Öğle yemeği zamanıydı ve yemek yiyecek bir yer arıyorduk. | TED | قد كان وقت العشاء, وبدأنا البحث عن مكان لنأكل فيه. |
Yemek tarifinin işi size öğle veya akşam yemeği için seçenek sunmaktır. | TED | المهمة العادية لوصفة غذائية هي إخباركم ماذا تصنعون لوجبة العشاء أو الغذاء. |
O zaman, şimdi, Yemekten hemen sonra, doğruca yatağa gideceksin. | Open Subtitles | اوه, حسنا أُريدك أن تذهب بعد العشاء مباشرةً إلى سريرك |
ve Natasha, Tim, Gene ve ben akşam yemeğine çıktık. | TED | وذهبنا نتاشا و تيم و جين و أنا إلى العشاء. |
Biraz daha konuş. yemekte hiç böyle güzel sohbet etmemiştik. | Open Subtitles | تحدث أكثر، لم نحصل على حديث طيب كهذا على العشاء |
- Akşam yemeğinde hiçbir şey yemedi. - Bugünlerde hepimizde ümitsizlik var. | Open Subtitles | ـلم تأكل أي شئ على العشاء ـ أننا كلنا مهجورون هذه الأيام |
O halde biraz vakit geçirip akşam yemeği yemeye ne dersin? | Open Subtitles | إذاً ماذا عن أن نقضي الوقت حتى العشاء و نتناولهُ معاً؟ |
Ya da akşam et yemeği yemiş ve etleri salonda kesmiş. | Open Subtitles | أو أنّه تناول اللحم على العشاء ويحب أن يذبح بغرفة الجلوس. |
Akşam yemeği 15 dakika içinde hazır olacak, efendim. Teşekkür ederim, Leakin. | Open Subtitles | العشاء سيكون جاهزا فى خلال 15 دقيقة يا سيدتى شكرا يا ليكن |
Her neyse, ben de sana havamı atıp, akşam yemeği hazırlayabileceğimi düşündüm. | Open Subtitles | على أية حال ، كنت أعتقد أنني سوف أتباهى وأطهو العشاء لنا. |
Her neyse, ben de sana havamı atıp, akşam yemeği hazırlayabileceğimi düşündüm. | Open Subtitles | على أية حال ، كنت أعتقد أنني سوف أتباهى وأطهو العشاء لنا |
Üstelik söz konusu masada oturduğumuz süre içinde... senin için yaptığım bu enfes Yemekten iki bilemedin üç lokma aldın. | Open Subtitles | كل الوقت الذي تحدثنا به على طاولة العشاء وأنتي أكلتي أيضًا, ولربما الثلاث قضمات من هذا العشاء المدهش الذي أعددته |
Yemekten sonra bir masa hazırlar mısınız? Ruh çağırma tahtası için. | Open Subtitles | هل يمكنك ان تعد منضدة بعد العشاء من اجل اويجا ؟ |
Ama Yemekten sonra Bayan Serrecold'un ilacıyla ilgili olağandışı bir olay yaşandı. | Open Subtitles | فقط كان هناك حادث غريب جدا بعد العشاء مع دواء السيده سيركولد. |
Bir mektup aldım. Akşam yemeğine burada olacak, 8:00'de efendim. | Open Subtitles | لقد تلقيت رسالة ، سوف يكونان هنا عند موعد العشاء |
- Oh, güzel. - Ama akşam yemeğine oraya gidelim. | Open Subtitles | ـ جيد ـ و لكن دعنا نذهب هناك لتناول العشاء |
yemekte seninle beraber ne kadar tatlı vakit geçirdiğimizi konuşuyorduk. | Open Subtitles | كنا نتحدث عن الوقت الممتع الذي أمضيناه أثناء العشاء برفقتك. |
Belki de, Javier evi ile ilgili konuları yemekte tartışabiliriz. | Open Subtitles | ربما يمكننا مناقشة خافيير البيت على العشاء في وقت ما. |
Büyük baloda, kraliçe ile birlikte gireceksin ama devlet yemeğinde eşlik edilmeden gireceksin. | Open Subtitles | في الإحتفالات الكبيرة .. تدخلين برفقة الملكة ولكن في حفلات العشاء بالإمارة .. |
Büyük baloda, kraliçe ile birlikte gireceksin ama devlet yemeğinde eşlik edilmeden gireceksin. | Open Subtitles | في الإحتفالات الكبيرة .. تدخلين برفقة الملكة ولكن في حفلات العشاء بالإمارة .. |
Hepsi de böyle olmayacak. yemeğin sonunu bekleyenler de çıkar. | Open Subtitles | لن يكونوا كلهم كذلك البعض منهم قد يبقى اثناء العشاء |
Babamı ve adamlarını görmem gerek. akşam yemeğini bensiz yiyin. | Open Subtitles | يجب أن أقابل أبى و رجالة لذا تناولى العشاء بدونى |
Akşam yemeğinden önceki açlıktan bahsetmiyorum. Hiç açlıktan karnınız şişti mi? | Open Subtitles | ليس فقط ريثما يعدون العشاء بل جائعة بما يكفي لتصرخ بطنك؟ |
- Yemek konuşmuyoruz şu anda. - Kan hayattır, kafasız. | Open Subtitles | نحن لا نناقش العشاء الآن الدماء هي الحياة يا غبي |
Görünen o ki baba başka bir yerde yemeğe davetli. | TED | ويبدو الأب قد تلقى دعوة لتناول العشاء في مكان آخر. |