Dostum bu çok kötüydü, sen tamamen zayıfsın. Biraz kana ihtiyacın var. | Open Subtitles | يا رجل أنت مثير للشفقة أنت ضعيف بالكامل, تحتاج إلى بعض الدماء |
Tanrım bana güç ver. zayıfsın sen. Bedenimi tat, rahip. | Open Subtitles | ايها الاب اعطني القوة انت ضعيف المس جسدي ايها الكاهن |
Kodes yapmak için çok zayıf bir maden çok güçsüz, çok esnek. | Open Subtitles | مما يبدوا إنه عنصر ضعيف لبناء سجن و هي ضعيفة لذلك كوعه |
Kendi inancınızı test etmenizin erdemli olduğunu söylemeleri olasıdır ve de fikir değiştiren birinin güçsüz gözüktüğünü söylemeleri bir o kadar olası değildir. | TED | إنهم يذهبون للقول بأنه من الجيد أن تختبر معتقداتك الخاصة، وأقل ميلاً لوصف شخص غيّر من تفكيره بأنه شخص ضعيف. |
Kendini birisine karşı savunmasız bırakması çok zor bilir misin. | Open Subtitles | هو يَتْركُ نفسك بشدّة تَكُونُ ضعيف مَع شخص ما، تَعْرفُ؟ |
Hayır, çok zayıfım. Bu yüzden bizi sadece buraya getirebildim. | Open Subtitles | لا، أنا ضعيف جدًا، لهذا تنقلت فوريًا بنا لهنا فقط. |
Buna izin verirsem Zavallı bir kumandam olurum. | Open Subtitles | ساكون قائد ضعيف لو سمحت بحدوث هذا لرجالى |
Eğitime çok daha az yatırım yapıyorduk, neredeyse yüzde 35' daha az. | TED | كان إنفاقنا جد ضعيف على التعليم، حوالي 35 بالمائة أقل على التعليم. |
Sen zayıfsın. Tanrı bu zayıflığı aktarmana asla izin vermez. | Open Subtitles | أنت ضعيف والرب لن يريد أبداً بأنه يستمر هذا الضعف |
Yavru kedi kadar zayıfsın. Merak etme, çıkarımızı kollayacağım. | Open Subtitles | أنت ضعيف كالقطة لا تقلق , سأهتم بمصالحنا |
Sen gelemezsin. Çok küçük ve zayıfsın, tıpkı kız gibi. | Open Subtitles | لكنك لا تستطيع الذهاب مازلت صغيراً و ضعيف كالفتاة |
Eğer senin küçük oyuncağın ona yenilirse olacağı sadece güçsüz bir oyuncak. | Open Subtitles | اذا خسر امام العابك فسيظهر علي حقيقته ,جرو ضعيف |
Birinci aşama hakkında bayağı düşündüm... alkol karşısında güçsüz olduğumu... ve hayatımın kontrolden çıktığını kabullendim. | Open Subtitles | كنت أفكر الكثير حول الخطوة الأولى التي إعتقدتها أنا كنت ضعيف بسبب الكحول وحياتي كانت قد أصبحت صعبة |
Birinci aşama hakkında bayağı düşündüm... alkol karşısında güçsüz olduğumu... ve hayatımın kontrolden çıktığını kabullendim. | Open Subtitles | كنت أفكر الكثير حول الخطوة الأولى التي إعتقدتها أنا كنت ضعيف بسبب الكحول وحياتي كانت قد أصبحت صعبة |
Eğer bu planlı bir saldırı ise limanda savunmasız kalırsınız. | Open Subtitles | ان كان هناك هجّوم منسق أنت ضعيف جداً في الميناء |
Bu da ona yardım edebileceğim tek şey diye düşündüm ama çok zayıfım. | Open Subtitles | هذا كان الشيء الوحيد الذي ظننتُ أنه بإستطاعتي فعله معها لكنني ضعيف جداً |
Ben Zavallı biriyim. Gözlerim zayıf. Bacaklarım yaşlı ve çarpık. | Open Subtitles | أنا رجل مسكين, نظري ضعيف ساقاي عجوزتان وملتويتان |
okul ücretleri daha yüksek, devlet desteği daha az, aile geliri azalmış, kişisel gelirler zayıf. | TED | تكلفة الرسوم الدراسية مرتفعة، أما التمويل العام فهو منخفض، دخل الأسرة متضائل، والدخل الشخصي ضعيف. |
Ben... Ben çok hasta bir bebektim. Kalbim çok zayıftı. | Open Subtitles | كنت طفلاً يعاني من المرض الشديد كان قلبي ضعيف جداً |
Aortta bağdoku zayıftır | Open Subtitles | يوجد نسيج ضعيف يربط بينهم في الشريان الأورطي |
Soğuk hissetmiyorum. Azıcık güçsüzüm. | Open Subtitles | انا لا اشعر انني مريض انا اشعر انني ضعيف قليلا |
Benim için çok hassas bir durum, dostlar. Neden gülüyorsunuz? Öyle. | Open Subtitles | هذا اداء ضعيف جدا مني ما الذي تضحكون منه , انه |
Sert bir kalbin bile sevgili anne için yumuşak bir noktası vardır. | Open Subtitles | حتى القلب القاسي يحتفظ بمكان ضعيف للأمّ العجوز العزيزة. |
Seni Zavallı aciz. İkinizde işe yaramazsınız. | Open Subtitles | أنت رجل ضعيف, فقير أنتكلاهماعديمالفائدة. |
İri, yağlı, kıvırcık saçlı, küçük, gaddar gözleri ve siyah gözlüğü var. | Open Subtitles | ضعيف البنية, ذو شعر مجعد, و عينا صغيرتان, و يضع نظارات شمسية. |
Kalbi çok zayıf fakat beni asıl endişelendiren genel durumunun kötü oluşu. | Open Subtitles | قلبه ضعيف جداً, و لكن حالته السيئة عموماً هي أكثر ما يقلقني |
Sus. Zaten çok güçsüzsün. Enerjini yalan söylemek için harcama. | Open Subtitles | أنت ضعيف بما يكفي أرجوك لا تهدر طاقتك على الكذب |