"اقناع" - Traduction Arabe en Turc

    • ikna
        
    • inandırmaya
        
    • inandırmanın
        
    O insanları en iyisi için ikna edebilecek tek adamdı. Open Subtitles كان الوحيد الذي بامكانه اقناع الناس أن ذلك كان للأفضل.
    Ama kalmak için kendimi ikna edemiyorsam, sizi nasıl ikna edebilirim? Open Subtitles ولكن إن عجزت عن اقناع نفسي بالبقاء فأنى لي أن أقنعك؟
    Ama eğer Ed'i, öfkesini bastırabilecek bir tür sihirli çözüme ikna edebilirsem inanacaktır ve daha az öfkeli hissedecektir. Open Subtitles لا لا لكن اذا استعطت اقناع اد ليأخذ بعض من الرصاصة السحرية لتكبح غضبه ويصدق هذا ويشعر بغضب اقل
    Ezelden beri Lynly'i hukuk fakültesine gitmeye ikna etmeye çalııyorum. Open Subtitles لقد كنت احاول جاهدا اقناع ليلن بان تلتحق بكلية الحقوق
    Çok uzun süre, seninle olan ilişkisinin derinliği olmadığına, gerçek olmadığına kendimi inandırmaya çalıştım. Open Subtitles لفترة طويلة , حاولت اقناع نفسي أن علاقته بكِ كانت قصيرة الامد , لكن هذا لم يكن حقيقي
    Bir aktörü ikna etmek zorken şimdi ikinizin de ortak beğenmesini mi bekleyeceğiz? Open Subtitles من الصعب اقناع نجم واحد كيف يستطيع المرء اقناع نجمين بنفس الدور ؟
    İnsanlar bu tepkileri kullanarak birisinin ne kadar ikna edici, ne kadar sevilebilir, ne kadar çekici, ne kadar güvenilir olduğuna karar verirler. TED الناس تستخدم هذه الاشارات لتحديد أشياء مثل كيفية اقناع شخص ما مقدار تحببه , مقدار اشتراكه مقدار جدارته بالثقة
    Honduraslıları şu konuda ikna etmeye çalışıyordum, eğer yeni bir şehir inşa ederseniz, en azından 1.000 kilometrekarelik bir alanla başlamalısınız. TED لذلك كنت احاول اقناع الهوندوراسيين اذا بنيتم مدينة جديدة, يجب عليكم البدا بموقع لا يقل عن 1000 كيلو متر مربع.
    Yani bu toplumda, bütün insanları bir seks hayatına sahip olmaları için belirli bir şekilde gözükmeleri gerektiğine ikna eden karlı bir piyasa vardı, değil mi? TED لذلك كان هناك سوق رائج ضمن المجتمع بغرض اقناع الجميع بأن يظهروا بشكل معين لكي يتمتعوا بحياة جنسية أفضل، أليس كذلك؟
    Fakat düzenleyiciler tarafından onaylanmasına gerek olmayacak; siz bir sigorta uzmanını ilacın gerçekten güvenli olduğunu ikna etmek zorunda kalacaksınız. TED لكنه لن يختبر ويوافق عليه من المسؤلين ; في هذه الحاله لابد من اقناع خبير التامين أنه آمن للاستخدام .
    Şimdi, kütüphaneyi sosyal rollerinin iletişim araçlarıyla aynı önemde olduğuna ikna etmek zorundaydık ki önerimizi kabul etsinler. TED الان , كان علينا اقناع المكتبة بتلك القواعد الاجتماعية وبنفس القدر من الاهمية لوسائل الإعلام من أجل حملهم على قبوله
    ve birinin diğerini ikna etmek için söyleyebileceği herhangi bir şey olamaz." TED ولا يوجد شيء يمكن ان يقوله اي طرف للآخر والذي يمكن أن يؤدي الى اقناع احد الاطراف بوجهة نظر الطرف الآخر
    -Nasıl olacak? Indio'yu kuzeye gitmeye ikna et, Rio Bravo yolundan gidin. Open Subtitles حاول اقناع اينديو بالذهاب شمالا ثم اذهب بموازاة ريو برافو
    Indio'yu kuzeye gitmeye ikna et, ve Rio Bravo boyunca gidin. Open Subtitles حاول اقناع اينديو بالذهاب شمالا ثم اذهب بموازاة ريو برافو
    Silahları size vermeleri için gringoları ikna et. Biz köyde bekleyeceğiz. Open Subtitles حاول اقناع الغرباء ليعطوك الأسلحة سأنتظرك في القرية
    Bunu istemek, teşvik ya da ikna etmek Open Subtitles تحفيز, او توسل او تشجيع , او اقناع شخص اخر
    ...kimse, yani hiç kimse bir keşi sözle ikna edemez. Open Subtitles لا أحد.. وأعني ذلك حرفياً يمكنه اقناع المدمن على ترك المخدرات
    Belki bu törene ve de ara sıra bir araya gelmemiz amacıyla, aile toplantılarına katılması için annenizi de ikna edebilirsiniz. Open Subtitles ربما تستطيع اقناع والدتك بالقدوم الى الاحتفال فمن وقتا لاخر يجب ان نشاهد بعضنا البعض لمناقشة الامور العائلية
    İnsanların Kutsal Kiliseye yardımda bulunmalarına ikna etme kabiliyetim var. Open Subtitles هديتي كانت ستصبح قادرة على اقناع الناس بالتيرع إلى الكنيسة المقدّسة
    Bende bunun olmadığına kendimi inandırmaya çalışıyorum. Open Subtitles وانا استمر بمحاولة اقناع نفسي ان ذلك لم يحدث
    Onuncu kere izlediğimde bir küreğin silahla karıştırılabileceğine kendimi inandırmaya çalışmaktan vazgeçtim. Open Subtitles توقفت عن محاولة اقناع نفسي ان الرفش قد يكون أسيء تقديره كسلاح لأنه كل ما استطعت رؤيته هو وجوه الضحايا
    Steve, insanları eğlenmemenin hem ironik, hem eğlenceli olduğuna inandırmanın ironik bir biçimde eğlenceli olmadığını öğrenmişti. Open Subtitles ستيف كان يكتشف انه اقناع الناس بأن بأن لا يستمتعوا بأنه ليس فقط سخرية ,بل هو حقاً ممتعاً كان غير ممتعاً

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus