"لَيسَ" - Traduction Arabe en Turc

    • değil
        
    • yok
        
    • olmaz
        
    • değildir
        
    • değildi
        
    • değilim
        
    • Hayır
        
    • olmadığını
        
    • olamaz
        
    • değilmiş
        
    • sayılmaz
        
    • değilsin
        
    • değilse
        
    • bile
        
    • olmadı
        
    Yedi sanat dalından biri değil ama yine de bir sanat. Open Subtitles لَيسَ أحد السبعة الحيوية، ربما، لكن فَنَّ، على الرغم من هذا.
    Generallerin toplandığı büyük bir bina ama bu önemli değil. Open Subtitles انها بناية كبيرة حيث الجنرالات يَجتمعونَ، لكن ذلك لَيسَ مهمَ.
    İçinde hasta olan bir bina, ama bu önemli değil. Open Subtitles ما هذا؟ بناية كبيرة بها المرضى، لكن ذلك لَيسَ مهمَ.
    ve çaresizce normal olmayı istemeyi, ama böyle bir seçenek yok. Open Subtitles ولإرادة لذا للغاية لِكي يَكُونَ الوضع الطبيعي، لَكنَّه فقط لَيسَ خياراً.
    Dul Johnson aradı. Onu saat sekizde değil, yedide almanı söyledi. Open Subtitles ارمّلْة سيد جونسن تقول أذهب اليها في السابعة، لَيسَ في الثامنة
    Ama kas bölümü pek Arnold Schwarzenegger sayılmaz, değil mi? Open Subtitles لَكنَّه لَيسَ بالضبط آرنولد شوالزينجر في قسمِ العضلات، أليس كذلك؟
    Bu benim yönlendirebileceğim bir itiraz değil, ama sanırım anlatmak istediğinizi anlattınız. Open Subtitles ذلك لَيسَ إعتراضاً الذي أنا يُمْكِنُ أَنْ أَحْكمَ على، لَكنَّك جَعلتَ نقطتَكَ.
    Her zaman hayalini kurduğun gibi bir senaryo değil mi? Open Subtitles لَيسَ ذلك بالضبط نوعِ السيناريو أنت هَلْ عِنْدَكَ دائماً مَحْلُوم؟
    Bekle bir dakika, o genç, acımasız yazılım patronu değil mi? Open Subtitles الإنتظار في الدقيقة، لَيسَ هو ذلك الشابِ، تاجر البرامجِ العديم الرحمةِ؟
    İyisinden. 12 yıllık olsun, ucuzundan değil. Unutma, şifreli telefon. Open Subtitles جيد، عمر إثنا عشرَ سنةً، لَيسَ فضلات يَتذكّرُ الهاتفَ المشفّرَ
    Öyle olmak zorunda değil, büyü bizim taframızdayken en azından. Open Subtitles هو لَيْسَ مِنْ واجِبهِ أَنْ يَكُونَ، لَيسَ بالسحرِ على جانبِنا.
    Hayır, ama birileri bunu bir türlü kafasından çıkaramıyor, değil mi? Open Subtitles لا. لكن شخص ما لَيسَ ذاهِباً إلى تغلّبْ على تلك الفكرةِ.
    Bana doğru olduğunu düşündüğüm doğrultuda yapacaklarım hakkında güvenebilirsin, senin isteklerin doğrultuda değil.. Open Subtitles يُمْكِنُك أَنْ ثقي بي لافعل ما هو صحيحُ لَيسَ ما تعتقدين به أنت
    Benim tarzım değil. Elinde gerçek bir şey olduğu zaman ara. Open Subtitles لَيسَ أسلوبَي، كليو اتصلي بي لاحقا عندما تحصلين على الشيئ الجدي
    Hayat senin o küçük basit şarkılarından daha karışık, değil mi Anne Murray? Open Subtitles معقّد الحياة الأكثر مِنْ إحدى كَ الأناشيد الصَغيرة البسيطة، لَيسَ هو، آن موراي؟
    Bu değil. Hayır, Hayır haydi bu lanet şeyi ayarlayalım. Open Subtitles لَيسَ هذا لا، لا، تباً كيف يَعمَلُ هذا الشيءِ الملعونِ
    Hayır, basın yok ! Bombayla ilgili medyaya henüz bilgi veremeyiz. Open Subtitles لا.لَيسَ الصحافةَ.نحن لا نَستطيعُ التحدث إلى أجهزة الإعلام حول القنبلةِ بعد.
    Ben sadece şaka yapıyordum! olamaz. Rahibeler olmaz, rahibeler olmaz! Open Subtitles أنا كُنْتُ فقط أَمْزحُ أوه، لا لَيسَ الراهباتَ، لَيسَ الراهباتَ
    Yani sadece düşünüyorum da belki de insanın doğası buna uygun değildir. Open Subtitles أعتقد بأنّه لَيسَ في طبيعتِنا الرجال أنا يُمْكِنُ أَنْ أَرى كَمْ هم
    Belki de düş kırıklığından korkan tek kişi Daphne değildi. Open Subtitles لَرُبَّمَا دافن لَيسَ الوحيدةَ الذي خائف هي لَنْ تَقِيسَ فوق.
    Oh, ben... bak, lanet olsun, başı dertte olan biri o, ben değilim. Open Subtitles أوه، آي .. . النظرة، يَلْعنُه، هو واحد في المشكلةِ هنا، لَيسَ ني.
    Bana sizin gibilerin duyduğu tek büyücünün o olmadığını söyle. Open Subtitles أخبرْني هو لَيسَ الساحرَ الوحيدَ أنت ناس أَبَداً سَمعوا عنهم.
    Veda etmek kolay değilmiş. Open Subtitles هو لَيسَ قولاً سهلاً مع السّلامة، أليس كذلك؟
    Bak, Mac, bu görevi almak zorunda değilsin, bunu biliyorsun. Open Subtitles كانو أيضاً مرشّحون لجائزة نوبلِ هذه السَنَةِ. لَيسَ بالضبط نوعَ الدعاية التى طلبتها وزارة الخارجيةِ.
    Eğer buyatak yeni değilse, Nasıl oluyor da üzerinde naylon oluyor? Open Subtitles لو هذا السريرِ لَيسَ بجديدَ، اذا كيف جاءُ بلاستيك على المفرشِ؟
    Dana onunla değilse bile, Sherry en azından bir şeyler biliyor olmalı. Open Subtitles إذا دانا لَيسَ مَع ها، الشيري يَجِبُ أَنْ يَعْرفَ شيءَ على الأقل.
    Üzgünüm dostum. Benim için kolay olmadı ama yönetim kurulu sıkboğaz ediyordu. Open Subtitles آسف ، هذا لَيسَ سهل عليََّ، لَكنِّ هناك مجلس يضيق الخناق علي

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus