Eğer doğru oynarsak, tüm ekonomilerde sürdürülebilir bir büyüme göreceğiz. | TED | إذا لعبناها بشكل صحيح سنرى نمو ثابت في جميع اقتصاداتنا |
Hala güç alanının ilk deneyle arasındaki büyüme oranını kıyaslayamayız. | Open Subtitles | لكن مازال لا يمكننا مقارنة معدل نمو الحقل بالتجربة الأولى |
Özel genetik sıralamaları bakteriye yerleştirerek, kanserin büyümesini bozan hücreleri de buna dahil ederek farklı molekülleri sentezlemek için bakteriler görevlendirilir. | TED | عن طريق إدخال تسلسل جيني معين داخل البكتيريا، يمكن توجيهها لاصطناع جزيئات مختلفة بما في ذلك تلك التي تعطل نمو السرطان. |
Endüstrinin büyümesi ile birlikte korkunç insan hakları suistimalleri meydana geldi. | TED | حاليًا، إلى جانب نمو هذه الصناعة. تحدثُ انتهاكات مروعة لحقوق الإنسان. |
Ve bu da bir farenin gelişimi için. Şu noktalar veri noktaları. | TED | وهنا من أجل نمو الجرذ وهذه النقاط هي عبارة عن نقاط بيانات |
Örneğin, araştırmalar gösteriyor ki, oynamak, duyguları kontrol eden amigdaladaki sinir gelişimini uyarmaktadır. | TED | مثلا ، لقد أُثبت أن اللعب يحفز نمو الخلايا العصبية في الفص اللوزي، في المنطقة التي تتحكم في المشاعر. |
Karınızı muayene ederken frenolojist, orta beyinde bir büyüme teşhis etti. | Open Subtitles | عندما فحصنا زوجتك وجد المختصين نمو قوي في الفص الأوسط للجمجمة |
Ve doktorum beni hemen tüm vücudu kapsayan bir kemik taramasına gönderdi. Sol bacağımda biraz büyüme saptandı. | TED | وقال طبيبي انه يجب ان اخضع لفحص عظام شامل اظهر ان هناك نمو جسم غريب في رجلي اليسرى |
Son 30 yılda, GSMH büyüme değerleri açısından, Çin, Hindistan'ın iki katı kadar büyümüş. | TED | عبر الثلاثين عاماً الأخيرة, وفقاً لمعدلات نمو إجمالي الناتج المحلي, فإن نمو الصين قد تجاوز نمو الهند بضعفين. |
Doğu Asya'da Kore, Tayvan, Hong Kong ve Singapur gibi başarılı ekonomik büyüme hikayeleri var. | TED | في الشرق الآسيوي, لدينا نماذج نمو إقتصادي ناجحة مثل كوريا الجنوبية, وتايوان, وهونغ كونغ, وسنغافورة. |
büyüme elbette ki bir çok faydalar sağlamıştır, ancak o kadar olmazsa olmaz bir fikirdir ki varolmaması olasılığını anlamamaya meyilliyizdir. | TED | مع أن النمو قد أفرز مزايا كثيرة، إنه فكرة أساسية جدا لا نفهمها غالبا إمكانية ألا يبقى هناك نمو. |
Kariyerime bir sanatçı olarak başlıyorum ve bilgisayarımla bişeyler geliştiriyorum, küçük çaplı şeyler, bitkilerin büyüme sistemleri gibi şeyleri araştırıyorum. | TED | أنني أبدأ مهنتي كفنان أبني أشياء باستخدام حاسوبي، على نطاق ضيق بالتحري عن أشياء أشياء كأنظمة نمو النباتات |
gördüğünüz dendritik desenler mantarın ipliksi tutunma orgablarının büyümesini simgeler. Tıpkı bitkilerin kökleri gibi. | TED | النمط الشجيري الذي ترونه يحاكي نمو فطريات الميسيليا التي تعادل جذور النبات. |
Azot ve fosfor, bitkisel plankton denilen mikroskobik bitkilerin büyümesini tetikliyor. | TED | يقوم النيتروجين والفسفور بتحفيز نمو نباتات مجهرية تسمى بالعوالق النباتية. |
Ama Hindistan bunu başardı. Sahara Altı'nın büyümesini, Hindistan'ın hikayesi ile karsılaştırınca, epey benzer olduklarını söyleyebiliriz. | TED | إن وضعت دول صحارى أفريقيا فوق قصة نمو الهند، فإنهما يتطابقان |
Ormanların tahrip olması, daha fazla toğrağa ihtiyaç duyan insan nufüsunun büyümesi. | TED | إزالة الغابات، نمو المجتمعات البشرية التي تحتاج إلى مزيد من الأراضي. |
Vokal gelişimi engellemek olağanüstü bir müzikal çeşitlilik ortaya koysa da, doğal olarak gelişen seslerin zaten inanılmaz bir çeşitliliği vardır. | TED | مع أن إعاقة نمو الصوت يمكن أن ينتج مدى موسيقي استئنائي، الأصوات التي تتطور بشكل طبيعي قادرة بالفعل على تنوع مذهل. |
Bir kıvrımın daha çok bilgi tutabileceği bilgisi nereden geliyor? bu arada bebeğin beyin gelişimini izliyorsunuz -- | TED | فمن اين يأتي الذكاء و معرفة كيفية الاحتفاظ بالمعلومات و تخزينها وعليه نحن اليوم نراقب نمو أدمغة الاجنة |
Bugün benim gördüğüm, giderek büyüyen bir alt kültür var. Çıplak ayaklı koşucular, ayakkabılarından kurtulmuş insanlar. | TED | وما اراه اليوم هو نمو ثقافة رديفة عن العدائين حافي الاقدام .. |
İlk soru şu neden Çin, Hindistan'a nazaran çok daha hızlı büyüyor. | TED | السؤال الأول هنا هو لماذا نمت الصين بصورة متسارعة فاقت سرعة نمو الهند. |
Yapılar batıdaki Lintao'dan doğudaki Liaodong'a kadar büyüdükçe hepsi Uzun Duvar olarak anılmaya başlandı. | TED | مع نمو البناء من لينتاو في الغرب حتي لياودونغ في الشرق، أصبحت معروفة بشكل إجمالي بالجدار طويل. |
Hücre gelişimine sebep olan sinyalleri ne zaman saptadınız ve izole ettiniz? | Open Subtitles | متى كت قادرا على عزل وتحديد الأشارات المسؤولة عن نمو الخلايا ؟ |
Ameliyat daha fazla kemik büyümesine ya da faydadan çok zarara neden olur. | Open Subtitles | من الواضح أن الجراحة ستسبب نمو المزيد من العظام و ستحدث ضرراً أكثر |
Bir aileye uygun olan bu ev okullara ve alışveriş merkezlerine yakın. Bu gelişmiş konutun değer kazanma faktörü 7. | Open Subtitles | هذا التطور التدريجي لديه عامل نمو بمقدار سبعة |
- Çocuk gelişimi benim alanım değil. Benim uzmanlık alanım yetişkin ilişkileri. | Open Subtitles | نمو الاطفال ليس امرا سهلا اختصاصي هو علاقات البالغين |
İğneye benzeyen bir tür solucanımsı parazitin boğazda garip bir büyümeye yol açarak çıkıp taşıyıcıdan kurbana geçtiğini görebilirsiniz. | Open Subtitles | يمكنكم رؤية نمو غريب ينثقب من الحنجرة ويُشكّل جسم واخذ وعن طريقه تنقل ديدان طفيلية العدوى من الحامل للضحية، |
Eğer haklı çıkarsak, ürün marjımız, şirketinizin 12 aylık brüt karına 500 puanlık bir ekleme yapar. | Open Subtitles | إذا كنا محقين فإن هامش رحبنا سيزداد بـ 500 نقطة لهامش نمو شركتك خلل الأشهر الـ 12 القادمة |
Saçının ve tırnaklarının uzaması dışında hiçbir değişiklik olmuyor gibi. | Open Subtitles | بالرغم من نمو شعره وأظافره.. لا يبدو أنّ أي شئ يحدث |