçirmek için kullandıkları bahane. | Open Subtitles | غن وجود ساواساكي اتوشي هي ذريعة اولئك الناس ليستولوا على حي كيوشو |
Buradan gitmek için bir bahane buluruz, herhangi bir bahane. | Open Subtitles | نحن نحاول إيجاد العذر أي عذر لكي نخرج من هنا |
Ama ne kadar sarhoş olurlarsa olsunlar bu yaptıklarına bir bahane değil. | Open Subtitles | ،ولكن مهما وصلوا من مرحلة الثمالة فإن ذلك لا يكون عذرًا لتصرّفاتهم |
Eve gitmek yerine, onun da söylemiş olduğu gibi, bekledi ve geri döndü, ve gizemli telefonu bahane etti. | Open Subtitles | قبل العوده للبيت ذهبت إلي مكان كما قالت .. إنتظرت و عادت و إدعت أن غامضون إتصلوا كعذر للمجيء. |
Çünkü size gelip senin telefonunu kullanmak için iyi bir bahane bulamadım. | Open Subtitles | لأني لم أتمكن من الإتيان بعذر وجيه للخروج من المنزل واستخدام جوالك |
- Bu bir bahane değil. - Hayır, hayır, hayır. | Open Subtitles | تلك حجة لا يهم ، لقد قلتِ مرتين في السنة |
Afedersin bebeğim, kafam fena karıştı ve bunu hiç bir bahane geri alamaz. | Open Subtitles | أنا آسف يا عزيزتى، لقد أفسدت الأمر ولا يوجد هُناك عُذر سيغير هذا. |
Tamam, öyleyse bana şu Zen ustasının adresini ver. Uğramak için bahane uydururum. | Open Subtitles | حسناً، أعطيني عنوان السيد، سأصنع سبباً للزيارة |
Beni hüküm kampına bir bahane uydurarak tıkan adam nerede? | Open Subtitles | اين الرجل الذي رمى بي في معسكر الاعتقال كذريعة ؟ |