"şöyle" - Translation from Turkish to Arabic

    • إليك
        
    • بهذه الطريقة
        
    • إليكم
        
    • يقول
        
    • مثل
        
    • تقول
        
    • قال
        
    • اليك
        
    • إليكِ
        
    • النحو
        
    • قائلاً
        
    • لنقل
        
    • وقال
        
    • خاطفة
        
    • هاهي
        
    Peki, şöyle desek. Bana bağırmayı kessen nasıl olur? Ne düşünce ama... Open Subtitles حسناً ، إليك فكرة ما رأيك أن نتوقف جميعاً عن الصياح بي؟
    Lütfen, rica ediyorum, bulunca şöyle evire çevire bir dövün. Open Subtitles أرجوك ، أتوسل إليك عندما تقبض علية. إضربوه بالأسود والأزرق.
    Şimdi, geri kalanında şöyle bir şey yapmam lazım, mesela TED الآن, لابد أن أقوم بما تبقى من الخدعة, بهذه الطريقة.
    Daha da öze inmek, muhtemelen işe yarayacaktır. şöyle anlatayım: TED فنوع الايجاز الكثير قد يكون مفيدًا، إليكم كيف يعملُ هذا.
    Bazılarınız şöyle diyebilir, neden bunun için bilgisayar kullanmıyoruz? Neden makine çevirisini kullanamıyoruz? TED الاَن بعضكم سوف يقول ,لماذا لا نستخدم الترجمة الالية؟ لماذا لانستخدم الترجمة الالية؟
    şöyle ki, 12. ay yaklaştığında diyeceğiniz şudur, 60 dolar için bir ay daha beklerim derken ne düşünüyordum? TED هذا هو، مثل مقاربة ال 12 شهراً، ستقولون، ما الذي كنت أفكر به، أنتظر شهراً إضافياً ل 60 دولاراً؟
    Biraz ağdalı bir dili var ama özetle şöyle diyor. Open Subtitles ا عتقد الكتابة تقول شئ عن ورد, لكنها مختومة بعبارة
    Başka birisi ise şöyle dedi; "Peki ya yıldızın önünden geçip giden çok eliptik yörüngedeki büyük kuyruklu yıldız kümeleri?" TED حتى قال شخص آخر، حسناً، ماذا عن مجموعة ضخمة من المذنبات التي تمر بجانب هذا النجم في مدار بيضاوي الشكل؟
    O iş şöyle oluyor Annie, Los Angeles'ta büyük bir iş fırsatı yakaladı ve ben de onunla gideceğim. Open Subtitles حسناً, اليك الامر آني حصلت على فرصة للحصول على وظيفة جيدة في لوس انجلوس لذا سامضي قدما واذهب معها
    İşte bir fikir. şöyle ki, helikopter burada. Araba da geliyor. Open Subtitles إليك فكرة، دعنا نفترض وجود حوامةٍ هنا وسيارة تظهر من هنا
    Şimdi şöyle yapacağız. Seni şu an incittiğimden daha fazla incitmeyeceğim. Open Subtitles والآن إليك ما سيحدث، لم أقم بأذيتك من قبل مثل الآن
    şöyle bir şey var evimden aldığın kurabiyeler esrarla doluydu. Open Subtitles إليك الأمر الكعك الذي أخذتيه من منزلي كان مليئًا بالخمر
    Beynin ızgara dediğin bu şekli şöyle yorumlar: TED إليك كيف يترجم معلومات الضوء لهذه الشبكة.
    Muhtemel her olasılığı denemeden bunu şöyle kanıtlayabiliriz. TED إليك كيف يمكننا إثبات ذلك بدون فرز كل الحالات الممكنة.
    şöyle düşünebiliriz; yanan yama bölmeler, diğer kısımların orman olarak kalmasına yardım ediyordu. TED فكروا بالموضوع بهذه الطريقة ساعدت الرقع المحترقة بقية الغابة في أن تصبح غابة
    Bir de şöyle düşün. Tanrı ikinci bir şans vermez miydi? Open Subtitles فكر في الأمر بهذه الطريقة إذن ألا يمنح الرب فرصة ثانية؟
    Kurallar şöyle. Habercilerle konuşurken aklınızdan geçen her şeyi söyleyemezsiniz. Open Subtitles إليكم القوانين عندما تتحدثون إلى الصحفيين لا تعطوهم أشياء محددة
    şöyle söyledi -- Burada alıntı yapıyorum -- Hiçbiriniz bu elementi henüz keşfetmiş değilsiniz. Bu arada yakında ona bir isim vereceğim. TED وانا هنا إعيد صياغة المعنى .. هو يقول صحيح أن العالم لم يكتشف بعد هذا العنصر حتى اليوم ، ولكني سوف اسميه
    Evet, şöyle siyah köpük biriken çok fazla içecek yok. Open Subtitles لا يوجد شراب يغذي الرأس بشكل رائع مثل الرغوه السوداء
    Çünkü kafamızın üzerinde şöyle yazıyor, "Dedektif Pisliğini Buraya Bırakabilirsin"? Open Subtitles لأن هناك لوحة في كل مكان تقول ألقي القمامة هنا
    Tanrı şeytanla, konuşurken, Eyüp'ün ne kadar inançlı olduğunu söylediğinde şeytan şöyle dedi: Open Subtitles عندما كلم الله الشيطان عن .. أخلص الأعمال .. الشيطان جادل و قال
    Seni şöyle bir süzdükten sonra ağzı kulaklarına varmış... ve ellerini ovuşturmaya başlamıştı. Open Subtitles فقد نظر اليك من فوق الى تحت, ولعق شفتيه و ذهب معك.. , مبتسما ملئ شدقيه..
    Gel otur şöyle. Tamam. Neden yakınlaşmıyorsun? Open Subtitles اقتربي وأجلسي لا, لماذا لا تقتربي لأنظر إليكِ جيداً
    şöyle düşünün: Bir çürük elma bir kasa elmayı çürütebilir ancak bir sağlam yumurta bir düzine etmez. TED فكر على هذا النحو: تفاحة فاسدة يمكن أن تُفسِد برميل ، ولكن بيضة واحدة جيدة لا يمكنها أن تجعل الباقي كذلك
    Ben annesi rolünü oynayıp ayaklarının ucunda öldürülmüş halde yatarken kulağıma şöyle fısıldamıştı. Open Subtitles عندما كنت اُؤدي دور اُمه و سقطت قتيله تحت قدميه همس لي قائلاً
    Evet, andırıyorum. şöyle diyelim. Bir tasarının nasıl kanun olduğunu biliyorum. Open Subtitles نعم يشبهه، لنقل أني أعرف كيف يمكن للإعلان أن يصبح قانونا
    MIT'deydim. Babam hep şöyle derdi, "Asla California'ya gitme. Orası bok dolu." Open Subtitles كنت ادرس المحاسبة وقال لي والدي ان لا اذهب لكاليفورنيا لانها هراء
    Polisleri aradım ve sonra şöyle bir göz atmak için kapıya gittim. Open Subtitles اتصلت برجال الشرطة ومن ثم ذهبت لإلقاء نظرة خاطفة من خلال الباب
    Çalıştığım kurumda şu aralar dönen haberler şöyle: Open Subtitles حسناً هاهي الفرصة في الوكالة التي اعمل بها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more