ويكيبيديا

    "إنّه" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • O
        
    • Bu
        
    • Çok
        
    • Adam
        
    • Benim
        
    • Kendisi
        
    • biri
        
    • ediyor
        
    • işte
        
    • Şu
        
    • Sadece
        
    • arıyor
        
    • gibi
        
    • Onun
        
    • değil
        
    Aynı şirkette çalışıyoruz. O bizim en iyi satış elemanımız. Open Subtitles كلانا يعمل في نفس الشّركة إنّه أفضل موظّف مَبيعات لدينا
    Şu içkileri nasıl hızlı döktüğüne baksana... O senin için hazır Henry. Open Subtitles ذلك غير عادل، إنّه يقوم بتعبئة تلك الكؤوس إنّه مستعدٌ لك ..
    Bu biraz karmaşık. Çünkü insan yüzü Bu milyonlarca harf arasına yayılmış. TED إنّه شيءٌ معقدٌ قليلاً، لأنّ وجه الإنسان يتبعثر بين ملايين هذه الأحرف.
    Cesedin etrafında hiç kan yok. Bu görüp görebileceğin en garip şey. Open Subtitles ما من دم قرب الجثّة على الإطلاق، إنّه أغرب أمر رأيتَه أبداً
    Çok kısa bir sohbet bile etmemiz, bizim için Çok tehlikeli. İzlendiğimizi varsaymalıyız. Open Subtitles إنّه أمر خطير بالنسبة لنا أن ندردش قليلاً علينا أن نفترض أننا مراقبان
    Bunlar O kadına sorduklarından daha zor ve onunki 10 puandı. Open Subtitles إنّه سؤالٌ أصعب من سؤال السيدة وسؤالها كان بـ 10 نقاط
    O tipik ailesini seven, çalışkan ve asla vergi kaçırmayan amerikalı bir baba. Open Subtitles إنّه أمريكي مثالي يعملُ بجد، يحبّ عائلتهُ، و لم يخن إقراره الضريبي أبدا.
    Haklı O. Arabuluculuğun amacı, tartışmayı sakin ve barışçıl bir yolla çözmektir. Open Subtitles إنّه على حق، القصد من الوساطة هو حل النزاع بطريق هادئة وسلمية
    Daha bir gündür takımda ve ben O kötü babalara benzemeye başladım. Open Subtitles إنّه في الفريق بأول يوم وانا اتحول إلى أحد أولئك الآباء البغضاء.
    O Adam bizim sorunumuz değil. Biftekli kaşarlı sandviç satmıyorsa tabii. Open Subtitles إنّه ليس مشكلتنا، إلا إذا كان يبيع شرائح اللحم وشطائر بالجبن.
    Zavallı birinin bedenine mi girdin? O dindar bir Adam. Open Subtitles إنّه شخص مخلص , بالواقع لقد كان يدعو لحصول هذا
    Cesedin etrafında hiç kan yok. Bu görüp görebileceğin en garip şey. Open Subtitles ما من دم قرب الجثّة على الإطلاق، إنّه أغرب أمر رأيتَه أبداً
    İçini okumak istiyor. Buna izin vermemek saygısızlık olur. Bu büyük bir onurdur. Open Subtitles يودّ تحليل شخصيّتك، سيكون من الفظاظة عدم السماح له بذلك، إنّه شرف عظيم
    Şirkete indirim yapmasa, Bu işi yapmazdım. Şuraya yeterince meyve maketi konmamış. Open Subtitles لم أكن لأفعلها لولا التخفيض في سعر الورق , إنّه لا يروقني
    Hiç yoktan Bu sözde görüntüleri uydurdu ve şimdi seni bunlarla ilgilenmeye zorluyor. Open Subtitles إنّه يأتي بتلك الرؤى من العدم. ثم جذبك إليه لتربط الرؤى مع بعضها.
    Ama artık böyle bir yer değil, Bu uzun yıllar önceydi. Open Subtitles إنّه ليس كذلك الآن, ولقد كان هذا منذ سنوات وسنوات عديدة.
    Çılgınca belki ama Bu kız hayatıma giren en güzel şey Open Subtitles إنّه هبل، أقسم بأني لم أتحدث بجد هكذا في حياتي بأسرها
    Çok tuhaf daha önce, hiç ayaklarımın altında çimenleri hissetmedim. Open Subtitles إنّه لشيء مُضحك، أنّني.. لَمْ أشعرْ بالعشب قط يُلامس أقدامي
    Benim semtimdeki markete kıyasla oldukça kibar ve işe yarar. TED إنّه مريحٌ ولطيفٌ جداً بالمقارنة مع مخزن البقالة في بلدي.
    Ne canavarı. Kendisi bizim için uzun zaman çalışan biriydi. Open Subtitles ليس وغداً، إنّه رجل عظيم عمل لدينا طوال سنوات طويلة.
    Muhteşem biri değildi ama onu unutmak yine de biraz zaman alacak. Open Subtitles إنّه ليس بالشّخص المثاليّ لكن سيتطلّب ذلك منّي بعض الوقت حتّى أتجاوزه
    Listesi var, iki kez kontrol ediyor, olay ne ki? Open Subtitles إنّه يحتفظ بقائمة. ويتحقق منها مرّتين ما الجلل في ذلك؟
    Dışarıya çıkıyor ve olmasını sağlıyor adamım işte böyle yapıyor. Open Subtitles إنّه يخرج و ينفذ الأمر يا رجل هكذا يقوم بذلك
    Dediğine göre, bunu Sadece ciddi şekilde huzursuz olan insanlar yaparmış. Open Subtitles قالت إنّه لا أحد غير المصاب باضطراب عقليّ شديد يفعل هذا
    Yeni bir muhasebeci arıyor. Eskisi uykusunda ölmüş. Open Subtitles إنّه يبحث عن محاسب جديد فقد مات السابق أثناء نومه
    Size göstereceğim gibi, ekmek aslında... ...modern yaşamın temel besin kaynağıdır. TED وسوف أبيّن ذلك، إنّه يُمَثِّل في الواقع الدّعامة الأساسية للحياة الحديثة.
    - Bugün Onun doğumgünü. - Size hediye almadım, üzgünüm. Open Subtitles إنّه عيد ميلادها لم أحضر لك هدية ، أنا آسف
    Barbekü yapacağız, büyük bir şey değil. Gelmek ister misin? Open Subtitles إنّه مجرّد حفل شواء, ليس أمراً مهماً هل ترغبين بالمجيء؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد