Şimdi, Sadece sesi kastetmiyorum, Demek istediğim, hakikaten içinizdeki o gök gürültüsünü dinleyin. | TED | الآن، لا أعني فقط الصوت، أنا أعني السماع حقاً لذلك الرعد داخل نفوسنا. |
Önemli olan Sadece verilen bilgi ve tavsiyenin kalitesi mi? | TED | هل ما يهم حقا هو فقط نوعية النصيحة و المعلومات؟ |
Sadece merdivenlerimizle gittik ve fark ettik ki yeterince uzun değiller. | TED | وصلنا ومعنا سلالمنا فقط وادركنا انها لم تكن طويلة بما يكفي. |
Ve bu Sadece uzaktaki gelişmekte olan dünyada değil, her yerde. | TED | وليس ذلك فقط في عالم نامي بعيد، إنه في كل مكان. |
Hiçbir müdahalede bulunmanız gerekmiyor, tam anlamıyla, yalnızca büyümesini izliyorsunuz. | TED | لا يتوجب علينا القيام بأي شيء؛ فقط نشاهدها تنمو حرفيا. |
Geçen yüzyıl içinde altı kez denendi ve Sadece bir kere başarılı olundu. | TED | قمنا بالمحاولة ستة مرات في القرن الماضي ، و نجحنا فقط في واحدة |
Ve Sadece bir fotoğraf detektörünün entegre edilmesi değil, ayrıca içeride kamera kullanabiliriz. | TED | وليس فقط ادماج كاشف ضوئي هنا لكن ربما يمكن استخدام الكاميرا الموجودة بداخله |
Böylelikle, tüm insan genomunu Sadece saatler içinde tayin edebiliyoruz. | TED | والآن و خلال ساعات فقط يمكننا أن نحدد الجينوم البشري |
Şu kısmı karşıya geçirmem gerekti, Ama Sadece bir milim. | TED | علي ان احرك هذا الجزء قليلاً .. فقط ميليمتر واحد |
Sadece kokpitten bir kaç tuşa basarsınız ve kanatlar ortaya çıkar. | TED | تقوم فقط بالضغط على بضعة أزرار في مقصورة الطيار، فيخرج الجناحان. |
Bir örümcek lifi proteininin nasıl göründüğünü anlamanız için, bu bir kılavuz çizgisi proteini, Sadece bir kısmı karadul böceğine ait. | TED | لإعطاءكم فكرة عن ما يبدو عليه بروتين خيط العنكبوت هذا هو بروتين خيط الجذب جزء منه فقط من عنكبوت الارملة السوداء |
Bu jenerasyonların her biri Sadece birkaç mili saniye alır. | TED | وكل جيلٍ يستغرق فقط بضعة أجزاء من الألف من الثانية. |
Dünyada bilinen neredeyse yarım milyon böcek türü vardır Ama birçoğu yaygın olan beş tane ağız parçası tipinden Sadece birine sahiptir. | TED | هناك ما يقارب المليون نوع معروف من الحشرات في العالم، لكن أغلبها يملك واحد فقط من خمسة أنواع شائعة من أجزاء الفم. |
Şu an tüm dünyada Sadece yaklaşık 350 çocukta var. | TED | يوجد اليوم حول العالم 350 طفل فقط مصابون بهذا المرض. |
Bu felsefi bir ifade değil, Sadece bilim fizik, kimya, ve biyolojiye dayanan. | TED | هذا ليس كلاما فلسفيا، هذا فقط علم يعتمد على الفيزياء، والكيمياء وعلم الأحياء. |
Çin Sadece 20 sene içinde o seviyede olmayı planlıyor. | TED | تخطط الصين أن تكون هناك في غضون 20 سنة فقط. |
80 yaşından daha yaşlıların Sadece onda biri kanserden ölecek. | TED | فقط واحد من عشرة أشخاص فوق الثمانين سيموتون من السرطان. |
Tüm aletlerimizi kapatalım gibi bir öneride bulunmuyorum, Sadece onlarla, birbirimizle ve kendimizle daha bilinçli bir ilişki kuralım diyorum. | TED | أنا لست أقترح أن نبتعد عن أجهزتنا، فقط أن نطور علاقة بوعي ذاتي أكثر معها ومع بعضنا البعض ومع أنفسنا. |
Şimdi yalnızca 10 ila 24 yaş arasındaki gençleri saydığımızı düşünelim. | TED | والآن، دعونا نحسب فقط الفئة العمرية ما بين 10 و24 عامًا. |
Tutunacak ve kendinizi yukarı itecek kadar güçlü olmanız yeter. | TED | عليك فقط أن تكون قويًا كفاية للتشبث والتسلق نحو الأعلى، |
İşte ben bugün size ekranda ne gördüğümüzü değiştirmenin mümkün olduğunu söylemek için burdayım ve oraya ulaşmamız için sabırsızlanıyorum. | TED | حسنًا أنا هنا اليوم لأخبركم أنه ليس من الممكن فقط تغيير ما نراه على الشاشة لكنني أتوق لوصولها إلى ذلك. |
Hatta geçenlerde, birkaç hafta önce biri daha ölmüştü, değil mi? | TED | يوجد هناك مؤخراً شخص ما,لم يكن هناك, فقط كبل عدة اسابيع |
Bunun ne kadar önemli bir olay olduğunu vurgulamak istiyorum. | TED | و أريد فقط أن اؤكد على مدى أهمية هذا الحدث. |
Aklınız karışmasın diye cinsel tercih ya da yönelim hakkında biraz konuşmak istiyorum. | TED | فقط لذلك لا أحد يرتبك، أريد أن أشير إلى الهوية الجنسية، أو الميل. |
Bir çeşit marka Sadece seçtiği partnerini besliyor, diğeri ikisini de. | TED | أحدى المقتنيات يُطعم بعا فقط الشريك الذي يختاره، والآخر يطعمهما كليهما. |
İletişim kurmak isteyen iki kişi için tek yolun onları manipüle etmek isteyen üçüncü bir tarafın finanse edilmesi olan bir toplumda yaşayamayız. | TED | لا يمكننا الحصول على مجتمع يكون فيه إذا ما أراد شخصان التواصل، يكون فقط من خلال وعبر تمويل شخص ثالث يريد التلاعب بهم. |
Günümüzde, sırf önemli soruların neler olduğunu bulmak için lisans üstü eğitimde, doktora sonrası pozisyonlarda yıllarınızı geçirmek zorundasınız | TED | في هذه الأيام, عليك تمضية أعوام في الدراسات العليا ومناصب ما بعد الدكتوراه فقط لكي تعرف ماهي الأسئلة المهمة. |
Ve ben neden şöyle dendiğini anlamaya başladım: Kuran ancak Arapça olarak Kuran'dır. | TED | وثم بدأت أفهم لماذا قيل أن القرآن هو حقا القرآن باللغة العربية فقط. |