Burada farklı koşullarda yeniliğin zamana karşı olan hızını görüyoruz. | TED | هذا معدل الابتكار خلال الوقت في ظل ظروف مختلفة جدًا. |
Keşke beraber daha çok vaktimiz olsaydı, umarım başka zamana, değil mi? | TED | وددت لو كان لدينا مزيد من الوقت معاً، لكن هذا لوقت أخر. |
Pompey bize geriden saldırmak için yeterli zamana sahip olacak. | Open Subtitles | سيكون لدى بومباي الوقت الكافي ليأتي و يهاجمنا من الخلف |
Akşam on buçukta ise serbest bıraktı. O zamana dek arkadaşları bekliyordu. | Open Subtitles | ثم أطلق سراحهم في العاشرة والنصف وبحلول الوقت أصبح رجاله منتظرون جاهزون |
Bu sene ikimizin de Noel alışverişleri için zamana ihtiyacımız yok, değil mi? | Open Subtitles | أحسبك وأنا لن نقضى الكثير من الوقت فى عيد الميلاد لتسوق بهذه السنة؟ |
Bir kez. Yeni tanıştık, zaten. Tanımak için zamana ihtiyacım var. | Open Subtitles | مرة لكن لا أعرفها من زمان لابد من الوقت لأتعرف عليها |
Bilim adamları. Beni yanlış bir zamana gönderdiklerini bilmeleri lazım. | Open Subtitles | العلماء ، انهم يريدن معرفة انهم ارسلونى الى الوقت الخطأ |
Seni tekrar görmesiyle başa çıkabilmesi için sadece biraz zamana ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنه يحتاج بعض الوقت ليتعامل مع رؤيتك ثانية، هذا كل ما بالأمر |
Bunun şimdi farkına varıyoruz. Çözmek için biraz zamana ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحن ندرك هذا الآن ونحتاج بعض الوقت فقط لنعرف ما هو |
-Bak George, buna ne neden oldu bilmiyoruz, zamana ihtiyacımız var. | Open Subtitles | لا نعرف ما حدث يا ـ جورج ـ اريد بعض الوقت |
Senden çok şey istemiyorum. Sadece bir yardım. Biraz zamana ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنا لا أسألك شئ كثير و لكن كمعروف أنا أحتاج لبعض الوقت |
Rohit, düşünmek için zamana ihtiyacım var, bence senin de olmalı. | Open Subtitles | روهيت , أنا بحاجة لبعض الوقت لأفكر وأنت بحاجة إليه أيضا |
Stanton üç günlük yol. O zamana dek kızım Meksika'da olur. | Open Subtitles | ستانتن بعد ثلاثة أيام إبنتي ستكون في المكسيك في ذلك الوقت |
Eğer o zamana kadar azgın bir göçmen bulamazsam, burada kalmayı hak etmiyorumdur. | Open Subtitles | لو لم اجد مهاجره مثيره الى هذا الوقت لا استحق ان ابقى هنا |
Bana sorarsan Coop, bu en iyisi. Biraz boş zamana ihtiyacın var. | Open Subtitles | . لقد سألتينى , واعتقد من الأفضل ان تأخذى بعض الوقت كإستراحة |
zamana ihtiyacımız var. Yaklaşmaları için onlara bir şans ver. | Open Subtitles | نحتاج الى المزيد من الوقت أعطِهم الفرصة ليعملوا عن قرب |
Buna karar vermeden önce daha fazla zamana ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج إلى المزيد من الوقت قبل أن أوافق على هذا |
Ve senin için zor olan seçim ise, ...ya kızınla beraber olmadığın zamana kızacaksın ya da onunla beraber olduğun zamana müteşekkir olacaksın. | Open Subtitles | و الخيار الأصعب لك هو هل تكون غاضبا و حزينا للوقت الذي لم تقضه معها أم ممتنا و شاكرا للوقت الذي قضيته معها |
Tüm kozmik hikâyemizin nasıl başladığını öğrenmek ve bunun nasıl mümkün Olabileceğini görmek için zamana fizikçilerin baktığı gibi bakmamız gerekiyor. | Open Subtitles | كيف تنتهي قصة الكون كله لنرى كيف يمكن أن يصبح هذا ممكناً نحن بحاجة للنظر إلى الزمن كما يفعل علماء الفيزياء |
Geçmişin kendini rahatlatmanın bir yolu olduğunu öğrendim. zamana bırak. | Open Subtitles | تعلّمت أنّ للماضي طريقته في كشف نفسه، امنحي الأمر وقتاً |
O zamana kadarda işleri gözetmek için sana çok ihtiyacım olacak. | Open Subtitles | وسأحتاج لكِ لتقومى بـ إبقاء النظر على هذه الأمور حتى حينها |
Ne mutlu ki o zamana kadar buradan ayrılmış olacağım. | Open Subtitles | من حسن الحظ أنني لن أعيش بالقرب من هنا وقتها |
Parayı bulmak için zamana ihtiyacı olacak. Sonra buluşma yerini söylersin. | Open Subtitles | وسوف يحتاج وقتا ليجمع لك المال, عندها حدّد مكانا لمقابلته لاحقا |
Ama doğru sözleri bulmak için biraz zamana ihtiyacım var. | Open Subtitles | الإنتظار. أُريدُ إسْتِغْراق الوقتِ لتَعْبير هذا مضبوطاً. |
Sadece şu sıralar aşırı yoğunum, öğle yemeği önerini başka bir zamana bıraksak iyi olur. | Open Subtitles | إلا أنني هناغارق هنا ، ألا يمكننا أن نفعل هذا الغداء في وقتٍ آخر؟ |
Yakın zamana kadar, şehrin iki yakasını birbirine bağlayan yüzlerce yıllık bir köprü vardı. | Open Subtitles | منذ زمن ليس ببعيد, كان هناك جسر قديم يوحد شطري المدينة |
Bu arada Sürmeli Doktorumuz arada kaynayıp şimdiki zamana bizimle geldi. | Open Subtitles | او ، والدكتور اولد سبايس قرر ان يتطفل ويرجع معنا بالزمن |
Dövüş Sanatları camiasında, sıradaki hedefi bulmak için zamana ihtiyacım var. | Open Subtitles | وإنّي أحتاج وقتًا لتبيّن هويّة هدفه التالي وفق حلقات الفنون القتاليّة. |
Ama hepsi bu değil. Ses bizi yere ve zamana yerleştiriyor. | TED | ولكن ليست النية كل شيء ان الصوت يحدد لنا الزمان والمكان |
şimdi, zamana arkamızı dönmemizden şikayetçi olmayalım. | Open Subtitles | والان دعنا ان لا نرتكب اخطاء لكي ننهي العمل بالوقت المناسب |