Kendimi reddetmem bir ayrıcalıktır çünkü Tanrı benim için farklı bir yol seçti. | Open Subtitles | إنه إمتياز يجب أن أحرمه على نفسى لأن الله إختار طريق أخر لى |
Yani katile bir ceset lazımdı. Kimsenin armayacağı birini seçti. | Open Subtitles | إحتاج الى جثة لذا إختار فتاة لن يفتقدها أي أحد |
Bu arada Tanrı bu günü aydınlanma günü olarak seçti. | Open Subtitles | وفي نفس الوقت الرب إختار اليوم لكي يكون يوم التنوير |
Buluşmamız hakkında gerginsen, mekânı sen seç. | Open Subtitles | لو كنتىمتوتر بخصوص مقابلتنا إختار أنت المكان. |
Yaşlı Biff'in tam da o tarihi seçmiş olması inanılmaz. | Open Subtitles | أمر لا يصدق أن بيف العجوز إختار هذا التاريخ بالذات. |
O tanıklarını şimdiden seçti mi? Ne zaman haberi oldu? | Open Subtitles | .لقد إختار شهود عيانه بالفعل متى عرف عن هذا الأمر؟ |
Neden ailesini bırakıp gitti... ve bu yabancı için hayatını riske atmayı seçti? | Open Subtitles | لم إختار هو أن يهجر عائلته و يذهب مخاطراً بحياته لأجل هذه الغريبة ؟ |
O adamı öldürmeyi seçti. Senin kaltaklığı seçmen gibi. | Open Subtitles | لقد إختار أن يكون هناك ويقتل كما إخترت أنت أن تكوني سافلة. |
Ama bu kez en önemli icatlarından birini, yani sıfır noktası enerjisi formülünü bir müzik kutusuna saklamayı seçti. | Open Subtitles | هذا الوقت، إختار دفن واحد إبداعه المهمة، الصيغة لطاقة نقطة الصفر، داخل صندوق الموسيقى. |
Foch Paris'in 45 mil kuzeydoğusundaki Compiégne'de demir yolunun sorunsuz kullanıldığı gözden uzak bir ormanda Almanlarla görüşmeyi seçti. | Open Subtitles | فوش" إختار مقابلة الألمان" في"كومبيان" 45 ميل شمال شرق باريس في غابة معزولة عبر خطّ سكة حديدية يجرى بإنتظام |
Ve dünyaya, saygınlığını paraya değişebilecek... bir serseri olduğunu kanıtlamayı seçti. | Open Subtitles | و هو إختار أن يثبت للعالم أنه مجرد شخص عاجز،الذي رغب في إستبدال نزاهته ببضعة دولارات |
Peki, buraya ya fikrini değiştirmek ya da dilini kesmeye geldim, sen seç. | Open Subtitles | حسنا، أنا هنا لتغيير رأيك. أو سحب لسانك، إختار. |
Tamam, seni okula götürmem gerek, o yüzden seç birini. | Open Subtitles | حسنا، علي أن أخذك للمدرسة، لذا إختار واحداَ |
Kendini onlara açmış olmalı veya onları içeri almayı seçmiş olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنه فتح نفسه لهم أو إختار السماح لهم بالدخول |
İkimizde sevişmek istememize rağmen o bana daha iyi bir şey vermeyi tercih etti. | Open Subtitles | بالرّغم من أنّ كلانا أراد ممارسة الحب إختار أن يعطيني الشئ الأفضل |
Eğer insanlığın yeniden açmak için seçer, öyle olsun. | Open Subtitles | . إذا إختار جنس البشر أن يفتحه مجدداً ، فليكن هذا |
Bu o kadar basit değil. Kendin geldin. Kalmayı kendin seçtin. | Open Subtitles | الأمر ليس بهذه البساطة أنت مَن أتى ، أنت مَن إختار البقاء |
Mahkumun son yemek olarak patates püreli biftek seçtiği bilgisi geldi. | Open Subtitles | ـ قيل لنا بأن المحكوم إختار آخر وجبة له ـ ستيك مشوي و بطاطا مهروسة |
Hayır, kimseye zararı yok. Okumu ziyan edemem. Adam seçimini yapmış, pes etmiş. | Open Subtitles | لا، إنه لن يؤذي أحداً، لن أقوم بإهدار سهم أيضاً، لقد إختار الإنتحار |
- Ve bu nedenle oğlunu da kaybettin - Oğlum bir seçim yaptı | Open Subtitles | . هذا تقريباً كلف إبنك الكثير . إبنى إختار هذا |
Yani bir fikir seçin ve tüm konuşmanız boyunca aynı temada gitmeyi sağlayın, böylece söylediğiniz her şey bir şekilde ona bağlanır. | TED | لذلك إختار فكرة واحدة وإجعلها خيطا يجري خلال مجمل الحديث بسلاسة لكي تستطيع أن تربط كل ما تقول مع بعضه البعض. |
Avlanma yerini seçen kurt değil avcıdır. | Open Subtitles | إذن, ليس الذئب هو من إختار أرض المعركه لكن المحارب |
Ya birisi burada özgürlüğü seçerse? | Open Subtitles | ماذا لو واحد فيهم إختار الحريه هنا ؟ |
SD-6'nın niye orayı seçtiğini anlayabiliyorum. | Open Subtitles | أنا يمكن أن أرى لماذا SD-6 إختار ذلك، لكن هناك طريق أفضل |
Adam kibir için seçilmiş, spot ışıkları peşinde. | Open Subtitles | فهو قد إختار التكبُّر والسعي وراء الشُهرة. |
Bu silahları hanginiz seçmişti bana? | Open Subtitles | من الذي إختار لي هذه الأسلحة ؟ |