Peki, şöyle desek. Bana bağırmayı kessen nasıl olur? Ne düşünce ama... | Open Subtitles | حسناً ، إليك فكرة ما رأيك أن نتوقف جميعاً عن الصياح بي؟ |
Lütfen, rica ediyorum, bulunca şöyle evire çevire bir dövün. | Open Subtitles | أرجوك ، أتوسل إليك عندما تقبض علية. إضربوه بالأسود والأزرق. |
Şimdi, geri kalanında şöyle bir şey yapmam lazım, mesela | TED | الآن, لابد أن أقوم بما تبقى من الخدعة, بهذه الطريقة. |
Daha da öze inmek, muhtemelen işe yarayacaktır. şöyle anlatayım: | TED | فنوع الايجاز الكثير قد يكون مفيدًا، إليكم كيف يعملُ هذا. |
Bazılarınız şöyle diyebilir, neden bunun için bilgisayar kullanmıyoruz? Neden makine çevirisini kullanamıyoruz? | TED | الاَن بعضكم سوف يقول ,لماذا لا نستخدم الترجمة الالية؟ لماذا لانستخدم الترجمة الالية؟ |
şöyle ki, 12. ay yaklaştığında diyeceğiniz şudur, 60 dolar için bir ay daha beklerim derken ne düşünüyordum? | TED | هذا هو، مثل مقاربة ال 12 شهراً، ستقولون، ما الذي كنت أفكر به، أنتظر شهراً إضافياً ل 60 دولاراً؟ |
Biraz ağdalı bir dili var ama özetle şöyle diyor. | Open Subtitles | ا عتقد الكتابة تقول شئ عن ورد, لكنها مختومة بعبارة |
Başka birisi ise şöyle dedi; "Peki ya yıldızın önünden geçip giden çok eliptik yörüngedeki büyük kuyruklu yıldız kümeleri?" | TED | حتى قال شخص آخر، حسناً، ماذا عن مجموعة ضخمة من المذنبات التي تمر بجانب هذا النجم في مدار بيضاوي الشكل؟ |
O iş şöyle oluyor Annie, Los Angeles'ta büyük bir iş fırsatı yakaladı ve ben de onunla gideceğim. | Open Subtitles | حسناً, اليك الامر آني حصلت على فرصة للحصول على وظيفة جيدة في لوس انجلوس لذا سامضي قدما واذهب معها |
İşte bir fikir. şöyle ki, helikopter burada. Araba da geliyor. | Open Subtitles | إليك فكرة، دعنا نفترض وجود حوامةٍ هنا وسيارة تظهر من هنا |
Şimdi şöyle yapacağız. Seni şu an incittiğimden daha fazla incitmeyeceğim. | Open Subtitles | والآن إليك ما سيحدث، لم أقم بأذيتك من قبل مثل الآن |
şöyle bir şey var evimden aldığın kurabiyeler esrarla doluydu. | Open Subtitles | إليك الأمر الكعك الذي أخذتيه من منزلي كان مليئًا بالخمر |
Beynin ızgara dediğin bu şekli şöyle yorumlar: | TED | إليك كيف يترجم معلومات الضوء لهذه الشبكة. |
Muhtemel her olasılığı denemeden bunu şöyle kanıtlayabiliriz. | TED | إليك كيف يمكننا إثبات ذلك بدون فرز كل الحالات الممكنة. |
şöyle düşünebiliriz; yanan yama bölmeler, diğer kısımların orman olarak kalmasına yardım ediyordu. | TED | فكروا بالموضوع بهذه الطريقة ساعدت الرقع المحترقة بقية الغابة في أن تصبح غابة |
Bir de şöyle düşün. Tanrı ikinci bir şans vermez miydi? | Open Subtitles | فكر في الأمر بهذه الطريقة إذن ألا يمنح الرب فرصة ثانية؟ |
Kurallar şöyle. Habercilerle konuşurken aklınızdan geçen her şeyi söyleyemezsiniz. | Open Subtitles | إليكم القوانين عندما تتحدثون إلى الصحفيين لا تعطوهم أشياء محددة |
şöyle söyledi -- Burada alıntı yapıyorum -- Hiçbiriniz bu elementi henüz keşfetmiş değilsiniz. Bu arada yakında ona bir isim vereceğim. | TED | وانا هنا إعيد صياغة المعنى .. هو يقول صحيح أن العالم لم يكتشف بعد هذا العنصر حتى اليوم ، ولكني سوف اسميه |
Evet, şöyle siyah köpük biriken çok fazla içecek yok. | Open Subtitles | لا يوجد شراب يغذي الرأس بشكل رائع مثل الرغوه السوداء |
Çünkü kafamızın üzerinde şöyle yazıyor, "Dedektif Pisliğini Buraya Bırakabilirsin"? | Open Subtitles | لأن هناك لوحة في كل مكان تقول ألقي القمامة هنا |
Tanrı şeytanla, konuşurken, Eyüp'ün ne kadar inançlı olduğunu söylediğinde şeytan şöyle dedi: | Open Subtitles | عندما كلم الله الشيطان عن .. أخلص الأعمال .. الشيطان جادل و قال |
Seni şöyle bir süzdükten sonra ağzı kulaklarına varmış... ve ellerini ovuşturmaya başlamıştı. | Open Subtitles | فقد نظر اليك من فوق الى تحت, ولعق شفتيه و ذهب معك.. , مبتسما ملئ شدقيه.. |
Gel otur şöyle. Tamam. Neden yakınlaşmıyorsun? | Open Subtitles | اقتربي وأجلسي لا, لماذا لا تقتربي لأنظر إليكِ جيداً |
şöyle düşünün: Bir çürük elma bir kasa elmayı çürütebilir ancak bir sağlam yumurta bir düzine etmez. | TED | فكر على هذا النحو: تفاحة فاسدة يمكن أن تُفسِد برميل ، ولكن بيضة واحدة جيدة لا يمكنها أن تجعل الباقي كذلك |
Ben annesi rolünü oynayıp ayaklarının ucunda öldürülmüş halde yatarken kulağıma şöyle fısıldamıştı. | Open Subtitles | عندما كنت اُؤدي دور اُمه و سقطت قتيله تحت قدميه همس لي قائلاً |
Evet, andırıyorum. şöyle diyelim. Bir tasarının nasıl kanun olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | نعم يشبهه، لنقل أني أعرف كيف يمكن للإعلان أن يصبح قانونا |
MIT'deydim. Babam hep şöyle derdi, "Asla California'ya gitme. Orası bok dolu." | Open Subtitles | كنت ادرس المحاسبة وقال لي والدي ان لا اذهب لكاليفورنيا لانها هراء |
Polisleri aradım ve sonra şöyle bir göz atmak için kapıya gittim. | Open Subtitles | اتصلت برجال الشرطة ومن ثم ذهبت لإلقاء نظرة خاطفة من خلال الباب |
Çalıştığım kurumda şu aralar dönen haberler şöyle: | Open Subtitles | حسناً هاهي الفرصة في الوكالة التي اعمل بها |