Gerçek şu ki, ben bunlardan Daha önce hiç kullanmadım. | Open Subtitles | إذا أردت الحقيقة ؟ لم يسبق لي أن إستعملت إحداها |
Onu Daha önce hiç görmedim, bu o, değil mi? | Open Subtitles | اعني اني لم يسبق لي رؤيتها ولكنها هنا في الرسمة |
Ah, Tanrım! Daha önce hiç bir kraliyet mensubuyla karşılaşmadım! | Open Subtitles | يا الهي لم يسبق أن قابلت شخصية ملكية من قبل |
Fakat korkmuştu. 95 yıl yaşamıştı ve Daha önce hiç halüsinasyon yaşamamıştı. | TED | ولكنها كانت خائفة.فقد عاشت 95 عاما، ولم ترى هلوسات من قبل أبداً. |
inanılmaz derin ve zengin,zamanlarım geçti, özgün ve Daha önce hiç yaşamadığım türden ilişkilerim oldu. | TED | كانت هناك لحظات لا تصدق من العمق و الغنى، من الصدق والارتباط لم أجربها من قبل قط. |
Anlatmak istediğim, Tanrım, bunu daha önce milyon kereler söyledim fakat aniden farkettim ki Daha önce hiç bunu yaşamadım. | Open Subtitles | أقصد , يا إلهي , لقد قلت هذا مليون مرة قبلاً لكن فجأة إكتشفت أنني لم اكن أعنيها حقاً أبداً |
Daha önce hiç salyalarını değişen iki salak görmedin mi? | Open Subtitles | أما سبق لك أن رأيت إثنان من الحمقى يتبادلان القبلات |
Fakat kara delikten gelen resme sıra geldiğinde gerçek bir muamma ile karşılaştık: Kara deliği Daha önce hiç görmemiştik. | TED | لكن عندما يتعلق الأمر بصور لثقب أسود، فإننا نواجه معضلة حقيقية: لم يسبق وأن شاهدنا ثقباً أسوداً حقيقياً من قبل. |
Bak, sen bana Daha önce hiç kimsenin etmediği şekilde yardım ettin. | Open Subtitles | انظر, لقد ساعدتني بطرق لم يساعدني بها أحد في أي وقت مضى |
Bunu Daha önce hiç denemedim, ama belkide diğer yönden görmeni sağlayabilirim. | Open Subtitles | لم أجرب هذا من قبل ولكن.. ربما قد أجعل التواصل يسير بالعكس |
Bu büyük bir anlaşma. Daha önce hiç böyle bir şey yapmadım. | Open Subtitles | هذا أمرٌ في غاية الأهمية لم يسبق لي وأنجزتُ عملاً كهذا مطلقاً. |
- Nasil bir sey oldugunu bilmiyorum. Daha önce hiç bebek dogurmadim. | Open Subtitles | لا أعلم ما احساس المخاض، لم يسبق لي أن أنجبت من قبل |
Size şimdi, Daha önce hiç kimseye söylemediğim bir şeyi söylemek istiyorum. | Open Subtitles | أنا أريد أن أقول لك شيئا لم يسبق لي أن أخبرته لأحدا |
Onlar Daha önce hiç kimsenin görmediği bir şeyi gördüler. | Open Subtitles | لقد شاهدوا شيئاً لم يسبق أن شاهده أحد من قبل |
Şuna bak. Daha önce hiç görmediğim renkler var. | Open Subtitles | انظري إليهم زوجان من الألوان لم أسمع عنهم من قبل أبداً |
Ölmeden önce adamın tüm hayatı... ..bir tek soruya dönüşür. Daha önce hiç sormadığı bir soruya. | Open Subtitles | والآن، وقبل أن يموت، تتركز كل خبراته في' سؤال واحد، وهو سؤال لم يطرحه من قبل قط |
Daha büyük bir hasat elde edilmemişti. Daha önce hiç böyle kabul edilmemiştim. | Open Subtitles | كان أكبر موسم حصاد على الإطلاق، لم أشعر بمثل هذا القبول قبلاً |
- Daha önce hiç silah kullandınız mı? - Hayır! | Open Subtitles | هل سبق لك أن أطلقت النار من بندقية من قبل؟ |
Daha önce hiç bir kadının kafasına kuş çarptığını görmemiştim. | Open Subtitles | لم يسبق وأن رأيت ذلك قط. طائر يصطدم برأس امرأة. |
Bu mikro kanallar bizi bakterilerin koca mavi okyanusta nasıl gezindiğini anlamamıza Daha önce hiç olmadığı kadar yakınlaştırdı. | TED | هذه القنوات الصغيرة تقربنا أكثر من أي وقت مضى لنفهم كيف تُبحر البكتيريا في المحيط الأزرق الكبير. |
Miranda onu Daha önce hiç bu kadar kızgın görmemişti. | Open Subtitles | ميراندا أر قط له كما غاضبا لأن هذا من قبل. |
Sana yalan söyledim. Bu işi Daha önce hiç yapmamıştım. | Open Subtitles | لقد كَذبتُ عليك أنا أبداً مَا عَملتُ هذا قبل ذلك |
İğrenç falan değil. Daha önce hiç avlanmamışsın. | Open Subtitles | هذا غير مقزّز، إنكِ لم تصطادي قبلًا فحسب. |
Üçüncü olarak, birilerinin Daha önce hiç duymadığınız bi şeyleri. | TED | و شخص لديه شيء ما كنت قد سمعت به أبدا من قبل. |
- Daha önce hiç bu tür şeyler yaptın mı? | Open Subtitles | هل سبق أن فعلت هذا النوع من الأمور من قبل؟ |
Daha önce hiç bu kadarı tarafından saldırıya uğramış mıydın? | Open Subtitles | هل سبق وأن هوجمت بمثل هذا القدر من قبل ؟ |