Şimdi de bu koşullar altında tuhaf gelebilecek bir ricam olacak. | Open Subtitles | والآن لدي ما قد يبدو في هذه الظروف الحالية طلباً غريباً |
Fakat bu koşullar altında, yapabileceğim bir şey yok. Üzgünüm. | Open Subtitles | لكن فى هذه الظروف , لا يمكننى فعل شئ أسف |
"Öyle korkunç koşullar hüküm sürüyordu ki, Tanrının oraya uğramadığı çok açıktı." | Open Subtitles | كان هناك تلك الظروف المروّعة والتى قرّر الرب أن لا يذهب هناك |
Yolculuğum için gerekli olan koşullar 200 yılda bir oluyor. | Open Subtitles | الشروط المتوفرة لرحيلي لا تحدث سوى مره كل 200 عام |
Dünya'nın bu bölgesindeki koşullar birçok yönden Mars'taki koşullarla benzerlik gösteriyor. | Open Subtitles | الظروف في هذا الجزء من العالم تشبه كثيرا الظروف على المريخ |
Peki, keşke koşullar daha iyi olsaydı ama seninle tanıştığıma çok memnun oldum. | Open Subtitles | حسنا امل لو كانت الظروف افضل لكن من المؤكد انه جميل اللقاء بك |
Yaşam, doğru koşullar sağlanıp ve yeterli zaman verilince basitleşmeye başlıyor gibi görünüyor. | Open Subtitles | تبدو الحياة ببساطة أنها ما تفعله المادة إذا أعطيت الظروف الملائمه والوقت الكافى |
Bu koşullar altında hala onu savunmandan etkilendim desem yeridir. | Open Subtitles | أنا مُتأثرٌ تقريباً بأنك تدافعُ عنهُ في مثل هذهِ الظروف |
Bu koşullar altındaki vurup kaçma suçunun cezası 12-15 yıl hapis demektir. | Open Subtitles | جناية الدهس و الهروب بهذه الظروف عقوبتها 12 إلى 15 سنة حبس |
Ve sonra, birkaç bin yıl içinde, koşullar tekrar değişebilirdi. | Open Subtitles | وبعد ذلك، خلال بضعة آلاف من السنين، الظروف سوف تتغير. |
Bu koşullar altında aileyi bilgilendirmek için seninle geliyor mu? | Open Subtitles | تحت أي ظرف من الظروف هي ستذهب معك لإخطار الأسرة |
Bu koşullar altında böyle bir şey hissetmen son derece normal. | Open Subtitles | في ظل هذه الظروف إنه من الطبيعي أن تشعري بهذه الأمور |
Tamam, o zaman bu koşullar altında, fena görünmediğim konusunda anlaşalım. | Open Subtitles | حسناً، فلنتفق على أني أبدو حسن المظهر في ظل الظروف الحالية |
Zor koşullar altındaki çalışkan bir bilim adamıdır bu. | TED | هذا هو العالم المتابر رغم الظروف الصعبة. |
Ama koşullar merhametin harekete geçmesi için, uyanması için, özel koşullardır. | TED | ولكن الظروف هي التي تحفز خاصية التعاطف وتثيرها الى حالات ومستويات معينة |
Tabii ki, savaş zamanında koşullar mükemmel değil. | TED | ولكن في الواقع و اثناء الحرب لم تكن الظروف مثالية على الاطلاق |
Görüyorsunuz ki, eğer koşullar yanlışsa, zamanımızı ve enerjimizi kendimizi diğerlerinden korumak için harcamaya mecbur oluyoruz ve bu doğal olarak organizasyonu zayıflatıyor. | TED | أرأيتم، إذا كانت الظروف غير جيدة، فإننا نكون مجبرين على بذل وقتنا وطاقتنا لحماية أنفسنا من بعضنا البعض، وهذا يضعف مؤسستنا من الداخل. |
koşullar sağlandığı sürece, kurallara göre oynamaya ve kendimizi kaptırmaya istekliyiz. | TED | جميعنا راغبون في اللعب وفقا للقواعد ومتابعة الأمور، ما دامت بعض الشروط مستوفاة. |
koşullar çok zor, ama AMBE'nin ise yaramış prensiplerinden ödün vermemiz söz konusu olamaz. | TED | الشروط صعبة و لكننا لا نستطيع المساومة على هذه المبادئ التي أنجحت آيمز |
Bununla ilgili en aşırı örnekte bazı vakalarda normal koşullar altında acı olarak hissedilen şey hazza dönüşür. | TED | ولكن المثال الاكثر تطرفاً هو اننا في بعض الحالات وضمن شروط معينة نستطيع ان نحول الالم الى سعادة |
uygun koşullar altında daha çok tahribat yaratmanın kısa yoludur. | TED | في ظروف ملائمة، إنه طريق قصير نحو المزيد من الدمار. |
Yeterince şey yaptınız, efendim. Bu koşullar altında bile çok iyi Kaptandınız. | Open Subtitles | لقد قمت بما فيه الكفاية يا سيدي وكنت قائداً عظيماً بالنظر للظروف |
Benim gördüğümse tuhaf koşullar altında ölmüş 6 insan: | Open Subtitles | لكن ما أعرفه هو أن ستة رجال قد قضوا تحت ظروفٍ غريبة. |
Pek çok Arktik hayvanı değişen koşullar nedeniyle tehlike altında ve bu, geleneksel avcılar için de kötü bir haber. | Open Subtitles | حيواناتٌ عديدة من القارة الشمالية مهددة بفعل أحوال التغيير وتلك أيضاً أخبارٌ سيئة للصيادين التقليديين |
Denizciler daha insancıl koşullar için denizde isyan ettiklerinde, mürettebatı bu gençler beslemişti. | TED | عندما تمرد البحارة في عرض البحر رغبةً في تحسين الأوضاع الإنسانية, كانوا أولئك المراهقين الذين يطعمون الطاقم. |
Bir ağaç konuşabilir, bir adam hayvana dönüşebilir, ve belirli koşullar göz önne alındığında, tersi de. | Open Subtitles | قد تتحدث الشجرة و يمكن للرجل أن يتحول إلى حيوان و على عكس ذلك نظراً لظروف معينة |