Ve bunun ne kadar gıcık olduğunu biliyorum, yani karma çalışıyor. | TED | وأنا أعلم كم ذلك مزعج، لذلك فإن العاقبة الأخلاقية تعمل حقا. |
biliyorum çoğunuz bu yeniliğin mesleklere olabilecek etkisi hakkında endişe duyuyorsunuz. | TED | وأنا أعلم أن الكثيرين منكم قلقين حول أثر الابتكار على وظائفهم. |
Bunun çok şey istemek olduğunu biliyorum ama bunu öneren ilk insan değilim. | TED | أعلم أن ذلك يتطلب الكثير، ولكنّي لست في الواقع أول شخص يقترح ذلك. |
Evet biliyorum,... ...insanlığın kendi dertleri, yoksulluk ve hatta... ...iklim değişikliği varlığına rağmen... ...neden bir kaç kedi hakkında... ...endişelendiğimiz merak edilebilir. | TED | و انا أعرف, في ضوء معاناة الإنسان و فقره, و حتى في تغير المناخ, قد يتسأل أحدنا, لماذا القلق عن قطط قليلة؟. |
Bugün başka konuşmacılar da göreceksiniz, şimdiden biliyorum, çarpıcı şeylerden bahsedecekler, ve, tabii ki, teknolojide asla böyle olmaz. | TED | أعرف أنكم ستشاهدون اليوم متحدثين آخرين، سيتحدثون عن أشياءَ تقصم الظهر؛ لكن مع التكنولوجيا، بالطبع، لا يحدث مثل هذا. |
Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu biliyorum ve gövdemi baştan aşağıya geçen bu yaranın bir depremin kalıntıları olduğunu. | TED | وأنا أعرف أن كل شيء متصل، والندب التي إمتد على طول الجذع من بلدي هي من علامات وقوع الزلزال. |
Ve biliyorum, aslında özgün halinden çok da farklı gözükmüyor. | TED | و انا اعلم انه لا يبدو مختلفا كثيرا من الاصل |
Sizden bir keçi taşımanızı istemeyeceğim, biliyorum ki hiç deveniz de yoktur. | TED | ولن اطلب منكم أن تحملوا ماعزاً لإانا اعرف أنكم لا تملكون جمالأ. |
biliyorum, çok aşikar, ama değişimin en güçlü sembolü olan Gandhi ile bitirmeliyim. | TED | أنا أعلم أنه واضح, لكن يجب أن أختم مع أقوى مثال للتغيير, غاندي. |
Ben nedir biliyorum ama tam olarak ne demektir onu bilmiyorum. | TED | وأنا أعلم ما هي ولكن لا أعرف ما تعنيه في الواقع. |
Ah, anne, biliyorum korkunç biri olduğumu düşünüyorsun, ama siyahlar içinde olmaya dayanamıyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك ستظنين أني فظيعة يا أمي لكني لا أحتمل الظهور مرتدية السواد |
Ölü bir adamı şahit göstermenin oldukça kötü göründüğünü biliyorum, ama gerçek bu. | Open Subtitles | أعلم أنه من الصعب الاعتماد على شهادة رجل ميت ولكن هذه هي الحقيقة |
biliyorum. - biliyorum. - Kendini ne sanıyorsun, tanrı mı? | Open Subtitles | ـ أنا أعلم ذلك ـ هل أنتِ إله لتعلمى ذلك؟ |
Bırakın kolumu. biliyorum, kötü niyetli değilsin, ama ayak altındasın. | Open Subtitles | أعلم أنّكِ لم تقصدي الأذى لكنّكِ تقفين في طريق الجميع |
Sadece ben değil, diğer gay insanların da kahve içtiğini biliyorum. | TED | لستُ أتناول القهوة فقط ، بل أعرف أيضاً مثليين آخرين يتناولونها. |
biliyorum ki bu hırslı genç adamlar doğru seçimi yapacak. | TED | أنا أعرف بأن هؤلاء الشباب المندفعين والطموحين سيختارون الخيار الصائب. |
Ben şimdiye kadar yaptığım en tehlikeli şeyi biliyorum çünkü NASA hesapladı. | TED | أنا أعرف ما أخطر شيء قُمتُ به لأن ناسا تقوم بعمل الحسابات. |
Bakın, sizin asıl yaşadığınız yeri bilmiyorum, ama dünyada öyle bir yer olduğunu biliyorum kendinizden daha çok seveceğiniz bir şey. | TED | انظروا، لا أعرف المكان الحقيقي الذي تعيشون فيه، لكنني أعرف أن هناك شيئا في هذا العالم تحبونه أكثر مما تحبون أنفسكم. |
biliyorum, herkes çocuklarının dünyaya gelmiş en şahane, en güzel çocuklar olduğunu düşünür. | TED | أعرف أن الجميع يظن أن أطفالهم هم الأكثر روعة، والأكثر جمالاً على الإطلاق. |
Bana bundan bahsettiğinde Kendi toplumunuzda yabancı biri olma hissini biliyorum. | TED | وبدأت بالتذكر أنني أعرف ذلك الشعور أن تكون دخيلا في مجتمعك. |
Bu konuda çok şey biliyorum, çünkü ben bir Kavgacı'yım. | TED | أنا اعلم الكثير عن هذا الأمر لأنني أنتمي لنفس الفئة. |
biliyorum finansman anlamında bir rekabet var ancak bilimsel boyutu ne? | TED | اعرف ان هناك منافسة من حيث التمويل ولكن ماذا عن العلم؟؟؟؟؟؟ |
-Burdan çıkmalıyız. -Baba, biliyorum kızdın gemiye girmemeliydim, bir dakika verirsen | Open Subtitles | أبّي، أَعْرفُ بأنّني ما كَانَ يجبُ أَنْ أكُونَ في السفينةِ، لكن |
Çünkü biliyorum, sizin de bildiğinizi biliyorum, burası Toskana değil. | TED | لأنني أعلم، وأعلم أنكم جميع تعلمون، أن هذه ليست توسكاني. |
Şimdi problemimi biliyorum ve senin bu konudaki fikrini değiştirtmek bana bağlı. | Open Subtitles | الآن ، لقد عرفت مشكلتى و الأمر متروك لى لتغيير رأيك فى |
biliyorum bazen işleri karmakarışık eder ve büyük hatalar yapar. | Open Subtitles | أنا أدري أنها أحياناً تفسد الأمور و تقوم بالأخطاء الكبيرة |
Benim için iyi duygular beslemiyorsun biliyorum... ama kutsal bir amaç için savaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أدرك بأنّك يجب أن تكون مجنون جدا عليّ لكنني أحارب للقضية النبيلة |
biliyorum ki günahlarından arınanlar yaşayacak, gören gözler bakacak ve beni görecek. | Open Subtitles | علمت أن وليي حي، الذي أراه أنا لنفسي، وعيناي تنظران وليس آخر |
Ben bunları biliyorum, ama o kendi yolunu gitmek istiyor. | Open Subtitles | أفهم الوضع .. لكنه يريد فقط أن يصنع أشياء لنفسه |
Bildiğini biliyorum. Babamla görüşmem lazım ve ne yapmamızı istediğini öğrenmem lazım. | Open Subtitles | اعلم انك تعلم بذلك ، علي أن اتصل بابي لأرى مايجب فعله |
Bunun usûle uygun olmadığını biliyorum ama tanıdığım biri Fabry hastalığından muzdarip. | Open Subtitles | أعرف أنّه ليس وضعا طبيعيا لكن فتاة أعرفها تعاني من داء فابري |
Etmem. Çünkü seni tanıyorum ve senin karakterini az çok biliyorum. | Open Subtitles | لا لم أفعل لاننى أعرفك و أعرف بعض الاشياء عن شخصيتك |
- Biliyor musun, bir görünüş, bir vahiy. - Hayır, ben tezahür biliyorum. | Open Subtitles | تعلمين ، عيد غطاس ، وحي لا ، أعلم ما هو عيد الغطاس |