"meydan" - Translation from Turkish to Arabic

    • التحدي
        
    • تحدي
        
    • الميدان
        
    • تتحدى
        
    • أتحدى
        
    • أتحداك
        
    • تتحداني
        
    • تحدى
        
    • التحدى
        
    • بتحدي
        
    • ميدان
        
    • التحديات
        
    • نتحدى
        
    • مواجهة
        
    • الساحة
        
    meydan okuma dersleri her zaman modanın büyük devrimcileri, tasarımcıları tarafından öğretildi. TED لقد تم منح دروس في التحدي دائمًا من ثوار الموضة العظام: المصممون.
    Siyasi karikatürler demokrasiyle doğdu ve özgürlüğe meydan okunduğunda onlara da okunuyor. TED لقد وُلد الكاريكاتير السياسي مع الديموقراطية، وهما يواجهان التحدي حين تكون الحرية.
    Bu yaratıcılığın geldiğini düşündüğümüz yol için büyük bir meydan okumadır. TED لذا هذا تحدي ضخم للطريقة التي نأتي إليها من تفكيرنا الإبداعي
    Burada bir postane var, bir tane de meydan'da var. Open Subtitles يوجد هنا مكتب بريد و هناك مكتب آخر عند الميدان
    İnsanların Bronx algısına meydan okuyacak deneyimler yaratıyoruz... ...benim ev dediğim yer. TED إننا نخلق تجارب تتحدى تصورات الناس عن برونكس، المكان الذي أدعوه الوطن.
    Her şey, kendime biraz meydan okumaya karar vermemle başladı. Open Subtitles كل شيء بدأ عندما أردت أن أتحدى نفسي بتحدي صغير
    Bahsi geçen olayın cinayet olduğunu kanıtlaman için sana meydan okuyorum. Open Subtitles أتحداك أن تثبت هذا الحدث بشأن ذلك قتل إثنان متحدثان منا
    Afrika karanlık olabilir, buraya dair ileteceğim mesajı veren şey ise, karşı karşıya kaldığımız bir meydan okumaydı; aynı zamanda da bir fırsat. TED بينما أفريقيا قد تكون مظلمة، الشئ الذي أرجع لي الرسالة مجدداً كان ذاك هو التحدي الذي نواجهه، لكنها أيضاً الفرصة.
    Ve bu bilinçli meydan okuma, benim bir agnostik olarak, inancımın olmasının sebebi. TED وهذا التحدي الواعي هو السبب أنني، كلاأدرّية لا يزال عندي إيمان.
    İnşa etme konusunda mimarlar için ve toplum için meydan okumanın boyutu bu insanları ev sahibi yapacak bir çözümün bulunmasıdır. TED حجم التحدي للمهندسين المعماريين وللمجتمع مع البناء هو إيجاد حلاً لإيواء هؤلاء الناس.
    Reklamcılar bunu asla yapmaz demiştin ve bunu bir meydan okuma olarak gördüm. Open Subtitles حسنا، لقد قلت ان المعلنين لايمكن ان يفعلوها.. وقد رأيت ذلك كـ تحدي
    Typhon, Zeus'a meydan okuyan son derece güçlü, kuvvetli bir canavardır. Open Subtitles التيفون هو وحش ضخم وهائل للغاية و يعتبر تحدي لزيوس نفسه
    Ayrıca bir daha arkadaşlarına meydan okumaya kalkarsan dolabımı bu işten uzak tut. Open Subtitles والمرة القادمة التي تريدين تحدي أصدقائك لفعل أشياء غبية أبقي خزانتي خارج الأمر
    meydan'da tek bir bira şişesi bile yoktu, bu bir gerçek. Open Subtitles لم يكن هناك زجاجة بيرة واحدة في الميدان حتى، هذه حقيقة
    Gördüğünüz gibi orada bir meydan var. TED ويوجد هناك ميدان، يمكنكم رؤية ذلك الميدان.
    Maidan'daki barilkatlar sökülmüş, protestolar boyunca silah olarak kullanılan kaldırım taşları yenilenmiş ve bu sayede trafik meydan merkezinden özgürce akabilmekte. TED تم حل المتاريس في الميدان وتم استبدال بلاط الممرات الذي استعمل كسلاح خلال المظاهرات، إذن فحركة المرور تتدفق بحرية وسط الميدان.
    Sonu mantığa meydan okur, soruna yeni bir bakış açısı getirir ve seyirciler şaşkınlıklarını gülerek ifade eder. TED الخاتمة تتحدى المنطق، تعطي تبصراً جديدا للمشكلة، ف يعبر الجمهور عن دهشتهم بالضحك
    Tasarımın işlev ve güzellik yaratmaktan başka amacı olmaması fikrine meydan okumak istedim. TED أردت أن أتحدى الفكرة بأن التصميم هو مجرد أداة لصنع الأداء والجمال.
    Ben de beni yenemeyeceğin bir şeyde sana meydan okumaya karar verdim. Open Subtitles لذلك قررت أن أتحداك في شيء ما أعرف أنك لن تغلبني فيه
    Bilirsin, sen bir çocukken. Eskiden bana meydan okumuştun. Open Subtitles أتعلم, عندما كنت طفلاً كنت متعوداً على أن تتحداني
    Okuduklarıma göre İngiliz zihniyeti, tuzağı daima meydan okuma diye alır. Open Subtitles قراءاتى عن العقليه البريطانيه تُفيد بأنهم يتعاملون مع الفخ كأنه تحدى
    Savaşın kadim yasalarınca, Yerliler diye anılanların meydan okumalarını kabul ediyorum. Open Subtitles بناء على قوانين المعارك القديمة أقبل التحدى الذى دعا إليه الوطنيون
    Bayanlar ve baylar, bu cesur adam "Büyük sığır filetosu"na meydan okudu. Open Subtitles سيداتي سادتي, هذا الرجل الشجاع قبل بتحدي لحم الخاصرة الواحد في الكثير
    Sonra sol tarafında siper imkânı olan bir meydan geliyor. Open Subtitles تراجع، انسخ؟ حول و ثمّ هناك ميدان يعطى تغطيه جيّده على اليسار أرينى
    Ve bu sadece çok zenginler için organize edilmiş hayırseverlik varsayımına meydan okuyor. TED وهذه التحديات حتى الآن إفتراض أخر بأن العمل الإنساني المنظم فقط للأثرياء جداً
    Aynı zamanda aşırı tutuculuğa da meydan okumalıyız çünkü terörün kaynağını oluşturan ideolojidir. TED يجب أيضاً أن نتحدى الأصولية، لأن الأصولية هي الفكر الذي يغذي هذا الإرهاب.
    Senin sorunun, en ufak bir meydan okumada hemen kaçman. Open Subtitles مشكلتك انك كلما واجهت مقدار بسيط من اي مواجهة تهرب
    Milyonlarca yıl önce eski baskın ağaçlara bir meydan okuyucu sahneye çıktı. Open Subtitles ولكن منذ ملايين السنين، المتحدّي إلى الأشجار القديمة المهيمنة جاء على الساحة.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more