"عهد" - Traduction Arabe en Turc

• döneminden
• döneminde
• dönem
• emanet
• zamanında
• söz
• çağın
• nın
• zamanından
• çağ
• saltanatı
• hükümdarlığı
• süre
• yemin
• yeni

Lobiyi; II. French imparatorluğu döneminden esinlenerek Fransız tarzı bir müzik salonuna dönüştürmek istiyoruz.
ستشبه الردهة صالة موسيقا مع إيحاء كبير من تصاميم عهد الإمبراطورية الفرنسية الثانية

Güney Afrika'nın eğitim sistemi, ırk ayrımı döneminde beyaz azınlığa göre düzenlenmişti.
في جنوب أفريقيا، تم تأسيس التعليم خلال عهد الفصل العنصري للأقلية البيضاء

Yine de bu trajedinin küllerinden yeni bir dönem başlayacak ve aslanlarla sırtlanlar bir araya gelip ihtişamlı bir gelecek yaratacak.
لكننا ننهض من جديد بعد هذه المأساة لنرحب ببزوغ عهد جديد يتآزر فيه الأسد مع الضباع

Tsukushi'ye gönderildiği zaman babam onu bana emanet etmişti.
وقد عهد به إلي ّ حينما تم نقل أبي إلى تاسكوشي

Wright'ın zamanında en hızlı asansörler sadece saatte 22 km hızda hareket ediyordu.
في عهد رايت، كان أسرع مصعد بالكاد يتحرك بحوالي 22 كيلومتر في الساعة.

Bayan Kipfer, sözüm söz, biz varken geleceğiniz güvence altında.
سيدة كيبفر لك عهد مني أن مستقبلك سيكون آمنا معنا

Bu masanın etrafında oturan yeni dostlarıma bakınca yeni bir çağın başlangıcını görüyorum.
وأنا أنظر للرجال الجالسين على هذه المنضدة أرى بداية عهد جديد

Isaac Newton'un zamanından beri optikçiler ve bilim insanları ışığın büküldüğünü biliyorlardı, havayla su veya cam gibi malzemelerin arasından geçerken
منذ عهد إسحاق نيوتن، عرف صانعو العدسات والعلماء أن الضوء ينحني حين يمر بين الهواء ومواد مثل الماء أو الزجاج.

İkinci büyük fikir, bu çağ, büyük veri ve makine öğrenimi çağıdır ve makine öğrenimi, sosyal ağlardan salgınbilimine her şeyi anlayışımızı değiştirmeye söz veriyor.
الفكرة الثانية الكبيرة هو أنه عهد البيانات الضخمة والتعلم الآلي، ويعد التعلم الآلي بإحداث ثورة في مفهومنا حول كل شيء انطلاقاً من شبكات التواصل الاجتماعي.

Evet, Alexandre'ın saltanatı muhteşem ama kendisini geliştirmedi.
اجل, الكساندر لديه عهد عظيم, لكنه لم يتطور.

9. yüzyılda Tang hükümdarlığı esnasında Japon bir keşiş ilk çay bitkisini Japonya'ya getirdi.
في القرن 9 للميلاد إبَّان عهد أسرة تانغ، أدخل راهب ياباني أول نبتة شاي إلى اليابان.

Edo döneminden sonra, insanlar çok sayıda rakunu yakaladılar ve onlardan kürk manto, diş fırçası ile hat sanatı kalemi yaptılar.
بعد عهد ايدو ,البشر امسكوا الكثير من الراكون و حولهم الى سترة فراء و فرشاة اسنان اقلام خط

Aristophanes döneminden beri yazarların yaptığını yaptım.
نعم ،لقد فعلت مايفعله الكتاب منذ عهد أريستوفان مؤلف مسرحي كوميدي يعتبر من رواد المسرح الساخر في اليونان القديمة.

Perez'in döneminde atmosfer değişmişti ama o da selefleriyle aynı şeyi yaptı.
في عهد بيريز، تغير الجو لكنه فعل نفس الأشياء كما الذين سبقوه

Pekala, düşünüyorum da bilgisayar arayüzlerinin mağara çizimleri döneminde gibiyiz.
أذن, أعتقد بأننا الآن في عهد الرسم في الكهوف فيما يخص واجهات الحاسب

İnsanlar küllerinden yeniden doğdu ve yepyeni bir dönem başladı.
ثم ظهرت أمة جديدة من بين رماد الحرب وبذلك بدأ عهد جديد في التاريخ

Tanrı onu size emanet etti, Alicia. İradesi böyle.
لقد عهد بها الرب إليكِ أليسيا, وهذه إرادته

Eski kral zamanında bu kapıyı diğer kapılardan daha çok kullanırdık.
فى عهد الملك القديم كنا غالبا نستخدم هذا أكثر من أى باب فى القصر

Kocanız ne derse desin, çocuğunuzu dindar bir musevi olarak yetiştireceğinize söz vereceksiniz?
مهما يقوله زوجكِ قطعتِ عهد على أن يكبر الطفل بتربية دينية يهودية ؟

yeni bir çağın şafağı, açıklık dönemi, hiçbir şey saklı değil.
عن فجر عهد جديد وحقبة انفتاح حيث لا شيئ يُخفى

Ölümünden sonraki yüzyıllarda Anna'nın Aleksiad'ı tekrar tekrar basıldı ve hala Aleksios'un saltanatına şahitlik eden paha biçilemez bir tanık.
في القرون بعد وفاتها، تم نسخ اليكسياد آنا مرات ومرات، وظل لا يقدر بثمن رواية شاهد عيان من عهد اليكسيوس اليوم.

Bu harita, Hudson zamanından değil, Amerikan devriminden kalmış; 170 yıl sonra New York şehrinin işgali sırasında İngiliz askeri haritacıları çizmişler.
هذه الخريطة ليست من عهد هيدسن. لكنها من عهد الثورة الأمريكية، بعد ١٧٠ سنة، رسمها رساموا الجيش البريطاني أثناء احتلالهم لمدينة نيويورك.

Uzun zaman önce, Eski Yunan'da güçlü tanrıların ve... sıra dışı kahramanların yaşadığı altın bir çağ vardı.
منذ عهد بعيد في الأرض البعيدة ليونان القديمة كان العصر الذهبي للآلهة القوية و أبطال إستثنائيين

Hükümdarımız Kral James'in saltanatı sırası 11 Kasım 1620.
و11 نوفمبر، في السنة من عهد لنا السيد الرب، الملك جيمس، 1620.

Böylece Boğa Tanrı'nın hükümdarlığı sona erdi ve binlerce yıllık imparatorluk efsanelerin arasında kayboldu.
هكذا انتهى عهد اله الثور وامبراطوريه الف سنه اصبحت اسطوره

Neden kızlar seni uzun süre önce kapmamış anlamadım. Ben de anlamadım.
أنا لا أعرف لماذا لم يرتبط بك بعض البنات منذ عهد بعيد

O evlendi, ben yemin ettim ve bitti. Utanılacak bir durum yok.
لقد تزوجَت، وأخذت على نفسي عهد هذا كل شيء، لا عار بذلك

Bir çoğu gençtir, bilirsiniz, ve muhtemelen yeni evlidir.
غالبيتهم صغار, كما تعلمون, ولربما حديثي عهد بالزواج.