Sör George onun gevşek bir toprak yığınının tepesine yerleştirilmesinde ısrar ediyordu. | Open Subtitles | لقد أصرّ السير جورج على بنائها فى هذه البقعة الضعيفة من الأرض |
Ben-- - Israr ediyorum. Ne de olsa Fransızlar harika garsondurlar. | Open Subtitles | لا,لا,لا انا انا اصر.الفرنسيون رغم ذلك,الفرنسيون من افضل الجرسونات |
Çok ısrar ederseniz, Bir kayıp dosyası oluştururuz ve büyükelçiliğe başvurursunuz. | Open Subtitles | اذا كنت مصرة يمكنك تقديم تقرير بفقدان شخص و تتصلي بسفارتك |
Önceden yapılmış hiçbir şeye benzemeyen, binalar inşa etmekte ısrar ediyorsun. | Open Subtitles | تصر على أن تصمم مبانى تبدو كما لم تبنى من قبل |
İkinci olarak, her birinizin verimliliğinin artması konusunda ısrar ediyorum. | Open Subtitles | ثانياً, أنا مصر على زيادة المساءلة من كل واحد منكم |
Acısız, hızlı ve kolay olmayabilir ama hikayenizi farklı bir şekilde sonlandırmak için ısrar edebilirsiniz. | TED | قد لا يبدو رحيما أو سريعا أو سهلا و لكن بإمكانك الإصرار على نهاية مختلفة لقصتك. |
Colby diğer rütbelilerin en iyi subaylara karşı oynaması için ısrar etti. | Open Subtitles | كولبى يصر على ان يلعب بمجموعة اخرى من الجنود ضد افضل الضباط |
Ama babam, onun yerine akıl hastanesine gitmende ısrar etti. | Open Subtitles | لكن أبي أصرّ أن تذهب لتلك المصحه بدلا من ذلك. |
Trenler insanları kırsal bölgelere götürmeye başladığında çoğu kişi trenlerin asla atların yerini alamayacaklarında ısrar etti. | TED | عندما بدأت القطارات بنقل الناس عبر البلدان المختلفة أصرّ كثيرون على عدم استخدامها وفضّلوا ركوب أحصنتهم. |
Ama, sizin ihtiyar birkaç "asker" göndermekte ısrar etti | Open Subtitles | لكنّ الرّجل العجوز أصرّ كي أرسلك إلى الجانب الآخر |
Bir saat sonra gel tatlım. Israr ediyorum. Hoşça kal. | Open Subtitles | تعالي بعد ساعه واحده عزيزتي انني اصر حسنا، حسنا، الى اللقاء |
Paranoyanin baskisiyla, görüsmelerinde Zabit Katiplerinin hazir tutulmasinda Israr ediyordu. | Open Subtitles | بعد ان تغلب عليه جنون العظمه اصر على وجود كتاب الاختزال |
O adamın yolun ortasından gittiğine ısrar ediyorum. | Open Subtitles | مازلت مصرة أنه كان يتحرك فى منتصف الطريق |
Ama ısrar edersen, kafana bir delik açmak zorunda kalacağım. | Open Subtitles | ولكن اذا كنت تصر انا سوف أضع ثقب في رأسك |
İkinci olarak, her birinizin verimliliğinin artması konusunda ısrar ediyorum. | Open Subtitles | ثانياً, أنا مصر على زيادة المساءلة من كل واحد منكم |
Nelere sebep olacağından emin olmadan önce çocuklarımızın kulak enfeksiyonu için yazılmış bir reçete için ısrar etmeyi bırakabiliriz. | TED | يمكن أن نتوقف عن الإصرار على وصفة طبية لعدوى أذن لأطفالنا قبل أن نتأكد من سبب العدوى. |
Şampanya olamazsa en azından bu bardakta servis edilmesi gereken bir şey olmasında ısrar eden daha önce hiç görmediğim bir çocuktan ikram. | Open Subtitles | مجاملة من رجلٍ لم اقابلهُ من قبل الذي يصر على انها إذا لم تكن شمبانيا فعلى الأقل يجب أن تقدمَ في هذا الكأس |
Onu sevdim ve o senin asla olamayacağın bir kişiydi ama sen hala bunda ısrar ediyorsun. | Open Subtitles | أحببتها، وكانت على هيئةٍ لا يمكن لك أن تكوني عليها ولكنك تصرين على المحاولة لتكوني مثلها |
Bir pazarlık araştırmacısı olarak karşı bir teklif yapmasında ısrar ettim ve en iyisini hazırlamasına yardım ettim. | TED | ولكنني أصررت عليه كباحث في المفاوضات أن يجري عرضاً مضاداً، وساعدته في صُنع واحدة مثالية. |
Israr etmemin sebebi bir daha buraya asla gelmeyeceğini söz vermendir. | Open Subtitles | لهذا أُصر على أن تعدني بأن لا تعود تعود مجدّدا إلى هنا |
Kader benim önüme hiçbir şey koymamakta ısrar ediyorsa ben de havamı alırım. | Open Subtitles | الصدفة تصرّ على أن تضع في طريقي لاشيء, لذا أنا لم أحظَ بشيء. |
-Bay Potts'un sizinle görüşmesi için ısrar ediyor. | Open Subtitles | واين ابنتى ؟ لقد اصرت على رؤيتك لمستر بوتس |
Israr ediyorum. Birşey içer misin? | Open Subtitles | انا مُصر تشربين شيئاً؟ |
Kapil Dev çay içmem için ısrar etti. Ama senin hep acelen var. | Open Subtitles | قابيل ديف كان مصراً أن أتناول معه فنجاناً من القهوة |
Bu yüzden haklı olduğumuz konusunda ısrar ederiz, çünkü bu bizim sorumluluk sahibi, zeki erdemli ve güvende hisetmemizi sağlar. | TED | لذا نحن نصر دوماً على اننا مصيبون دوماً لان هذا الاصرار يجعلنا نشعر اننا اذكياء وذوي مسؤولية وحيوين وآمنين |