İzlenimlerin, ne yaptığımız ve ne düşündüğümüz üzerinde delice bir etkisi var. | TED | اعتقد ان الانطباعات لها تأثير جنوني عن الذي نعتقده و الذي نفعله |
Bu bir trajediydi, fakat bu olay yaptığımız işte tekrar odaklanmaya zorladı bizi. | TED | لقد كانت مأساة، لكنه أجبرنا حقاً على إعادة التركيز على ما كنا نفعله. |
Bunun yüzünden de tarihte yaptığımız şeyleri neden yaptığımızı tam olarak anlayamadık. | TED | وبسبب ذلك ، فنحن فعلياً لم نفهم مدى تأثير ما فعلناه بتاريخنا. |
Cacilda ve benim tüm yaptığımız bu paylaşım davranışına cinselliği de katmak. | TED | ما فعلناه أنا و كاسيلدا اننا طبقنا ذلك السلوك على الحياة الجنسية. |
ve bir cerrahtan bir görev gerçekleştirmesini istedik robotla yaptığımız şuydu, | TED | وطلبنا من طبيب جرّاح أن يجري مهمة، وما نقوم به هو، |
Bence oraya kendimiz olarak gitmeli... ve her zaman yaptığımız gibi eğlenmeliyiz. | Open Subtitles | أعتقد أنه علينا العودة إلى هناك كما نحن ونستمتع كما نفعل داىما |
İşte bu yüzden yaptığımız şu: Pek çok farklı datayı birleştiriyoruz, | TED | لذا، ماذا فعلنا: لقد اندمجت لدينا الكثير من مجموعات البيانات المختلفة. |
yaptığımız şey bu. Başımıza gelen herşeyden bir anlam çıkarmaya çalışıyoruz. | TED | هذا ما نفعله نحاول ان نجعل لكل شيء يحدث لنا معنى. |
Çünkü yaptığımız ve sevdiğimiz şeyler bizi tamamen riske atıyor. | TED | لأن ما نفعله وكيف نحب وضعنا تماماً في خط المواجهة. |
Ben de aynı işi yapıyorum ve yaptığımız şeyin çok önemli olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا في نفس مجال العمل وأعتقد أنا ما نفعله هاماً الناس تعتمد علينا |
Biliyor musun Sydney, burada yaptığımız iş Rambaldi'nin kim olduğunu, ne üzerinde çalıştığını anlamak benim için bir saplantı oldu. | Open Subtitles | أنتى تعرفين ياسيدنى أن العمل الذى نفعله هنا لمعرفة من كان رمبالدى,ماذا كان يحاول أن يفعل لقد أصبح هوس لى |
Ayrıca, tüm yaptığımız sizin geminizin fişini benim pilime takmak. | Open Subtitles | بجانب أن كل ما نفعله هو توصيل سفينتك الى بطارياتى |
Ailelerimiz bizim yaptığımız şeylerin yarısından haberdar olsaydı kalp krizi geçirirlerdi. Yapma. | Open Subtitles | كان من الممكن حدوث أزمة قلبية لوالدينا لو عرفوا ما قد فعلناه. |
Bu insanlara yaptığımız şeyler yüzünden yaşayamam bu yüzden bana videoyu ver. | Open Subtitles | حسنٌ، لا أستطيع تقبّل الحياة بعدما فعلناه لأولئك النّاس، لذا فأعطِني المقطع. |
Tamam, az önce yaptığımız şeyden sonra iltifat bekliyor olamazsın. | Open Subtitles | حسنا، بعدما فعلناه للتو لاينبغي أن تبحث عن مجاملات كثيرة |
Ve katlamayı bilgisayarda yaptığımız için, herhangi bir fiziksel kısıtlamadan da muafız. | TED | ولأننا نقوم بالطي على الحاسوب، نحن متحررون تماما من أي قيود مادية. |
kontrollü büyüyor. Eğer yaptığımız şeyi yapmasaydık, Nicole bu şekilde gözükecekti. | TED | هذا ما ستبدو عليه نيكول لو لم نقم بما نقوم به |
Bu elemanlar sana ve bana, yaptığımız bu bokların yalan olduğunu söylerse? | Open Subtitles | ماذا لو كان الرجال الذين قالوا لنا أن نفعل هذه الأشياء كاذبين؟ |
Ailece birlikte bir şeyler yaptığımız zaman çok hoş oluyor. | Open Subtitles | من الجميل أن نفعل هذه الأشياء مع بعض كعائلة واحدة |
- Tamam, eğer frekansı ayarlarsan bu sabah yaptığımız gibi yerini tespit edebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك مسح غاما راي توقيع الطائرة، ويمكنك العثور عليه كما فعلنا هذا الصباح. |
Ve bunun bu kadar önemli olmasının ve yaptığımız her şeyin bu kadar önemli olmasının nedeni bu fikirlere olan ihtiyacımız. | TED | و جزء من لماذا هذه الاشياء مهمة و كل الاشياء التي نفعلها مهمة غير أن هذه هي الأفكار التي نحتاج إليها. |
Sıtmayla ve HIV'le ilgili yaptığımız yanlışları tekrarlayamayız. | TED | لا يمكننا أن نفعل نفس الأخطاء التي فعلناها مع الملاريا والإيدز |
Bizim yaptığımız ise ben de dahil olmak üzere herbirini dış dünyaya hayranlıkla yollayıp mükemmel olmasını istememizdir. | TED | مانفعله هو اننا نرسل كل واحد منهم, الى من فيهم انا, الى العالم الخارجي مع التذكير, كن مثالياً. |
Ve Radboud Üniversitesi'nde yaptığımız şeylerden biri bir dinleme yetkilisi atamak oldu. | TED | واحد من الأشياء التي قمنا بها جامعة رادبود عينا موظف الاستماع رئيسي. |
yaptığımız çözümler formüle etmekti hiçbir şeyinizin olmadığı bir durumdan bir hedef duruma nasıl gidileceğine dair. | TED | مافعلناه أننا صغنا وصفات لكيف تنتقل من حالة البداية حيث ليس لديك شيء إلى حالة الهدف. |
Bu 70'lerde yaptığımız ve hiç ortaya çıkmayan bir cihazdı. | TED | وهذا جهاز بنيناه في السبعينيات، والذي لم يتم بيعه قط. |
Belki de maymunun ekonomik kararlarına bakmalıyız ve bizim yaptığımız aptalca şeylere benzer şeyler yapmış mı görmeye çalışmalıyız. | TED | ربما يجب أن نبحث قرارات القرود الإقتصادية ونحاول أن نرى ما إذا كانوا يصنعوا نفس الأشياء الغبية التي نصنعها. |
Köprü iş bir sonraki hamleyi tasarlarken sadece o sırada yaptığımız şey. | TED | ولكن هذا الشيء هو فقط ما نفعله في وقتنا الراهن بينما نبحث عن ما سنفعله لاحقاً. |
Tıpkı hayaletleri Faraday kafesine çekmek için sana yaptığımız hologramdan. | Open Subtitles | مثل ذلك الوحد الذي صنعناه منك لنستدرج الاشباح لقفص فاراداي |
yaptığımız işle mutluluğu yakalamanın pek çok farklı yolu var. | TED | الحقيقة هي أن هناك العديد من الطرق المختلفة للعثورعلى السعادة من خلال ما نعمله. |