| Ve teknoloji ile Tabii ki kesinlik ve doğruluk kazanıyoruz. | TED | والذي توفره لنا هذه التكنولوجيا الحديثة هو بالتأكيد الدقة والإنتظام |
| Tabii ki benim ortak. Yeni bir şeyler var mı? | Open Subtitles | بالتأكيد إنه أنا أيها الشريك ألا توجد أخبار بعد ؟ |
| SS: Tabi, daha cok diyalog oldu, ki bu harika. | TED | ش س : هناك بالتأكيد حوار مستمر، وهذا أمر رائع. |
| kesin bir şey söylemek zor ama ilk kazamı hatırlıyorum da | TED | لا أحد يستطيع القول بالتأكيد, لكنني أتذكر أول حادث حصل لي |
| Benim bağımlılığım, Eminim daha önce de duyduğunuz birçok hikâyeyi oldukça yansıtıyor. | TED | وإدماني حاكى الكثير من القصص التي بالتأكيد قد سمعتم بها من قبل. |
| - Nickie'nin bir sürü planı olduğuna Eminim. - Evet, var. | Open Subtitles | حسناً ، بالتأكيد نيكى لديه العديد من الخطط نعم لدى الكثير |
| Tabii ki gelirsin Frank. O koca soğuk ayaklarını nerede ısıtırsın başka? | Open Subtitles | ستفعل بالتأكيد يا فرانك فأي مكان آخر ستضع فيه قدميك الباردتين الكبيرتين؟ |
| - Tabii ki veriyorlar. Ücret karşıIığında. - Anlat bakalım. | Open Subtitles | بالتأكيد هم يفعلون ، لكل شئ ثمن إذا ، إستغلال |
| Tabii ki gelir dünya barışı,mekansız aşk ve pahalı aknelere sahip bir arkadaş. | Open Subtitles | بالتأكيد معا السلام العالمى والحب غير المشروط وصديقك الصغير ذو حبْ الشباب الغالى |
| - Tabii eğer senin için sakıncası yoksa. - Tabii ki sakıncası yok. | Open Subtitles | ذلك , لو أن هذا مناسباً معكِ بالتأكيد , نعم , لا بأس |
| Tabi ki soracaklar. Ama aynı zamanda, bununla ne yapabilirim diye de soracaklar. | TED | بالتأكيد سيتساءلون. ولكنهم أيضا سيطرحون سؤالا آخرا هو، ماذا يمكنني أن أفعل به؟ |
| Oh, Tabi ya. Babamın tüm parayı o döküntülerde kaybettiği yer- | Open Subtitles | بالتأكيد ، حيث خسر أبى كل تلك النقود على هذا الهراء. |
| Tabi haklısın. Belki şu anda pek rahatlatıcı gelmiyor bunlar sana. | Open Subtitles | بالتأكيد أنت محقه ، ربما لن تتفهمي كلامي في هذه اللحظه |
| Ne yapıp ne söyleyeceğinizi kestirmek güç... ama daima hayret verici olacağı kesin. | Open Subtitles | ليس بالأمكان توقع ما سوف تقوله او تفعله ولكنه سوف يكون مدهشا بالتأكيد |
| Her ne olursa olsun, bir delinin işi olduğu kesin. | Open Subtitles | أَو مجرّد خدعة مدهشة بمختلف الطّرق، بالتأكيد هذا عمل مجنون |
| Yani, kesin olarak başarımın getirdiği hayat tarzının avantajlarını kullanıyor. | Open Subtitles | حسنا، هي بالتأكيد استغلّت أسلوب الحياة ونجاحي تحمّل تكاليفها الباهظه. |
| Eminim kendim için bir şey istemediğimin farkındasınızdır, Bay Wynand. | Open Subtitles | بالتأكيد أنت تعلم أننى لا أنشد شئ لأجلى، سيد ويناند |
| Evet, ben Grandi ailesinin bir üyesiyim ama ona kimse dokunmadı. | Open Subtitles | إننى عضو فى العائلة ، بالتأكيد لكن أحداً لم يمس الفتاة |
| Bay Mehta var. Ama onunla takılmak eğlenceli Olur mu bilmiyorum. | Open Subtitles | بالتأكيد أعرف , مستر ميهتا وألن يكون من اللطيف التجول معه؟ |
| Şimdi bu yöntem düşük maliyetli bir çözümken, çevresel açıdan veya insan sağlığı ve güvenliği açısından kesinlikle uygun bir çözüm değildir. | TED | في حين قد يكون هذا حلاً ذا تكلفة إقتصادية منخفضة فهو بالتأكيد ليس منخفض التكلفة بيئياً أو على مستوى صحة وسلامة الإنسان |
| Yalnız tam emin olmadan önce, bir güzel sanatlar uzmanına danışmam lazım. | Open Subtitles | ولكن, قبل ان اقول ,بالتأكيد فانا فى حاجة الى رأى خبير فنى |
| Sanırım, daha sonra da, acele bir şekilde giyindiniz. elbette. | Open Subtitles | ـ و من ثَم ارتديتي ثيابكِ في عُجالة ـ بالتأكيد |
| Bilgisayarım da yok. beni bilirsin. | Open Subtitles | و بالتأكيد لا يوجد لدى كمبيوتر أنت تعرفنى |
| Dinle Uzunevde hoş karşılanmıyorsun, ve açıkçası burada da hoş karşılanmıyorsun. | Open Subtitles | أسمعي ، أنت لست مرحبا بك في لونجهوس وكذلك هنا بالتأكيد |
| tabiki de sizin ve kocanızın her türlü hukuksal taleplerden vazgeçeceğinizden emin olarak. | Open Subtitles | على شرط أن تتراجعي أنتِ و زوجك عن أي مقاضاة في المستقبل بالتأكيد |