ويكيبيديا

    "أنهم" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • onlar
        
    • olduklarını
        
    • onların
        
    • olduğunu
        
    • onları
        
    • Bunlar
        
    • bizi
        
    • göre
        
    • gibi
        
    • onlara
        
    • de
        
    • çok
        
    • ediyorlar
        
    • için
        
    • olduğu
        
    onlar bizim için insan olarak değerli olduklarını bilmeliler, not ortalamaları yüzünden değil. TED هم بحاجة إلى معرفة أنهم مهمّون بالنسبة لنا باعتبارهم بَشرًا، وليس بسبب معدلاتهم.
    Balina seksi hakkında öğrendiğim diğer bir şeyde onlar da ayak parmaklarını kıvırıyor. TED والشئ الشيّق الآخر الذي تعلمتُه عن جنس الحيتان: أنهم يعقصون أصابع أرجلهم أيضاً.
    Fakat bu bölümlerin ters yüzlerine bakarsanız, esas olarak birbirlerinden farklı olduklarını görebilirsiniz. TED لكن اذا نظرتهم الى أنواع الفراغات، ستلاحظون أنهم في الواقع مختلفين من بعض.
    Sadece daha aptal oldukları için onların yerine benim düşünmem gerekiyor. Open Subtitles فقط أنهم أكثر غباءاً منى لذا وجب على التفكير بدلاً منهم
    Daha fazlasını kültüre izole ettik ve farklı ekotipler olduğunu öğrendik. TED وعندما عزلنا الكثير منهم في بيئتنا، علمنا أنهم أنماط بيئية مختلفة.
    Öncelikle, uzmanların görevini üzerimize almaya hazır ve istekli olmalı, ve onları modern havariler gibi görme fikrinden vazgeçmeliyiz. TED أولا، يجب أن نكون مستعدين و راغبين أن نتحدى الخبراء و أن نستغنى عن فكرة أنهم رسل العصر الحديث.
    Kahraman olduklarını söyler ve onlar olmadan ülkenin dağılacağı imajını vermeyi severler. TED يحبون أن يعطوا صورة أنهم هم المنقذون، ومن دونهم سوف تنهار البلد.
    onlar da ateşi kuşatmış, hayallerinden, umutlarından, geleceklerinden aheste aheste bahsetmiş olmalı. TED هم أيضًا، لا بدّ أنهم تجمّعوا حول النار، يهمسون بأحلامهم، وآمالهم، ومستقبلهم.
    onlar hakkında tüm duyduğum ne kadar fakir olduklarıydı, bu yüzden onları fakirlik dışında, başka bir şekilde görmem imkansız hale gelmişti. TED كل ما سمعته عنهم هو كم كانوا فقراء، بحيث أصبح من المستحيل بالنسبة لي أن أراهم في أي وضع سوى أنهم فقراء.
    Bu hala insan oldukları anlamına geliyor. Kovulmaları onlar için daha iyi. Open Subtitles هذا يعنى أنهم ما زالوا بشر من الأفضل أنهم أبعدوا عن ذلك
    Her ne kadar onlar için zaman 53 yıl önce başlamış olsa da. Open Subtitles بالرغم من أنهم ، بالطبع يعتبرون الوقت قد بدأ قبل 53 سنة فقط
    Şimdi, bu hayvanların çok küçük ve çok basit olduklarını düşünüyoruz. TED هذه الحيوانات صغيرة للغاية و لازلنا ننظر إليهم على أنهم كذلك.
    O senin kendi salakça hatan... onların hokey maskesi gibi durmaları gerekiyor. Open Subtitles تبدوا مثل حمار أخرس غبى اجعلهم يفترضون أنهم ينظرون إلى قناع الهوكى
    Bazen onların benim olduğuna inanamıyorum. Neyi kastettiğimi biliyor musun? Evet. Open Subtitles أحياناً, فقط إنني لا أظن أنهم لي, أتعرف ما أعني ؟
    ve bu yüzden blog yazarına bir e-posta atmışlar ve onun eski bir versiyonu incelemiş olduğunu düşündüklerini söylemişler. TED لذلك كتبوا لها هذه الرسالة، يدافعون فيها عن قضيتهم جاعلين حجتهم أنهم شعروا أنها قد أجرت تقييماً لنسخة قديمة.
    Sence keşişler gibi oturup da neyin doğru neyin yanlış olduğunu düşünüyorlar mıdır? Open Subtitles هل تعتقدين أنهم يجلسون فى زنزانة مثل الرهبان ليوازنوا بين الحق والباطل ؟
    "Sakıncası yoksa birşey sorabilir miyim?" dendiğinde ardından hep Bunlar sorulur. Open Subtitles هذا ما يقوله الناس دائماً عندما يقولون أنهم سيسألون سؤالاً شخصياً
    Umut edelim de bir anlaşmaya varsınlar ve bizi bir süre serbest bıraksınlar. Open Subtitles دعنا نأمل أنهم يمكنهم التوصل إلى اتفاق وان يتركونا لحالنا لفترة من الوقت.
    Ve bu açıkça gösteriyordu ki yalan söylüyorlardı göz göre göre. Open Subtitles نحن لا نستخدم المضادات الحيوية. وهذا يبين بوضوح أنهم قد كذبوا
    Okuduklarını anladıklarından emin olmak için onlara birçok zor sorular veriyoruz. TED ونعطيهم الكثير من الأسئلة الشاملة للتأكد من أنهم يفهمون ما يقرؤون.
    Bu benim işimde de genellikle kullandığım bir teknik, çünkü insanlar görüntülendiklerini bilmiyorlar. TED وهذا هو الأسلوب المفضل لدي في عملي لأن الناس لا يعلمون أنهم مراقبون.
    Veya o kadar da zeki değillerdir ya da çok yönlü teknoloji oluşturabilecek düzeydeki bir zekânın evrimi sandığımızdan çok daha nadirdir. TED أو ربما أنهم ليسوا بذلك الذكاء، أو ربما التطور نوع ذكيّ قادر على خلق تكنولوجيا متطورة هو أندر بكثير مما لقد افترضنا.
    Kendi beyin etkinliklerini izliyorlar, ve acıyı üreten sinirsel yapıları kontrol ediyorlar. TED أنهم يشاهدون طريقة تفعيل أدمغتهم ويقومون بالتحكم في المسارات التي تنتج الألم
    Bir hastaneye gelirseniz size bakmak için kaç klinisyen gerektiğini ve bunun zaman içinde nasıl değiştiğini araştıran bir çalışma yapıldı. TED وهناك دراسة حيث أنهم يتطلعون في العيادات كم استغرق العناية لك إذا وصلت إلى مستشفى، كما أنها تغيرت مع مرور الوقت.
    Hepsini tekrar bulması ve hepsinin hayatta olduğu bulması bir hafta sürdü. TED وقد استغرقت أسبوعا للعثور عليهم جميعا مرة أخرى واكتشاف أنهم قد نجوا.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد