| Göğüs ağrısına, nefes alma güçlüğüne, kırılmış ellere ne oldu? | Open Subtitles | ماذا حدث لالام الصدر صعوبة التنفس , الايدى المكسورة ؟ |
| nefes alma güçlüğü çekiyorum ve T hücre seviyesi düşük. | Open Subtitles | أُعاني من صعوبة في التنفس و مستوي خَلاَيا تَّائِيَّة منخفض |
| Şimdi, yanlış anlamanı istemem ama biraz nefes alma güçlüğü çekiyorum da. | Open Subtitles | ارجو لاتفهمي هذا بشكل خاطئ لكني اعاني من صعوبه في التنفس الان |
| O olaydan, büyükanne Helen'in nefes alma aleti sayesinde sıyırdım. | Open Subtitles | ابتعدت عن تلك المواجهة مع جهاز تنفس الجدة هيلين |
| "Özgürlük," unuttuğunuz bir şey var, bu haklar nefes alma hakkı kadar kutsaldır. | Open Subtitles | العدالة", فى حال إن كنت نسيت" إن من حق الروح أن تتنفس |
| Bu ekstra etler hacim sağlayacak ve dilinize nefes alma, çiğneme ve yutma yetisi kazandıracak. | Open Subtitles | الجزء المعاد بناءه سيسد الفراغ في لسانكِ للتنفس و المضغ و البلع جيداً |
| - John, Emily, nefes alma! | Open Subtitles | -جون)، (إيميلي)، لا تستنشقوا) ! |
| nefes alma tekniklerini bana öğreten sensin. | Open Subtitles | تتذكّرى، ميرا، أنتى الواحيدة الذي علّمتني كلّ شيء عن التنفّس. |
| Oksijen miktarıyla ilgili zaman hesabına korku nedeniyle derin nefes alma dahil değildi. | Open Subtitles | إطارنا الزمني لمخزون الأوكسجين لم يأخذ في الإعتبار التنفس العميق الناجم عن الخوف. |
| Sıcakkanlılık, kıl yada kürk, akciğerleriyle nefes alma yetenekleri ve yavrularını sütle beslemek gibi. | TED | تتضمن الدم الدافئ، شعر الجسم أو الفراء، التنفس بواسطة الرئتين، وتغذية صغارهم بالحليب. |
| Bebeklerin %10'u nefes alma güçlüğüyle doğuyor. | TED | فإن نسبة 10 من الأطفال يعانون من صعوبة في التنفس عند ولادتهم. |
| Son olarak, nefes alma. Birçoğumuzun yüzerken çektiği bir sorun. | TED | شيء أخير، التنفس. مشكلة عندنا كلنا، تحديدا أثناء السباحة. |
| Globe'daki bütün kızlar orgazm sırasındaki nefes alma tekniği konusundaki eserinize hayran. | Open Subtitles | جميع الفتيات في صحيفة القلوب معجبون في عملك *التنفس أثناء النشوة الجنسية* |
| Bu kadar sık nefes alma. | Open Subtitles | توقف عن التنفس كثيراً. لا يوجد هواء كافي. |
| İnsan dışı bir kuvveti ve su altında nefes alma kabiliyeti olan birinden de normal yaşaması beklenemezdi. | Open Subtitles | طبيعى بالقدر المحتمل لرجل يحمل هذه الجينات المتطورة و القدرة على التنفس تحت الماء |
| Sırasıyla Red Sox, seks ve nefes alma. | Open Subtitles | أنا أَقول الجوارب الحمراء الجنس و التنفس |
| nefes alma cihazı olmadan yüksek miktarlarda koklanması bir süre sonra sinüslerin şeklini bozar. | Open Subtitles | دون جهاز تنفس,تركيز عالي مع مرور الوقت قد يشوه الجيوب الأنفية |
| Bu problemli dönen hava akımı yerine, yolcuların arasına inen hava duvarları yaratarak, kişiselleştirilmiş nefes alma bölgeleri oluşturabiliriz. | TED | بدلا من وجود تلك الإشكالية في أنماط تدفق الهواء، يمكن أن نخلق هذه الجدران من الهواء في المناطق الفاصلة بين المسافرين . لخلق منطقة تنفس شخصية |
| nefes alma sesi gibiydi. | Open Subtitles | بدا وكأنه تنفس ثقيل. أليس كذلك يا أماه؟ |
| Patlamadan sonra 20 saniye nefes alma! | Open Subtitles | لا تتنفس لمدة 20 ثانيه. بعد الانفجار |
| Bu bir bomba! Patlamadan sonra 20 saniye nefes alma! | Open Subtitles | ولا تتنفس لـ20 ثانية بعد التفجير |
| Maksimum nefes alma için apış arasında havalandırma delikleri var. | Open Subtitles | بها متنفس على منفرج الساقين للتنفس الأفضل |
| nefes alma! | Open Subtitles | لا تستنشقوا! |
| Evet, bak, biliyorsun, şu holotropik nefes alma şeyini yapabiliriz. | Open Subtitles | نعم، استمع، كما ترى، بوسعنا كما تعلم، بوسعنا القيام بذلك التنفّس الروحي |
| Hareket etme, nefes alma. | Open Subtitles | "خذ الأمور ببساطة، لا تتحرّك لا تتنفّس " |