Ve bu çoçuklar biliyorlar ki zahmetsiz klima kontrolü geleceklerini bir parçası olamayacak. | TED | ويعلم أؤلئك الأطفال أن التحكم المؤلم في المناخ ربما ليس جزء من مستقبلهم. |
Ve hayatımda ilk defa benden daha büyük bir şeyin parçası olduğumu hissettim. | TED | و شعرت لاول مرة في حياتي كنت جزءا من شيء اكبر من نفسي |
Bize doğanın bir parçası olduğumuzu ve ondan ayrı olmadığımızı hatırlatıyor. | TED | انها تذكرنا اننا جزء من هذه الطبيعة واننا لسنا بمعزل عنها |
Bağışla beni ey kanayan toprak parçası tatlı tatlı konuştuğum için kasaplarınla. | Open Subtitles | اعذرني أيها القطعة الدامية من الأرض.. على تعاملي برقة مع هؤلاء السفاحين.. |
Üzerinde durabileceğiniz ve altınızda şehrin yavaş çekimde akışını seyredebileceğiniz bir cam parçası. | TED | توجد قطع من الزجاج يمكنكم الوقوف فوقها، ورؤية المدينة تمضى من تَحْتِكُم ببطءٍ. |
Ben de sevmiyorum ama artık bu işin bir parçası. | Open Subtitles | أنا أيضا لا أحبهم ولكنهم أصبحوا جُزء من العمل الأن. |
Dünyada bilinen neredeyse yarım milyon böcek türü vardır ama birçoğu yaygın olan beş tane ağız parçası tipinden sadece birine sahiptir. | TED | هناك ما يقارب المليون نوع معروف من الحشرات في العالم، لكن أغلبها يملك واحد فقط من خمسة أنواع شائعة من أجزاء الفم. |
Delici-emici ağız parçası gaga denilen, uzun, tüpe benzer bir yapıdan oluşur. | TED | الجزء الفموي الثاقب الماص يتكون من تركيب طويل يشبه الأنبوب يسمى المنقار. |
Ve hayatına sadece benim yazıcımdan çıkan basit bir kağıt parçası olarak başlıyor. | TED | حيث تبدأ البطاقة حياتها كقطعة ورق متواضعة تخرج من طابعة الحبر الخاصة بي. |
Ya görünüşte münferit olan her nesne, aslında o nesnenin dünyamıza girip çıkan daimi dalgasının bir parçası ise? | TED | ماذا لو كان كل جسم يبدو معزولا كان في الواقع مجرد موجة مستمرة من هذا الكائن مارة عبر عالمنا؟ |
İşte asıl sorulması gereken budur; çünkü bu durum yeterli kaynaktan yoksun olan her toplumun bir parçası olarak karşımızdadır. | TED | هذا هو السؤال الحقيقي ، لأن هذا هو شيء كان هناك، جزء من كل المجتمع. هذا يحرم من الموارد الكافية |
Etkileşimin ne olduğunu izah edebilmek için, insanları toplayıp, onlara etkileşimin nasıl hayatımızın bir parçası olduğunu göstermemiz lazım. | TED | ومن أجل شرح التفاعل، نحن بحاجة إلى حقا جلب الناس وجعلهم يدركون كيف أن التفاعل هو جزءا من حياتهم. |
Orada, bir kızın muhteşem bir parçası, havaya atılıp duruyordu. | Open Subtitles | كيف يحمل تلك القطعة الخاصة للبنت ويقذفها هكذا في الهواء |
Orada, bir kızın muhteşem bir parçası, havaya atılıp duruyordu. | Open Subtitles | كيف يحمل تلك القطعة الخاصة للبنت ويقذفها هكذا في الهواء |
Henüz tam olarak bilmiyorum. Elimde sadece bir kaç parçası var: | Open Subtitles | أنا لا أعرف حتى حقا لحد الآن؛ كلّ عندي بضع قطع: |
Bana bunun hala peri masalının bir parçası olduğunu söyle. | Open Subtitles | قلْ لي أنّ هذا لا يزال جُزء من الحكاية الخرافيّة. |
Benim bu işin bir parçası olmamı istediğimi mi sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أني أردتُ أن أكون طرفاً في هذا ؟ |
O ne inşaatın bir parçası ne de şehir konseyinin. | Open Subtitles | هي ليست طرف من شركة البناء ولا من مجلس المدينة |
Çünkü bütün olay bu. Bütün olay bir parçası olmak. | TED | لأن هذا هو يدور حوله الموضوع، المشاركة. |
Bizler evrim geçirirken ve böcekler beslenme geleneğimizin bir parçası haline gelirken hem temel gıda, hem de lezzet | TED | وأثناء تطورنا أصبحت الحشرات جزء من تقاليدنا الغذائية، ولعبت دور الغذاء المستقر |
Üzgünüm, ama dükkanımda, takımın bir parçası olmayan birini istemiyorum. | Open Subtitles | آسف، لا أريد عضواً في متجري لا يتمتع بروح الفريق |
Açıkça, insanların bizi nasıl değerlendireceği kaygısı insan olmanın büyük bir parçası. | TED | كما يتضح، فقلقنا من تقييم الآخرين لنا هو جزء كبير من بشريتنا. |
Kendisi şu anda ailemizin ayrılmaz bir parçası ve aramıza katıldığında Alia altı aylıktı. | TED | هي الآن عضو مكمل في عائلتنا، كونها معنا منذ أن كانت علياء في عمر ستة أشهر. |
Seni seviyorum ama bir yalanın parçası olmayacağım. Anlaşıldı mı? | Open Subtitles | أنا أحبك ولكني لن أشارك في كذبة، هل هذا واضح؟ |
Parmak izini buldukları yer patlayıp da bir hademeyi öldüren bombanın bir parçası. | Open Subtitles | بصماتُها هي التي وجدوها على شظية من شظايا القنبلة التي إنفجرت وقتلت البواب |
Bulduğumuz patiska parçası belki zamanla bir şeyler söyler bize. | Open Subtitles | ربما في وقت ما ستخبرنا قصاصة القماش التي وجدتها بالقصة |
belki de benim bir parçası olduğum sistem sizi hayal kırıklığına uğrattı. | TED | لكن ربما النظام هو من خيب ظنك والذي كنت أنا جزءاً منه. |