"doğduğu" - Translation from Turkish to Arabic

    • ولادة
        
    • ولادته
        
    • ولادتها
        
    • يولد
        
    • مولد
        
    • مولده
        
    • وُلدت
        
    • تولد
        
    • الذي ولدت
        
    • مسقط
        
    • ميلاده
        
    • ولدوا
        
    • ولد فيه
        
    • ولد فيها
        
    • مهد
        
    Eşsizlik içinde yıldızların doğduğu gibi, bilmenin bu güçlü bileşimi, kimliklerin patlayıcı birleşmesinin parıldayan bir örneği ile neticelendi. TED مثل ولادة النجوم في السماوات، هذا المزيج القوي من معرفة النتائج في مثالٍ رائعٍ من الدمج المثالي والقوي للهويات.
    Bebek doğduğu zaman baban hala hayatta olursa ne yapacağını düşündün mü? Open Subtitles هل فكرت بما سيحدث لو بقي الوالد حياَ حتى ولادة الطفل ؟
    Ailesi doğduğu gün onun farkına varmamış sen mi varacaktın? Open Subtitles ابويه لم يلاحظو ولادته وانتي ستلاحظين لااعتقد انسه بريا
    Evet. Suzan'ı doğduğu andan beri seviyorum Onu şimdi ve aradaki her dakika boyunca da sevdim. Open Subtitles احب سوزان منذ لحظة ولادتها واحبها الأن وكل لحظة بيننا
    Eğlencenin, enerji üretiminin, işin ve sağlık hizmetlerinin merkeziydi. Burası bebeklerin doğduğu ve insanların öldüğü yerdi. TED كانت مركز الترفيه ، انتاج الطاقة ، العمل ، مركز العناية بالصحة. حيث يولد الأطفال ويموت الناس.
    Gökyüzü mum ışığıyla alevlendi. Bu bebek doğduğu gün her yer aydınlandı. Open Subtitles قسمًا بالنجوم المشتعلة في السماء التي لمعت بريقًا عند مولد هذا الصبي
    doğduğu günden beri hayal ettiği tek şey buna kavuşmaktı. Open Subtitles كلّ مافكر به منذ يومِ مولده كان أن يحظى هذا
    1625 Nisan ayının ilk Pazartesisi, romanın yazarının doğduğu Rue de Manng, sanki Huguenotlar ikinci kez Open Subtitles فى الاثنين الأول من ابريل 1625 كانت فوضى كبيرة فى مينج مكان ولادة الكاتب
    Lordum çocuk doğduğu zaman sizi bilgilendirmemi emretmiştiniz. Open Subtitles لقد أعطيتني الأوامر لأستعلم عن هذا الموضوع منذ لحطة ولادة الطفل سيدي
    İlkinin doğduğu gün hayatının en korkutucu günü oluyor. Open Subtitles أكثر الأيام رعباً فى حياتك هو يوم ولادة أول أطفالك
    Ama doğduğu günden itibaren ona ben baktım. Open Subtitles ولكن كنت أنا الشخص الذي يعتني به مُنذ لحظة ولادته.
    Zanlı Brianna'ya bir insanın hayatındaki en önemli günün doğduğu gün olduğunu söylemiş. Open Subtitles الجاني أخبر بريانا انه لا يوجد يوم اهم في حياة المرء أكثر من يوم ولادته
    doğduğu andan itibaren fahişeler tarafından yetiştirilmiş ve nihayet sekiz yaşına geldiğinde babasıyla tanışmıştı. Open Subtitles لقد تمت تربيته من قـبل المحضيـات منذ ولادته واخيراً قـابل والده عندما بـلغ الثـامنة من العمر
    Çocuğunuzu da doğduğu gün ona verdiniz. Open Subtitles المرأة التي سلمتها الطفلة في يوم ولادتها
    Doktorlar doğduğu andan itibaren ondan nakil yapmaya başlamışlar. Open Subtitles الأطباء بدأوا يأخذون أعضاء منها منذ لحظة ولادتها
    - En azından insanların doğduğu şekilde doğmamış. Open Subtitles أقله، ليست الطريقة التي يولد بها بني البشر
    Ve Chris doğduğu sırada bile, hâlâ yasal olarak evli olduğu ilk eşi, Marcia'dan başka bir oğlu daha varmış. Open Subtitles وحتى بعد مولد كريس, كان ابي عنده ابن من زوجته الاولى مارشا التي مازال متزوج بها
    doğduğu günden beri hayal ettiği tek şey buna kavuşmaktı. Open Subtitles كلّ مافكر به منذ يومِ مولده كان أن يحظى هذا
    Çok doğru. Onunla ilgili her şeyi doğduğu günden beri bilirim. Open Subtitles هذا صحيح, أعرف عنها كلّ شيء، منذ اليوم الذي وُلدت فيه.
    Kızım doğduğu zaman, ona diyeceğim ki, "Bu senin baban, tatlı." TED فعندما تولد ابنتي، سأقول لها: هذا هو والدك يا حياتي.
    - Annemi İrlanda'daki annesinin.. ...doğduğu toprak eve götüreceğim. Open Subtitles سآخذ أمي إلى إيرلاندا كي تبقى في الكوخ الذي ولدت فيه أمها
    Fakat buna rağmen çocuklarımın doğduğu bu şehrin, ABD'de seks ticaretinin en yaygın olduğu şehirlerden biri olduğunu bilmiyordum. TED ولكن لم أكن أعلم أن مسقط رأس أولادي هو من بين أشيع المدن الأمريكية لتجارة الجنس.
    Onu anasından doğduğu gibi soyup, her yerine kalamin losyonu sürmüştüm. Open Subtitles ،تلك الصيحات جعلته يخلع بدلة عيد ميلاده وغطيت كل جزء من جسمه ببلسم الكلامين
    Ne yani, bazılarının köle olarak doğduğu mu? Hayır bu doğru değil. Open Subtitles أن هناك العديد ولدوا عبيد لا، هذا ليس حقيقى
    1987 yılında, en büyük oğlumuz Gerard'ın doğduğu ayda ilk görme engelli bilgisayarıma sahip oldum ve o burada. TED في عام 1987، في الشهر الذي ولد فيه ابننا البكر جيرار، حصلت على حاسوبي الخاص للمكفوفين ، وهو في الواقع هنا.
    Naju fahişesi bir anneden genelevde doğan biri ve içinde doğduğu aileye bağlı olarak azamet veya felâkete nail olmak yazgısında vardı. Open Subtitles ولد كـَ ابن محضية ناجو فى بيت دعارة لقد كان طريقه أما العظمة أو ألماسأة بـِ الاعتماد على الـعائلة التى ولد فيها
    Ben dindar veya özellikle spiritüel biri değilim, ama vahşi doğada, dinin doğduğu yeri gördüğüme inanıyorum. TED أنا لست متديّنًا أو شخصًا روحانيًّا، ولكن في الحياة البريّة، أظن أني قد شهدت مهد الدين.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more