AT: Evet, üzgünüm. Sanırım bazıları burayı ziyaret etmek için neden kaçtığımızı soruyor. | TED | أنوتي: نعم، وأنا آسف، أظن أن أحدهم تساءل لماذا اختفينا لزيارة ذاك المكان. |
burada, yeniden evinde aynı hastanede, 12 yıl sonra biraz daha gelişmiş olarak çocuklardan yaşlılara bütün hastalarda kullanılıyor. | TED | ها هي في نفس المكان في نفس المستشفى، تطورت قليلا بعد 12 سنة، تخدم المرضى من الأطفال إلى الشيوخ. |
Bakın, sizin asıl yaşadığınız yeri bilmiyorum, ama dünyada öyle bir yer olduğunu biliyorum kendinizden daha çok seveceğiniz bir şey. | TED | انظروا، لا أعرف المكان الحقيقي الذي تعيشون فيه، لكنني أعرف أن هناك شيئا في هذا العالم تحبونه أكثر مما تحبون أنفسكم. |
CO: Dün beni Washington Sokağı'ndaki o yere gönderdin, şimdi zehirli sarmaşık döküntüsüyle kaplandım. Yani, günlerimiz böyle şeylerle dolu geçti. | TED | كايتريا أونيل: لقد ارسلتني إلى ذلك المكان في شارع واشنطن أمس، والآن فأنا مغطاة باللبلاب السام. هذا هو ما ملأ أيامنا. |
Umarım bize iyilik yapıp gidip de buradan çıkmak için o düğmeye basmıştır. | Open Subtitles | أتمني أن يسدي إلينا خدمة ويرحل من هنا ويضغط على الزر ويغادر المكان |
Ve çok güzel bir yer görduüm. buraya tekrar geleceğimi biliyordum. | TED | ولقد رأيت هذا المكان الجميل. عرفت أنني أرغب في العودة مجدداً. |
Olmam gereken yerde olduğumu biliyordum, evimde olduğumu biliyordum ve o günden beri | TED | علمت بعدها أنه المكان المناسب لي وشعرت أنه بيتي، وأني لم أتكلم معك |
Bu sana yeter de artar bile. Peki Buranın bana maliyeti ne olacak? | Open Subtitles | يمكنك العيش به بقية حياتك كم المبلغ الذي سأدفعه مقابل هذا المكان ؟ |
Ben de burayı satın almaya geldim iyi bir teklifle hem de. | Open Subtitles | وليس بمقدورك دفع الضرائب وقد جئت إلى هنا لأعرض شراء المكان منكم |
Bu yüzden burayı seçtim. Ne kadar uzun boylusun. Süper. | Open Subtitles | لهذا السبب بالضبط اخترت هذا المكان تبدو في خير حال |
Sen Memphis'te hukuk okudun. burayı ne zaman idare ettin ki? | Open Subtitles | لقد تدربت على القانون فى ممفيس متى أدرت هذا المكان ؟ |
Ama önce, neden bu kadar cahiliz ona bir bakalım. Hepsi burada başlıyor. | TED | لكن أولاً، لنرى لماذا نحن هكذا جاهلون، وكل شيء بدأ في هذا المكان. |
- Ne olursa olsun burada kalmanın senin için güvenli olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | فقط مهما حدث أنا لا أظن أن هذا المكان آمن لبقائك فيه |
Tanrı bu yeri unutmadı Bay Allnutt, ...kardeşimin varlığı bunun en büyük kanıtıdır. | Open Subtitles | الله لم يتخلى عن هذا المكان سيد الينوت حضور اخي هنا يبدو كشاهد |
Burası asla Delmonico'nun yeri gibi olmaz, ama sabunu kullanırsan yiyeceklerin lezzeti artar. | Open Subtitles | هذا المكان لن يكون مبهجا ولكن الطعام سيكون اكثر لذة اذا استعملت الصابون |
Ve geriye dönüp, çıktığınız yere bakıyorsunuz, ve bazı insanlar yüksek sesle konuşuyor. | TED | كما أننا نستدير ونظر في المكان حولنا، وبعض الناس يكلمون أنفسهم بصوت عال. |
Atımı sakatladım. Seni bıraktığım yere döndüğümde karanlık çökmüştü ve kimse yoktu. | Open Subtitles | فرسى أصبحت عرجاء وعندما عدت الى المكان الذى تركتك به حل الظلام |
Hayatınızın sonuna kadar bu kodeste yaşayacaksınız çünkü buradan kurtulmanın tek yolu ölümdür. | Open Subtitles | هذا المكان لن يوقع ورقة حتى وفاتكم لأن الموت هو طريقة الخروج الوحيدة |
Sen dünyayı görmek için yaratılmışsın, buraya, bu hayata tıkılıp kalamazsın. | Open Subtitles | انت تستحقين العالم الواسع روز و ليس هذا المكان انا ؟ |
Böyle bir yerde çalışmak da çok canımızı sıkmıyor tabii ki. | TED | ،وأن القيام بهذا في مثل ذلك المكان لن يتسبب في أضرار |
Şimdi, Buranın gerçekten başlamak için iyi bir yer olduğuna inanıyorum. | Open Subtitles | و الآن أعتقد حقاً بأن هذا المكان جيد للبدء في البحث |
Yeni bir şehre geliyorsunuz ve beyniniz bu yeni yerin anlamını kavramaya çalışıyor. | TED | وصلت إلى مدينة جديدة، وعقلك يحاول أن يكوّن فكرة عن هذا المكان الجديد |
Sadece bu şirin yerden uzakta uzun tatil isteyenlere yardımcı oluyoruz. | Open Subtitles | نحن فقط نساعد الناس ليأخذوا اجازة طويلة من هذا المكان اللطيف |
Ona etrafı göstersene? TV ile ilgili kuralları anlat. Oyunları falan göster. | Open Subtitles | اقدم لك جيمس ، اصنع لى معروفا ولتأخذه في جولة على المكان |
Yani anlıyorum seni. - Lance, zaman ve mekan lazım. | Open Subtitles | انا أسمعك يجب ان يكون الوقت و المكان ملائم, لانس |
Daha çok organizatör. Bu mekanı en kısa sürede doldurabilirim. | Open Subtitles | فنان أكثر من ذلك , لكن بإمكاني ملئ هذا المكان |
Nerede? 96 ailenin evi olarak nitelendirdiği apartmanımızın çatı katında. | TED | أين ؟ على سطح مبناي المكان الذي يسكنه 96 عائلة |
İnsanların Bronx algısına meydan okuyacak deneyimler yaratıyoruz... ...benim ev dediğim yer. | TED | إننا نخلق تجارب تتحدى تصورات الناس عن برونكس، المكان الذي أدعوه الوطن. |