"biliyorum" - Translation from Turkish to Arabic

• أعلم
• أعرف
• اعلم
• اعرف
• أَعْرفُ
• وأعلم
• عرفت
• أدري
• أدرك
• علمت
• أفهم
• تعلم
• أعرفها
• أعرفك
• تعلمين

Ve bunun ne kadar gıcık olduğunu biliyorum, yani karma çalışıyor.
وأنا أعلم كم ذلك مزعج، لذلك فإن العاقبة الأخلاقية تعمل حقا.

biliyorum çoğunuz bu yeniliğin mesleklere olabilecek etkisi hakkında endişe duyuyorsunuz.
وأنا أعلم أن الكثيرين منكم قلقين حول أثر الابتكار على وظائفهم.

Bunun çok şey istemek olduğunu biliyorum ama bunu öneren ilk insan değilim.
أعلم أن ذلك يتطلب الكثير، ولكنّي لست في الواقع أول شخص يقترح ذلك.

Evet biliyorum,... ...insanlığın kendi dertleri, yoksulluk ve hatta... ...iklim değişikliği varlığına rağmen... ...neden bir kaç kedi hakkında... ...endişelendiğimiz merak edilebilir.
و انا أعرف, في ضوء معاناة الإنسان و فقره, و حتى في تغير المناخ, قد يتسأل أحدنا, لماذا القلق عن قطط قليلة؟.

Bugün başka konuşmacılar da göreceksiniz, şimdiden biliyorum, çarpıcı şeylerden bahsedecekler, ve, tabii ki, teknolojide asla böyle olmaz.
أعرف أنكم ستشاهدون اليوم متحدثين آخرين، سيتحدثون عن أشياءَ تقصم الظهر؛ لكن مع التكنولوجيا، بالطبع، لا يحدث مثل هذا.

Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu biliyorum ve gövdemi baştan aşağıya geçen bu yaranın bir depremin kalıntıları olduğunu.
وأنا أعرف أن كل شيء متصل، والندب التي إمتد على طول الجذع من بلدي هي من علامات وقوع الزلزال.

Ve biliyorum, aslında özgün halinden çok da farklı gözükmüyor.
و انا اعلم انه لا يبدو مختلفا كثيرا من الاصل

Sizden bir keçi taşımanızı istemeyeceğim, biliyorum ki hiç deveniz de yoktur.
ولن اطلب منكم أن تحملوا ماعزاً لإانا اعرف أنكم لا تملكون جمالأ.

biliyorum, çok aşikar, ama değişimin en güçlü sembolü olan Gandhi ile bitirmeliyim.
أنا أعلم أنه واضح, لكن يجب أن أختم مع أقوى مثال للتغيير, غاندي.

Ben nedir biliyorum ama tam olarak ne demektir onu bilmiyorum.
وأنا أعلم ما هي ولكن لا أعرف ما تعنيه في الواقع.

Ah, anne, biliyorum korkunç biri olduğumu düşünüyorsun, ama siyahlar içinde olmaya dayanamıyorum.
أعلم أنك ستظنين أني فظيعة يا أمي لكني لا أحتمل الظهور مرتدية السواد

Ölü bir adamı şahit göstermenin oldukça kötü göründüğünü biliyorum, ama gerçek bu.
أعلم أنه من الصعب الاعتماد على شهادة رجل ميت ولكن هذه هي الحقيقة

biliyorum. - biliyorum. - Kendini ne sanıyorsun, tanrı mı?
ـ أنا أعلم ذلك ـ هل أنتِ إله لتعلمى ذلك؟

Bırakın kolumu. biliyorum, kötü niyetli değilsin, ama ayak altındasın.
أعلم أنّكِ لم تقصدي الأذى لكنّكِ تقفين في طريق الجميع

Sadece ben değil, diğer gay insanların da kahve içtiğini biliyorum.
لستُ أتناول القهوة فقط ، بل أعرف أيضاً مثليين آخرين يتناولونها.

biliyorum ki bu hırslı genç adamlar doğru seçimi yapacak.
أنا أعرف بأن هؤلاء الشباب المندفعين والطموحين سيختارون الخيار الصائب.

Ben şimdiye kadar yaptığım en tehlikeli şeyi biliyorum çünkü NASA hesapladı.
أنا أعرف ما أخطر شيء قُمتُ به لأن ناسا تقوم بعمل الحسابات.

Bakın, sizin asıl yaşadığınız yeri bilmiyorum, ama dünyada öyle bir yer olduğunu biliyorum kendinizden daha çok seveceğiniz bir şey.
انظروا، لا أعرف المكان الحقيقي الذي تعيشون فيه، لكنني أعرف أن هناك شيئا في هذا العالم تحبونه أكثر مما تحبون أنفسكم.

biliyorum, herkes çocuklarının dünyaya gelmiş en şahane, en güzel çocuklar olduğunu düşünür.
أعرف أن الجميع يظن أن أطفالهم هم الأكثر روعة، والأكثر جمالاً على الإطلاق.

Bana bundan bahsettiğinde Kendi toplumunuzda yabancı biri olma hissini biliyorum.
وبدأت بالتذكر أنني أعرف ذلك الشعور أن تكون دخيلا في مجتمعك.

Bu konuda çok şey biliyorum, çünkü ben bir Kavgacı'yım.
أنا اعلم الكثير عن هذا الأمر لأنني أنتمي لنفس الفئة.

biliyorum finansman anlamında bir rekabet var ancak bilimsel boyutu ne?
اعرف ان هناك منافسة من حيث التمويل ولكن ماذا عن العلم؟؟؟؟؟؟

-Burdan çıkmalıyız. -Baba, biliyorum kızdın gemiye girmemeliydim, bir dakika verirsen
أبّي، أَعْرفُ بأنّني ما كَانَ يجبُ أَنْ أكُونَ في السفينةِ، لكن

Çünkü biliyorum, sizin de bildiğinizi biliyorum, burası Toskana değil.
لأنني أعلم، وأعلم أنكم جميع تعلمون، أن هذه ليست توسكاني.

Şimdi problemimi biliyorum ve senin bu konudaki fikrini değiştirtmek bana bağlı.
الآن ، لقد عرفت مشكلتى و الأمر متروك لى لتغيير رأيك فى

biliyorum bazen işleri karmakarışık eder ve büyük hatalar yapar.
أنا أدري أنها أحياناً تفسد الأمور و تقوم بالأخطاء الكبيرة

Benim için iyi duygular beslemiyorsun biliyorum... ama kutsal bir amaç için savaşıyorum.
أنا أدرك بأنّك يجب أن تكون مجنون جدا عليّ لكنني أحارب للقضية النبيلة

biliyorum ki günahlarından arınanlar yaşayacak, gören gözler bakacak ve beni görecek.
علمت أن وليي حي، الذي أراه أنا لنفسي، وعيناي تنظران وليس آخر

Ben bunları biliyorum, ama o kendi yolunu gitmek istiyor.
أفهم الوضع .. لكنه يريد فقط أن يصنع أشياء لنفسه

Bildiğini biliyorum. Babamla görüşmem lazım ve ne yapmamızı istediğini öğrenmem lazım.
اعلم انك تعلم بذلك ، علي أن اتصل بابي لأرى مايجب فعله

Bunun usûle uygun olmadığını biliyorum ama tanıdığım biri Fabry hastalığından muzdarip.
أعرف أنّه ليس وضعا طبيعيا لكن فتاة أعرفها تعاني من داء فابري

Etmem. Çünkü seni tanıyorum ve senin karakterini az çok biliyorum.
لا لم أفعل لاننى أعرفك و أعرف بعض الاشياء عن شخصيتك

- Biliyor musun, bir görünüş, bir vahiy. - Hayır, ben tezahür biliyorum.
تعلمين ، عيد غطاس ، وحي لا ، أعلم ما هو عيد الغطاس