| Yan tarafta tüylerini düzelten erkek ondan iki kat daha büyük ve bu yaşlı erkek onu lider yaptı. | TED | والذكر الذي يقوم بالتودد إليه على جانب الصورة أكبر منه بمرتين، وهذا الذكر المسن هو الذي جعل منه قائداً |
| Bu, onun stresi yaşamasını önlemeyecek, fakat onu atlatmasını sağlayacaktır. | TED | لن يقيه من التعرض للإجهاد، ولكن سيسمح له بالتعافي منه. |
| - ona gerçekten kızgınsın. - Yerimde olsan sen ne yapardın? | Open Subtitles | أنت غاضب منه حقاً ألن تكونى أنتِ لو كنتِ مكانى ؟ |
| Ama hiç birimiz ona Galile'li Simon kadar yakın değildi. | Open Subtitles | لكن لااحد كان قريبا منه كما كان صديقنا سمعان الجليلي |
| Doğaya sanki bir ürün kataloğu gibi bakabilirsiniz ve tüm bu ürünler 3.8 milyar-yıllık bir araştırma-geliştime döneminden faydalanmıştır. | TED | يمكننا ان نطلع على ارشيف الطبيعة الموجود ونستفيد منه والذي يتضمن خبرات عمرها 3.8 مليار عام من البحث والتطوير |
| Bazen sadece bakanlık soruşturmasından kurtulmak için onunla yattığını düşünüyorum. | Open Subtitles | أحيانا أعتقد بدأ بضرب ها فقط لأخذ شؤون داخلية منه. |
| Bahsedilen evren sende de vardı, ve sen bundan sıkıldın. | Open Subtitles | تملكون كونا تم قد تم تفسيره لكم، وتشعرون بالملل منه. |
| onu beklediklerini biliyordu ama her zamanki gibi, o daha hızlıydı. | Open Subtitles | هذا صحيح. ثم القتله المأجورين يكونون خائفين منه هو اسرع بالسحب. |
| Şundan emin olun ki, hiçbir orospu çocuğu onu elinden alamaz. | Open Subtitles | أنا هنا لأقول لك إنه ليس بمقدور الأوغاد أن يأخذوها منه |
| İş konuşalım...madem ki burada dünyanın hazinesi var neden onu paylaşmayalım? | Open Subtitles | لماذا لا نتقاسم الكنز سويةً؟ لن تخسر شيئاً منه بأى حال |
| Baş bayan oyuncun olarak işe gitmeden önce onu epeyce kullanmıştın. | Open Subtitles | كنت تحصل على الكثير منه قبل أن أذهب لعمل سيدة البطولة |
| ona "Bu ay aç kaldım. Elimdeki haberlerden birini olsun kullan lütfen." dedim. | Open Subtitles | ولذلك قررت أن التهم هذا الوضيع وطلبت منه أن ينشر لي هذا الموضوع |
| ona telefon açıp birlikte bir şeyler içmek istediğini söyleyemez misin? | Open Subtitles | ألا يمكنك الإتصال به؟ و تطلبي منه أن تتناولي شراب معه؟ |
| Ben sadece negatif bir şeyi aldım ve biraz ona pozitif baktım. | Open Subtitles | كنت أتكلم عن كيفية أن تأخذ شيئاً سلبياً، وتخرج منه بشيء إيجابي. |
| Sen de onun yerine sosyal güvenlik numaranı mı ezberledin? | Open Subtitles | إذن ، لقد قمت بتذكر رقم تأمينك الإجتماعى بدلاً منه |
| Göreceksiniz... tevazünün resmi... ve onun hakkında bir şikayet bile gelmedi! | Open Subtitles | سوف ترونه .. صورة في التواضع ولم يشتكي احد منه بعد |
| bir enjektörü alırsınız ve bu enjektörde 10 rastgele farklı şeklini yaratırsınız. | TED | فما عليك سوى ان تحضر فلتراً ان تحضر 10 أنواع مختلفة منه |
| bir örümcek lifi proteininin nasıl göründüğünü anlamanız için, bu bir kılavuz çizgisi proteini, sadece bir kısmı karadul böceğine ait. | TED | لإعطاءكم فكرة عن ما يبدو عليه بروتين خيط العنكبوت هذا هو بروتين خيط الجذب جزء منه فقط من عنكبوت الارملة السوداء |
| Eğer muhafız kıtalarından o kadar korkmasalardı... tüm Roma halkı onunla alay ederdi. | Open Subtitles | .. إن روما كلها كانت لتسخر منه لو لم يكونوا خائفين من سطوته |
| Her gün silkinip bundan kurtulmaya çalışıyorum. Neden böyle olduğumu çözmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | كل يوم أحاول أن أخرج منه وأتبين لماذا أنا علي هذا الحال |
| Ama Márquez'de ise öyle değildir. o, çevirmenlerin versiyonlarının kendi versiyonundan daha iyi olduğuyla övülmüştür. Ki bu, harika bir iltifattır. | TED | ولكن الأمر لا يكون كذلك مع ماركيز والذي أشاد بترجمات أعماله على أنها أفضل من أعماله الأصلية، وهي مجاملة رائعة منه. |
| Babası da ümitsizlik içinde komşuya gidip 2.500 dolar ödünç almış. | TED | ووسط حالة من اليأس، قصد أبوها الجار ليقترض منه 2,500 دولار. |
| çok uzaklaştım. o kadar ki, başladığım yere geri döndüm. | TED | نعم، لقد تحسنت كثيرًا بأني عدت للموضع الذي بدأت منه. |
| Zor bir şey, kolay değil ve bunu çok kişiselleştiriyorum. | TED | إنه أمر صعب. ليس سهلًا، وأنا أجعل منه شخصيًا جدًا. |
| Bu işte kısmen iyi olan bir bilgisayarla bunun milyonlarca çeşidini deneyebilirsin. | TED | حاسب آلي جيد في ذلك نوعًا ما، فتقوم بتجربة ملايين النسخ منه |