| Bahçecilikle uğraşanlarınızın bilebileceği gibi kök-gövde oranı diye bir şey vardır. Ve bitkiler kök ağırlığını yaprak ağırlıkları ile kabaca bir dengede tutarlar. | TED | أي منكم يعمل في البستنة يعلم أن هناك شيئا يدعى نسبة الجذر والنبات يجب أن يبقي جرم الجذر بتوازن مع الأوراق ليكون سعيدا |
| Şimdi bir düşündüm de, iyi niyet pastası diye bir şey yoktu. | Open Subtitles | لقد ادركت للتّو بأنّه ليس هناك ما يدعى بـ كعك مثير للعطف |
| İlk görüşte ya da ilk öpücükte aşk diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | لا وجودَ لما يُدعى حبّاً من النظرةِ الأولى، أو من القبلةِ الأولى. |
| Edelman diye bir halkla ilişkiler şirketi var. Her sene, tam olarak güven ve insanların ne düşündüğü ile alakalı ilginç bir araştırma yapıyorlar. | TED | هناك شركة علاقات عامة تدعى تُجري بحثاً سنوياً عن الثقة ومايدور في أذهان الناس |
| Şimdi çoğunuz nükleer füzyon diye bir şey yok diyorsunuzdur,. | TED | محتمل أن معظمكم يقول: لا يوجد ما يسمى بالإندماج النووي. |
| İçişleri'nin bir parçası, Vatandaş Teftiş Heyeti diye bir kurul. | Open Subtitles | إنها جزء من إدارة "الشؤون الداخليّة"، تُدعى "لوحة مراجعة المواطنين" |
| Clay Shirky bir zamanlar aşırı bilgi yüklemesi diye bir şeyin olmadığını söylemişti, sadece filtreleme arızası vardı. | TED | ذكر كلاي شيركي مرة أنه لا يوجد هناك حيوان يدعى فيض المعلومات هناك فشل تصفية فقط. |
| Bu Ed Cook diye bir adam. İngiltere'den geliyor ve oradaki en iyi eğitilmiş hafızalardan birine sahip. | TED | هذا رجل يدعى إيد كووك والقادم من إنجلترا والذي يمتلك أفضل الذاكرات المدربة |
| Yaklaşık bir buçuk yıl önce, WikiHouse diye bir proje üzerinde çalışmaya başladık. WikiHouse açık kaynaklı bir inşa sistemi. | TED | لذا حوالي سنة ونصف مضت، قد بدأنا العمل على مشروع يدعى "ويكي هاوس"، و"ويكي هاوس" هو نظام بناء مفتوح المصدر. |
| Şimdi yapım aşamasında olan gezegenler arası internet diye bir proje var. | TED | هناك مشروع يجري العمل عليه يدعى إنترنت ما بين الكواكب. |
| Steve diye bir bilgisayar mühendisi vardı. | TED | كان هناك شاب يدعى‘ستيڤ’، رجل المعلوميات. |
| Ama içine doğru genişleyecek uzay diye bir şey yoksa genişlemek ne anlama gelir? | TED | ولكن إذا لم يكن هناك ما يدعى بالمكان حتى تغطيه هذه الأجسام ما الذي تعنيه كلمة توسع في هذه الحالة؟ |
| Aritmi, ciddi kramplar, tükenmişlik sendromu diye bir şeyde artış ve yüksek tansiyon. | Open Subtitles | عدم انتظام ضربات القلب ، التشنج الشديد ، زيادة شيءٍ يُدعى مرض الهزال |
| Belli bir gelir seviyesine ulaşmış kişiler için tercih diye bir şey söz konusu. | TED | فالناس التي لديها مدخولٌ معين من الاموال تملك شيئاً يُدعى الإختيار |
| Mary Gordon adında bir kadın var, Roots of Emphaty diye bir organizasyonu yönetiyor. | TED | هناك امرأة تدعى ماري غوردن والتي تدير مكاناً ما يدعى: جذور التعاطف. |
| Perzephone diye bir gemi var. | Open Subtitles | هناك سفينة تدعى بيرسيفوني تنتظر في كاليه |
| Birkaç saat içinde New York diye bir yer olmayacak. | Open Subtitles | في بضع ساعات , لن هناك هناك شئ يسمى نيويورك |
| O akşam Verona'da Michelin yıldızlı bir restoranda yemek yedik ve sonra Carmen diye bir şeyi izlemeye gittik. | Open Subtitles | في ذلك المساء في فيرونا، علينا تناول الغداء جيدا في مطعم نجمة ميشلان، ثم ذهبنا لرؤية ما يسمى كارمن، |
| Görünüşe bakılırsa kardeşin Charlie diye bir kızla yolculuğa çıkmış. | Open Subtitles | على مايبدو أن أخيك قد ذهب في رحلة بريّة مع فتاة تُدعى تشارلي. |
| Daha önce hiç Federico Fabrizi diye bir İtalyan yönetmen duymuş muydun? | Open Subtitles | هل سمعت من قبل عن مخرج إيطالي يدعي فردريكو فابريزي؟ |
| Bir siyaset yorumcusunun çok da uzak olmayan bir zamanda ifade ettiği gibi, eğer yeteri kadar itiraz edersek aslında doğru diye bir şey olmadığını görürüz. | TED | يبدو أننا نختلف كثيرًا كما وضعها أحد المعلقين السياسيين قبل وقتٍ ليس ببعيد، إنها كما لم يعد هناك وجود للحقائق. |
| Söylediğim şu, Mulder, uzaylılar tarafından kaçırılma diye bir şey yok. | Open Subtitles | الذي أقول، مولدر، بأنه ليس هناك مثل هذا الشيء كإختطاف أجنبي. |
| Bir insan süper güçlere sahip diye sizin veya benim sahip olduğumuz kişisel problemlere sahip olmayacak diye bir şey yok. | TED | فقط لأن الشخص لديه قوة عظمى لا يعني أنه ليس لديه نفس المشاكل الشخصية التي لديك أو لدي. |
| -Her şeyi mi? Amerikan tarihi diye bir şey yok, sadece yeni bir yerleşim bölgesi. | Open Subtitles | لا يوجد ما يسمّى بتاريخ أمريكا, هناك فقط الإدّعاء |
| Yeterince zengin diye bir şey yoktur, yeterince fakir vardır. | Open Subtitles | ليس هنالك من شيء يُدعى غني ٌ كفاية، فقط فقيرٌ كفاية. |
| Artık Orkestra diye bir şey yok. | Open Subtitles | لا وجود ل "أوركسترا" بعد الآن |
| Herkesin inandığının aksine, sıfır risk diye bir şey yok. | TED | فخلافاً للاعتقاد الشائع، فانعدام الخطر لا وجود له. |
| Yaramaz ve Uslu diye bir dükkandan aldık. | Open Subtitles | .. لقد ذهبنا الي متجر يُدعي (مشاغب و جيّد )ِ |