Patlama korktuğum gibi yıkıcıydı kül bulutu bütün gezegeni kapladı. | Open Subtitles | كان الانفجار مدمّرًا كما توقعت أحاطت سحابة الرماد بالكوكب كله |
kül buraya ancak sel sularının çekilip tortul tabakasının çökelmesiyle yerleşmiş olabilir. | Open Subtitles | لا بد أن الرماد البركانيّ تساقط فقط عندما مرّ السيل واستقرت الرواسب، |
Bu, senenin 3. püskürmesi oluyor ve küller Güney Avrupa'ya kadar ulaştı. | Open Subtitles | إنه ثالث ثوران بركاني هذه السنة ووصل الرماد البركاني إلى جنوب أوروبا |
Bu külleri kutsanmış yere götürüp kötülüğün güçlerini yok edeceksin. | Open Subtitles | تريد ان تدخل هذا الرماد الي المصلي لتحطم قوي الشيطان |
Mutlak tehditler altında... ..küllerinden doğan ilahi gücün... ..içinize akmasını sağlayın. | Open Subtitles | كما المشيئة القدسية أمرت إرتفعنا من الرماد من هذا الشرط للظلام |
Geleceği okuyabilmem için küllerin üzerine yazılar yazmış. | Open Subtitles | أكتب على الرماد .لكى أستطيع ان ارى المستقبل |
Daha sonra seni, onu ve uyuşturucunuzu yakıp kül edeceğim. | Open Subtitles | و بعدها.. سأسحقك انت و هو و المخدرات فى الرماد |
Sen yönlendirmediğin sürece, kül bulutu dünya çapında nükleer kışı getirir. | Open Subtitles | لكن غيمة الرماد ستجلب على العالم شتاء نووي مالم انت تحرفها |
Çok sık yangın çıkıyor ve sabahları kül, duman kokuları oldukça sıradanlaşmış. | TED | الحرائق تحدث باستمرار ورائحة الرماد والدخان في الصباح ليست غريبة. |
Çamur bloklarının pişirilmesi sırasında devasa boyutlarda kül elde ettik. | TED | أثناء عملية حرق قوالب الطين، نتج عن ذلك كمية هائلة من الرماد. |
Onları alıp gittiklerinde köyümden geriye kalan tek şey küller olmuştu. | Open Subtitles | بمجرد أن غادر معهم، كان الشيء الوحيد المتبقي من قريتي الرماد. |
O köşede kızgın küller ve cüruf var. | Open Subtitles | في تلك الزاوية, يوجد الرماد و الجمر المغلي. سترين |
Bir ateş söndü mü geriye sadece küller kalır. | Open Subtitles | عندما تحرق النار نفسها كل ما يتبقى هو الرماد |
Bu son maddeler, 11 Eylül külleri arasında yoğun olarak bulunmuştu. | Open Subtitles | كانت هذه المكونات مشاركة لاعبين رئيسيا في الرماد من سبتمبر 11. |
Ve ben daha bir şey bile yapamadan eğilip, ağzıyla külleri üflüyor. | Open Subtitles | وقبل أن أفعل أي شيء انحنت ونفخت الرماد عن البوكسر بواسطة فمها |
Dünyanın yekvücut olarak küllerinden doğduğunu göstererek bize ilhâm verdiler. | Open Subtitles | لقد ألهمونا أن نرتقي من الرماد كشعب واحد لعالم واحد |
Su durgundu. küllerin kokusu havada süzülüyordu. | Open Subtitles | كانت المياه راكدة طعم الرماد يحوم في الهواء |
Topraktan toprağa, külden küle, tozdan toza. | Open Subtitles | الارض للارض ، الرماد للرماد والغبار للغبار |
Ve beni bir yetişkin olarak tanımak isteyen kadın beni nihayet tanıdığında bir kutu küle dönüştü ve benim ellerime kondu. | TED | وكأمرأة ارادت ان نتعارف كبالغين تعرفت علي, تحولت الى صندوق من الرماد تم وضعه بين يدي. |
Nanahuatl'dan esinlenen Tecciztecatl, kendini ateşten geriye kalanlara attı: soğumuş küllere. | TED | بإلهام من ناناوات رمى تيكسيستاكات نفسه في الرماد البارد المُتبقّي. |
Haydi mektupları yak ve küllerini kara ser. | Open Subtitles | إذن إحرقي الرسائل و ذري الرماد على الثلج |
Bu insanlar çok ucuz olan fly Ash kullanarak köşeleri kesiyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء الأشخاص كانوا يقطعون الزوايا باستخدام الرماد المتطاير و الذي هو أرخص بكثير |
İtfaiye araçları geldiği zaman.. ...küllerden başka bir şey kalmamıştı. | Open Subtitles | بحلول ظهور سيارة الأطفاء، لم يتبقى أيّ شيء سوى الرماد. |
Dört milyon yıl boyunca zaman ve doğa şartları, külü verimli toprağa dönüştürdü. | Open Subtitles | عبر أربعة ملايين عام الزمن وعوامل عدّة حوّلت الرماد إلى تربة خصبة |
Safın teki tepelere gitti ve toz buldu. | Open Subtitles | أحد الحمقى خرج إلى التلال و احضر معه بعض الرماد |
Sen tozu getir, ben Cin'ini bulmana yardım edeyim. | Open Subtitles | تحضرين لي الرماد فأساعدك للعثور على ماردك |