"gibi" - Translation from Turkish to Arabic

    • مثل
        
    • وكأنه
        
    • كما
        
    • تبدو
        
    • أشبه
        
    • أنه
        
    • وكأن
        
    • التي
        
    • كأن
        
    • أنني
        
    • أو
        
    • أنك
        
    • الذي
        
    • نوع
        
    • أنها
        
    Sonuçta; bilinç gibi bir şey hakkında insanların fikrini değiştirmek çok zordur, ve bunun neden bu kadar zor olduğunu sonunda anladım. TED إنه من الصعب جدا أن نغير عقول الناس عن شيء ما مثل ا لإدراك و تبين لي بشكل نهائي السبب في ذلك
    Bu, para, yetenek ve zaman gibi şeylerin paylaşımı ve kaynakları. TED هذا هو التشارك وموارد من أشياء مثل المهارات ، والمال والوقت.
    Bacağı yerine gelmiş gibi hissediyordu, vücuduna yeniden kavuşmuş gibi. TED إنه يشعر وكأنه عاد لقدمه، وأن جسمه قد عاد إليه.
    Bir parça İsviçre peynirinde görüldüğü gibi siyah bir zeminde bir küp olarak. TED كمكعب , على خلفية سوداء كما يرى من خلال قطعة من الجبن السويسري
    Bu salonda 600 kişi varmış gibi görünebilir; ama aslında çok daha fazla kişi var burada çünkü her birimizin çok sayıda farklı kişiliği var. TED تبدو هذه الغرفة وكأنها تحوي 600 شخص ولكن في الحقيقة يوجد اكثر من هذا العدد لان كل واحد منا يملك عدة شخصيات في نفسه ..
    sadece bir kitap değil, bir çeşit zaman işaretli dosya gibi. Open Subtitles إنه ليس كتابا بالضبط، ولكنه أشبه بملف مُقسم وفقا لمدد زمنية
    Bunun biraz bilim kurgu gibi göründüğünü biliyorum, işte şimdi geleceğe doğru bakıyoruz. TED وهذا يبدو كما لو أنه خيالٌ علمي ونحن نطلق نحو المستقبل بسرعة كبيرة
    Diğer tüm hayvanlar gibi bunların da ağzı çengelli, kolonyal hayvanlar. TED هذه الكائنات تبدو وكأن أفواهها متصلة ببعضها البعض. إنهم حيوانات إستعمارية.
    Bir anlamda, bu Amerika'ya yerleşme hikayesi gibi birşey Avrupalıların akın ettiği güya bitmez tükenmez bir sınır olan Amerikaya TED بصورة ما هذه القصة هي محور استعمار الامريكيتين تلك القارات التي تملك الموارد التي لا تنضب والتي هرب إليها الاوروبين
    Bir dizi açıklama geliyordur şu anda akıllarınıza, aç gözlülük gibi. TED ان طيف من التفسيرات ربما يخطر على بالكم .. مثل الطمع
    Sonuç olarak -- bu yöntemin işe yaramasının sebebi -- insanlar robotlarla iletişim kurarken yine insan gibi davranıyorlar. TED وخلاصة القول السبب في ان هذا يعمل لأنه تبين الناس تتصرف تماما مثل الناس حتى عند التفاعل مع روبوت
    Bütün alaycı kuşlar uçup gittiğinde, son dört gün gibi ses çıkaracaklar. TED عندما تطير كل الطيور المحاكية بعيداً، سيصدروا صوتاً مثل الأربع أيام الأخيرة.
    Dünyadaki en iyi liderlerin profillerini paylaşıyorum, Martin Luther King, Nelson Mandela gibi. TED شاركت معهم الملف الشخصي لأفضل القادة مثل الملك مارتن لوثر و نيلسون مانديلا
    Bazıları bu kuralı aşabiliyormuş gibi görünebilir ama gerçekte harici bir kaynaktan aldıkları enerji ile çalışmaya devam etmektedir. TED هناك البعض الذي يبدو وكأنه مستمر بالعمل، ولكن في الواقع دائمًا ما يتضح أنه يسحب الطاقة من مصدر خارجي.
    Ağaçlardaki rüzgar sesi gibi sanki stüdyoda ıslık çalıyor gibisin! Open Subtitles و تلك الصرخة أشبه بذلك الصوت الذي تخرجه في الحمام
    Bir süredir dış kaynaklı Afrika imajları eskimiş olabilir. Afrika evrilmeye devam ediyor, tıpkı Afrika filmlerinin yaptığı gibi. TED إذ أنه ورغم كون صورتها الخارجية غير معاصرة، فأفريقيا لا تزال في تطور، كما هو الحال بالنسبة للأفلام الأفريقية.
    Bu da yetmezmiş gibi, su yoluna çıkacak kadar şanssız olan her türlü şeyi , ve oluşturduğu enkazı , sürükleyerek geri çekilir. TED وكأن هذا ليس كافيًا، بعد ذلك سيتراجع الماء، ساحبًا معه الحطام الذي أحدثه، وأي شيء، أو أي شخص، لسوء الحظ وقع في طريقه.
    Ve bu kemik süslenmiştir, ışığın kafatasından saçılmasıyla gördüğünüz gibi, boşluklarla, yani soluduğumuz havayı ısıtan ve nemlendiren sinüsler ile. TED وهذا العظم يتخلله، كما ترون، ضوء ساطع من خلال الجمجمة مع تجاويف والجيوب الأنفية، التي تدفئ وترطب الهواء الذي نتنفسه.
    Kural uygun münazarada, tartışmalı olmayan hiçbir şey konuyu oluşturmaz: oy verme yaşının yükseltilmesi, yasa dışı kumar gibi. TED لذا، في المناظرة الرسمية، ليس هناك موضوع ما لم يكن مثيرًا للجدل، كأن نزيد سن التصويت أو نحظر القمار.
    Sol bacağım uyuşuyor ve çarpışmaya hazırlanır gibi dizlerimi kilitlediğimi fark ediyorum. TED أشعر بساقي اليسرى تصاب بالخدر، وأدرك أنني ثبتت ركبتي، لأزيد من التأثير.
    Ayrıca bu yapacağınız şeyin uzun süre etkisi olacağını ve beyninizi depresyon, Alzhemir ve bunama gibi hastalıklardan koruyacağını söylesem? TED وماذا لو أخبرتكم أنّ نفس هذا الأمر يدوم تأثيره طويلاً ويحمي دماغك من مختلف الحالات كالاكتئاب، مرض ألزهايمر أو الجنون.
    Hiç öncesinde bin kere yapmış olduğunuz gibi check-in'den geçtikten sonra kapıya varana kadar biletinizi kaybettiğinizi düşündünüz mü? TED هل سبق وأن بدا لك أنك ستفقد تذكرت سفرك ألف مرة وأنت تمشي من إنهاء إجراءاتك إلى البوابة ؟
    Dediğim gibi etrafımda bulunan 3 boyutlu geometrik şekiller bunlar. TED كما أقول،هذا كله نوع من هندسة الأسطح ثلاثية الأبعاد حولي.
    Ve bana ne düşündürüyor biliyor musunuz, biraz rahat ve pofuduk gibi; bir yatağın üstüne serilmiş yorgan gibi. TED وتعرفون ما الذي تجعلني أفكر به هو أنها نوعاً ما دافئة ومنتفخة كما لو أنها لحاف منتشر على سرير

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more