Şimdi ben bunu eğer yapmamış olsaydım, burası bir cehennem yuvası olurdu. | TED | الآن إذا لم افعل ذلك ، كان يمكن أن يكون مكانًا بائسًا. |
Birincisi şu: biz hastaların tüm önemli ilaçlara erişiminin olmasını istiyoruz. | TED | الأول: نريد أن يكون للمرضى قدرة الحصول على جميع الأدوية الهامة. |
İşimi biraz hafifletseydim seni biraz daha fazla görseydim, eskisi gibi olur muydu? | Open Subtitles | إذا رأيتك أكثر هل يمكن أن يكون مثل ما تريدين؟ أنا لا أعرف |
Fakat bu alan, bin yıllar boyunca bu bölgeyi tanımlayan önemli bir ekonomik ilişkinin merkezinde bir kompleks olmalıydı. | TED | لكن الموقع يجب أن يكون أكثر تعقيدًا في قلب رابطة من الاقتصادات الهامة التي حددت المنطقة منذ ألف عام. |
bir sonraki yardımcım umarım Shenzhen'deki bu inovasyon yapanlardan biri olacak. | TED | أرجو أن يكون زميلي القادم واحد من هؤلاء المخترعين من شنتشن |
Ve herkes "bu benim kardeşim de olabilirdi", diye düşünmeye başladı. | TED | وجميعنا شعر أن خالد كان من الممكن أن يكون أخ لنا |
bu aralar, her şey ya doğru ya da yanlış olmaya başladı. | Open Subtitles | أصبح كل شيء إما أن يكون صواب أو خطأ ماذا فعلت ؟ |
Kuzey tarafı olarak adlandırılan mahalle için bir logo tasarımına davet edilmiştim ve bir mahallenin logosu olmasının aptalca olduğunu düşündüm. | TED | كنت مدعوة لأصمم شعارا لهذا الحي الذي يدعى الحي الشمالي وكنت أعتقد أنه من السخافة أن يكون هنالك شعار لحي معين |
Ve ben bunu çok konforlu bir ışıklandırma olarak görüyorum, rahatlamamızda ve düşünmemizde bize yardımcı oluyor. Aynı zamanda şöyle birşey de olabilir: | TED | وأرى أن هذا هو النوع من الضوء مريح جدا فهو يساعدنا على الاسترخاء والتفكير. كما يمكن أن يكون شيئا من هذا القبيل : |
Çok basit bir fikir, ama çok daha uzaklara erişebilir. | TED | فكرة بسيطة، لكن يمكن أن يكون لها آثار بعيدة المدى |
Onun mutlu olmasını istiyorum. Başka bir otelde, başka bir arkadaş bulmasını istiyorum. | Open Subtitles | إننى أريده أن يكون سعيداً أريده أن يجد صديقة آخر فى الفندق الآخر |
- Çünkü bugün burada olmasını ona söyledim. Sebebi bu. | Open Subtitles | لأنني قلت له أن يكون هنا اليوم، هذا هو السبب |
Peki, gerçek bir erkek nasıl olur, sen bana söyle. | Open Subtitles | لقد كنت تخبرني بما يجب أن يكون عليه الرجل الحقيقي |
Tamam. Carter, üretecin hazır olmasını sağlamak ister misin, ne olur ne olmaz? | Open Subtitles | حسنا يا كارتر ، نريد أن يكون المولد موصلا بالبوابة ، لحالات الطوارئ |
Görüyorsunuz, diğer yanağını çevirdi ama bir lider öldürmek için hazır olmalıydı. | Open Subtitles | انظروا إنه يدير خده الآخر لكن القائد يجب أن يكون جاهزاً للقتل |
bu yüzden "suçlu" kararı mümkün olan tek sonuç olacak. | Open Subtitles | أى أن الحكم بالاٍدانة يجب أن يكون الاستنتاج الوحيد الممكن |
Ve sanırım benim bu kadar detaylı bir şekilde kayıt tutmuş olacağımı düşünmemişti. | TED | ولا أظن أنه توقع أن يكون لدي سجلات مفصلة بهذه الدرجة لجدول أعمالي |
Siyah arabayı gördüğümde korkmuştum Jean olabilirdi, bu yüzden George'un evine gittim. | Open Subtitles | عندما رأيت هذه السيارة السوداء خفت أن يكون جان، ولهذا ذهبت لجورج |
Öğle yemeği saati bitti ve patronum da gıcığın teki olmaya başladı. | Open Subtitles | ساعة الغداء متروك, ومدرب بلدي تتحول أن يكون نوع من مقبض الباب. |
Ve burada gördüğünüz şekilde sonuçlanır, bir rasyonalite sonucu olduğunu düşünmeyeceğiniz bir biçimde. | TED | وتقوم بـاستنتاج الشيء الذى تراه هنا والذي لن تتوقع أن يكون نتيجة للمنطق |
Ama bu farklılık cinsiyet ya da ırk ile kısıtlanmamalı. | TED | لكن التنوع لا يجب أن يكون في الجنس أو العرق |
Bilimde, bir parçası olmayı hayal ettiğin önemli atılımlar vardır. | Open Subtitles | هناك قفزات في العلم يتمنى الفرد أن يكون جزءاً منها |
bu duygusal reaktiviteyi azaltacaktır, ki bu bir süper güç olabilir. | TED | وهذا يقلل من التفاعل العاطفي، والذى يمكن أن يكون قوة عظمى. |
bu şarkıyı, burada olma ihtimali olan özel birine adamak istiyorum. | Open Subtitles | أنا سأهدي هذه لشخص عزيز لي يمكن أن يكون هنا الليلة. |