| Gelmiş geçmiş en mutlu insan olmayabilirim... ama bu senin suçun değil. | Open Subtitles | ربما لا أكون أسعد انسانة على وجه الحياة ولكنّ هذا ليس خطأك |
| Bu, olanların senin suçun olduğunu göstermez. Ondan daha fazlasını yapamazdın. | Open Subtitles | لا يجعل ذلك خطأك لم يكن بمقدوركِ جعل أي شئ مختلفاً |
| Suç kayıtları halka açıklanmıyor çünkü iddia edilen suçun meydana dönemde reşit değilmiş. | Open Subtitles | سجلها غير متاح للعامة، لأن الجريمة المزعومة وقعت عندما كنت تحت السن القانوني. |
| Bu suçun kasıtlı olarak mı işlendiğini yoksa dikkatsizlikten mi kaynaklandığını bilmiyoruz. | Open Subtitles | لا نعلم حتي الان ان كانت تلك الجريمة عن عمد او متهورة |
| Ayrıca eve dönüp intihar etmek istemem senin suçun değil. | Open Subtitles | و حقيقة أنني أريد العودة للمنزل و الانتحار ليست غلطتك |
| Eğer yakalanırlarsa asılacaklar Scarlett! Ve bu senin suçun! Bir kelime daha edersen, bu evden gidersin India! | Open Subtitles | وإن قُبض عليهم سيُشنقوا يا سكارليت وسيكون هذا بسببك |
| Ben deneyimli bir muhabirim. Senin gibileri bilirim, suçun hassas noktası. | Open Subtitles | أنا مراسلة صحفية و رأيت الكثير من شاكلتك وراء كل جريمة |
| Senin bir suçun yok. İkimiz de sana yardımcı olmak istiyoruz. | Open Subtitles | أنه ليس ذنبك, كلانا نريد أن نساعدك لتعود إلى صوابك |
| Her şey senin suçun, çok ciddi bir sorunun var? | Open Subtitles | بأن كل هذا خطؤك, بأن هنالك شيء خطير قد أصابك؟ |
| Senin de beni sevdiğini sanıyordum. Senin bir suçun yok. | Open Subtitles | أنا كنت فقط اظن انك تحبني , أنه ليس خطأك |
| yeni boşandım. Oh. evet, fakat dün-- tamamiyle senin suçun değildi. | Open Subtitles | نعم، لقد تطلقت لتوي. نعم، ولكن الأمس، لم يكن الأمر خطأك. |
| Ona olan hiçbir şey senin suçun değil. Baharatlı Şangay erişte çorbasında... | Open Subtitles | لم يحدث لها شيء و كان خطأك أهذا حساء معكرونة شانغهاي المُبَهّر |
| Eğer kayda alınmış itirafları izlerseniz suçun nerede işlendiğini bilmediklerini ne zaman işlendiğini bilmediklerini nasıl işlendiğini bilmediklerini görürsünüz. | Open Subtitles | و لو شاهدتوا الإعترافات المصورة يتضح أنهم في الواقع لا يعلمون أين وقعت الجريمة و لا يعلمون متى حدثت |
| doları vardı. Yani online suçun oluşturduğu para miktarı kayda değer. | TED | اذن كمية المال التي تولدها الجريمة الالكترونية كبيرة |
| Hangi suçun nerede işlendiğini görebilirsiniz ve polis gücünü sorgulama fırsatına sahipsiniz. | TED | يمكنك أن ترى ما هي الجريمة التي ارتكبت وأين ولديكم الفرصة لتحميل القوة الشرطية المسؤولية |
| Evet, senin suçun. Su sistemine dönünce oldu bunların hepsi! | Open Subtitles | نعم, انها غلطتك , ذلك الهراء ابتدأ منذ التحول للماء |
| Şikayet ediyorum çünkü 12 yaşında gibi davranıyorsam, bu senin suçun. | Open Subtitles | انا اشكى لك هذا لأننى ابدو فى الثانية عشر وهذة غلطتك |
| Baban hakkında soruşturma açıldı ve hepsi senin suçun! | Open Subtitles | إن والدك يتعرض للاستجواب الآن فى العمل وكل هذا بسببك |
| Fiziksel olarak zarar gördüğü için Will, Craig'e karşı işlenen suçun nefret suçu olduğunu varsaydı ve ölümünün medyada olay olmasını istemedi. | Open Subtitles | بسبب القسوة الجسدية الشديدة التي عاناها ويل إفترض ان كريغ كان ضحية جريمة كراهية و لم يرد لوفاته ان تصبح مهرجانا إعلاميا |
| Ölümünden lütfen kendini sorumlu tutma. Senin suçun yok. | Open Subtitles | رجاءً لا تلوم نفسك .على هذا الشيءِ.فلَيسَ ذنبك |
| Tüm arkadaşlarının işten atılmasının sebebinin, bir şekilde senin suçun olması mı? | Open Subtitles | هل لأنّ كلّ أصدقائك سرّحوا من العمل وذلك هو خطؤك نوعًا ما؟ |
| Ama gerçek suçun, bir pezevengi öldürmenin yanında hiç kalır! | Open Subtitles | لكن جريمتك الحقيقة لا علاقة لها بموت القوّاد. |
| Ama işler ne kadar zorlaşsa da, bunda senin suçun yok. | Open Subtitles | ولكن مهما حدثت أمور كثيره .. لا شئ من هذا خطئك |
| Evet, bu senin suçun değil. Yani, durumum iyi, ama para içinde yüzmüyorum. | Open Subtitles | نعم , ليس خطأكِ أقصد , لست غني ولكني لست طماع |
| Ama bembeyaz dudaklı çıkarsan senin suçun. Ben Charles Boyle. | Open Subtitles | ,لا بأس, لكن إن أفسدت شفتاك الصورة سيقع اللوم عليك |
| Charlie, her zaman suçun, korku gibi olduğunu ve bize yok olmak için değil kurtuluş için verildiğini söyler. | Open Subtitles | إد، لقد كان تشارلي يقول دائماً، إن الذنب كالخوف وُهب لنا من أجل البقاء، وليس من أجل تدمير الذات |
| Bir arkadaşa göre senin suçun değilmiş. | Open Subtitles | لو كنت مكانك لكنت قلت نفس كلامك لانه صديقك و هذا ليس خطاك |
| - Sanırım, Monsieur Gale, bu suçun başlayışındaki gerçeği, daha da ilginç bulacaksınız. | Open Subtitles | أعتقد انك سترى يا سيد "غايل" أن البداية الحقيقية للجريمة كانت ساحرة أكثر |
| Küçük Bayan Mükemmel. Hiçbir şey senin suçun değildir. | Open Subtitles | أنتى الفتاة المثالية ولاشيئ يقع على عاتقك |