"مسار" - Traduction Arabe en Turc

• rotası
• rota
• akışını
• rotasını
• yönünü
• izi
• yoluna
• yola
• takip
• rotasında
• güzergahı
• yolda
• izleri
• yön
• izini

38 kurban, hepsi çembersel bir otobüs rotası üzerinde bırakılmış.
عدد ضحاياه 38 ضحية، أُلقيت جثثهم على مسار دائري للحافلات.

Pazarda, yenilikçi şirketlerin teknolojiyi eve getirmeleri için bir rota var.
هناك مسار للتسويق للشركات المبدعة لادخال التكنولوجيا للمنزل.

Korku saçan bir üçlü olacağız. - Tarihin akışını değiştireceğiz.
سنبقى الثلاثة المخيفين الذي لديهم القدرة على تغيير مسار التاريخ

Affedersin, New York şehri maratonunun rotasını takip ettiğimizi bilmiyordum.
أنا أسفه, لم أُدرك أننا سنتعقب مسار ماراثوان مدينة نيويورك.

Yine de tereddüt ediyoruz, asteroidin yönünü değiştirmek için harekete geçmiyoruz, ne kadar çok beklersek o kadar zor ve pahalı olmasına rağmen.
مع ذلك، نرتبك، ولا نقدم على أي إجراء لتحويل مسار الكويكب، مع أنه بقدر ما ننتظر، بقدر ما يصبح أكثر صعوبة وغلاء.

O yönde bir kan izi yoktu. En azından görebildiğimiz bir iz yoktu.
أعني ليس هناك مسار دم يقود لهذا الإتجاه على الأقل لا شيء نراه

Bazı ahmakları yavaşlatmak için bisiklet yoluna hız tümsekleri koydun.
ولقد وضعتي مطبات صناعية في مسار الدراجات لإبطاء هولاء الأغبياء

Konvoyun izlediği belirli bir rotası ya da çıkış zamanı yoktu.
لم يتبع الموكب أي مسار ثابت أو جدولاً زمنياً

Kumadam'ın hedefine doğru özel bir rotası var.
ساندمان لديها مسار محدد للهدف إن اعترضت طريقها

Seyir subayı, bulutun merkezine doğru bir rota çizin.
الملّاحه، إبقِ في مسار مخروطي و توجهي لمنتصف السحابه

Bölgeden geçen gemiler, küçük bir rota düzeltmesi yapmak zorundalar.
وكمُحصِّلة لذلك، فإنّ أيّ مركبة فضائية تمرّ عبر هذا المنطقة، كان سيتوجب عليها عمل تصحيح مسار ثانويّ.

Saatin yuvarlak yüzü zamanın doğrusal akışını takip edebildiği gibi ritmin akışı da bir dairede takip edilebilir.
فكما وجهها المدور يمكنه تتبع مسار الزمن الخطي، فإنه يمكن تتبع تدفق الإيقاع في دائرة.

Polis müdürünün veri tabanına girmiş ve nakil rotasını değiştirmiş.
لقد أخترق قاعدة بيانات المارشلات و غير مسار عملية النقل

bu gerçekten hayatımın geri kalanının yönünü belirledi. Ama gerçekten bu fotoğrafla ilgili en önemli şey, en yoğun şey,
حددت لي حقاً بقية مسار حياتي. ولكن في الحقيقة الشيء الأكثر أهمية، والشيء الأكثر عمقاً

Ayrıca arabadan uzaklaşan bir kan izi de var.
أيضاً لدينا مسار دم يقودنا بعيداً عن السيارة

Önünde siyasi bir kariyer olan ve çehresini yitirmek istemeyen bir savcı, böyle bir davanın yoluna taş koymasını istemezdi.
مدّعٍ لا يريد إراقة ماء وجهه ‫له مسار مهني سياسيّ مهدَّد بالسقوط، ربّما، و لا يريد أنْ يكون هذا عبئا عليه

Ama yeni bir yola girmiş; benim asla girmeyeceğim bir yola.
ولكنه وجد مسار جديد ، مسار لم أتمكن أبدا من اتخاذه.

Sonra, Jüpiter'in yörüngesini takip etmek için o uyduları kullandı ve Jüpiter'in de, Dünya değil, Güneş'in etrafında döndüğünü anladı.
وقام حينها بتتبع هذه الأقمار لاستكشاف مسار كوكب المشتري واستنتج أن كوكب المشتري لا يدور حول الأرض وإنما حول الشمس.

Yakalama rotasında avcılar. Casus Yıldız ile 20 saniye sonra buluşacaklar.
ضربات فى مسار الإعتراض سنندمج مع المركبة الخفية خلال عشرون ثانية

İlave edilen her kenar semt için, kenar semtten şehir merkezine kadar bütün yol boyunca çalışan başka bir otobüs güzergahı eklenmiştir.
تم إضافة مسار حافلة آخر من الضواحي مرورا إلى مركز المدينة

21. yüzyılın başlarına kadar Çin Hindistan'a çok benzer bir yolda gibiydi, sonra aniden tersine döndü.
كانت الصين على نفس مسار الهند حتى بداية القرن الحادي والعشرون، حيث تغير كل شيء فجأة.

Temas halkası, kalıntı izleri ve mermi yolu kendini kasten vuran birinin alacağı yarayla benzeşiyor.
أثرالإحتراقالدائري.. شكل بقايا البارود و مسار الطلقه تتماثل مع أثر إطلاق النار على النفس

Bu sayede hayatınızın aldığı yön çok daha iyi olacak.
وبذلك فإنّها ستغيّر مسار حياتك للأفضل.

Birisi tableti çaldı. Çalanların izini sürebilir misin?
شخص ما سرق الشاهد هل تعرفين مسار من سرقه ؟