Tek elle tutunuyorsunuz, diğer yedi milyar insanla aranızdaki tek bir bağlantı.. | TED | أنت الآن تمسك بيد واحدة، رابط وحيدا ل 7 ملايين شخص آخرين. |
oğlunun elini tutmuş ona bakmış ve son nefesiyle ona demişki: | Open Subtitles | لقد أمسك بيد إبنه ونظر إلى عينيه وقال له بأنفاسه المحتضره |
Çünkü ben ikimizi 80 yaşında el ele sahilde yürürken hayal ediyorum. | Open Subtitles | لأنّني لطالما تخيّلتُكِ وإيّاي في سنّ الثمانين نمشي على الشاطئ يداً بيد |
Uzaylılara ait bir teknoloji gibi, "Portekizli bir doktor" tarafından kıçınıza enjekte edilen ve hafızanızda yara bırakan bir olaydı. | TED | في مناسبات كهذه يصبح الندب من الماضي كقطعة من تكنلوجيا المخلوقات الفضائية التي تم ادراجها في أردافكم بيد دكتور برتغالي |
Düşmanının eliyle ölmek varken, öz çocuklarının eliyle ölmek üzücü, değil mi? | Open Subtitles | أليس من المحزن أن تموت ليس بيد عدوّك, لكنّ بيد طفلك ؟ |
Bir de anahtarı başkasının elinde olan kapalı kapıları düşün. | Open Subtitles | جربي أن تكوني محبوسة وأن يكون المفتاح بيد أحد آخر. |
Bir elimle boğazından tuttum, yerden havaya kaldırdım, ve yavaşça boynunu kırdım. | Open Subtitles | مسكته من عُنقه بيد واحدة ورفعته من على الأرض وببطء كسرت رقبته |
Sabret yoksa düğün takısını tek elle takmak zorunda kalırsın. Anladın mı? | Open Subtitles | فلتبقى صبوراً ، وإلا فإنك ستزينها بيد واحدة هل فهمت ما أقوله |
Ben tek elle pek iyi kazamam. Hatta hiç kazamam. | Open Subtitles | لا أجيد الحفر بيد واحدة لا أجيدها أصلًا في الواقع |
Ben tek elle pek iyi kazamam. Hatta hiç kazamam. | Open Subtitles | لا أجيد الحفر بيد واحدة لا أجيدها أصلًا في الواقع |
Taani'nin elini tutacağım ve dansla birlikte romans da başlayacak. | Open Subtitles | والان انا سأمسك بيد تاني بارتنر ونرقص برومانسية 5،6، 7،8 |
Otur da biz konuşurken Koca Ana'nın elini tut. | Open Subtitles | اجلسى و امسكى بيد الأم الكبيرة بينما نتكلم |
Sadece sen ve ben, el ele, her şeye rağmen. | Open Subtitles | فقط أنت وأنا. يد بيد, على الرغم من كل شيء. |
O yere yığılıp kaldığında elimin içinde küçük bir el hissettim. | Open Subtitles | بينما كان مُستلقياً هُناك ينزف ، شعرت بيد صغيرة تُعانق يدي |
Sonra nasıl olduysa tek bir çizik almadan Başrahip tarafından serbest bırakıldı. | Open Subtitles | ومن ثم إفرازها بطريقة أو بأخرى بيد رئيس الكهنة دون الصفر عليه. |
Biriniz dost, biriniz düşman ve biriniz de aileden biri tarafından. | Open Subtitles | واحد بيد صديق وواحدة بيد عدوّ وواحد بيد فرد من الأسرة. |
Bu insan tek eliyle bir otomobili kaldırabiliyor, göz açıp kapayınca ateş yaratabiliyor. | Open Subtitles | هذا الشخص بإمكانه رفع سيارة بيد واحدة يمكنه أن يخلق ناراً بومضة عين |
Eğer Bhaijaan'ın elinde olsaydı herkesin elinde bir Kuran olurdu. | Open Subtitles | لو كان الأمر بيد بهجان لوضع قرآن في يد الجميع |
Tek elinle, benim iki elimle yaptığımdan daha iyisini mi yaparsın? | Open Subtitles | هل تعتقد بإمكانك أن تضمد نفسك بيد واحد أفضل مني ؟ |
Doğru kişinin ellerinde tüm orduları yok edecek bir gücü vardır. | Open Subtitles | عندما تكون بيد الشخص المناسب فإنها تملك قوة لأبادة جيش كامل |
Kahveyi bir elinle, fincanı ve tabağını diğer elinle tut. | Open Subtitles | أرفعي أبريق القهوة بيد واحدة و الفنجان و صحنه بالأخرى |
Bildiğiniz gibi oksitosini hızlı salgılamanın en kolay yolu birinin eline en az 6 saniye boyunca tutmaktır. | TED | هل تعلمون أنّ أفضل طريقة لإفرار الأوكسيتوسين بطريقة سريعة هي الإمساك بيد شخص آخر مدة 6 ثوان على الأقلّ. |
Marduk Cyrus'un elinden tutup, onu kullarının lideri ilan ediyor ve ona Babil'i yönetme yetkisi veriyor. | TED | أخذ ماردوك بيد كورش، ودعاه لرعاية شعبه وأعطاه حكم بابل. |
Yumuşak elli "ortopedistlere" kimse güvenmiyor. | Open Subtitles | لا أحد يثق بمقوم للعمود الفقري بيد هزيلة |
Teddy Roosevelt bir eli atında, yiğit, güçlü ve kolları sıyrılmış bir şekilde oturmakta. | TED | هناك يجلس تيدي زوفلت بيد واحدة على الحصان بجرأة، وقوة، ودرع معدني ملتف حول ذراعه. |
Bed and Bass. İnce balık temalı otellerden biri. | Open Subtitles | "بيد اند باس" نعم، أحد أفضل الفنادق البحريّة |