"خطيب" - ترجمة من عربي إلى تركي

• nişanlısı
• nişanlım
• nişanlı
• nişanlın
• nişanlısını
• nişanlısıyım
• nişanlısıydı
• nişanlısıyla
• hatip
• talip
• nişanlısından
• nişanlıya
• nişanlısın

Andresen'in nişanlısı, Rueben Quintana polise, Leila'yla öğle yemeği için buluşacaklarını söylemiş.
خطيب أندرسون، أخبر الشُرطة، أنّه كان يُفترض به مُقابلة ليلى لأجل الغداء

Evet, Dunya'nın nişanlısı. Marfa Petrovna Svidrigaylova'nın akrabası.
نعم لوجين إنه خطيب دونيا إنه قريب لمارتا بيتروفنا سفيدريجالوفا

Ama biz sadece, şımarık bir kızın, en iyi arkadaşının nişanlısı uğruna bir Lord'u terk ettiğini okuyoruz.
جعلتهم طعاما سائغا للفاسدين مثل هذه التى اخذت خطيب اخلص صديقاتها

Geçen ay bir nişanlım, ve iki odalı bir dairem vardı.
الشهر الماضي كان لديّ خطيب وشقّة ذات غرفتين

Bizimle oturup bir içki alır mı diye sorduk. nişanlı olduğunu bilmiyorduk,değil mi?
‫ثم طلبنا منها شُرب مَشروباً معنى ‫لم نعلم أن لديها خطيب

nişanlın var mı?
هل لديكِ خطيب ؟

Arkadaşımın nişanlısını çaldığımı ima ediyorsanız, emin olun yanılıyorsunuz.
لو انك تُلمح اننى سرقت خطيب صديقتى فأؤكد لك انك مخطئ تماما

- Marni Hunter'ın nişanlısı, belgeselinde amatör bir çekim buldu.
وجد خطيب مارني هانتر على جزء من الفيلم الأولي لفيلمها الوثائفي

Bayan Gresham, izninizle yeğenim Kontes De Feullide ve Cassandra'nın nişanlısı Bay Fowle'u takdim etmek isterim.
سّيدة غريشام ، هَلْ لي أَنْ أقدّمُ أبنةَ أختي كونتيس دوفوييد والسّيد فاول ، خطيب كاساندرا

May'in nişanlısı onu hiç umursamıyor ve bana gelirsek...
خطيب ماي لا ينتبه لها وكذلك الامر بالنسبة لي

Ayrıca annemin nişanlısı olman seni bir nevi aileden yapıyor.
وبما أنك خطيب أمى هذا يجعلك فرداً من العائلة

Eğer birisinin eşi ya da nişanlısı ya da erkek arkadaşı varsa o onun helalidir, benim değil.
لو أن لها زوجاً أو خطيب أو صديق، فالأمر يرجع لضميرها و ليس ضميري

Mesela sürekli anlattığı bir nişanlısı var.
مثلًّا إن لديها خطيب ، دائمًّا تصرح بمشعرها المتدفقة حوله.

Lee Myung Ho, Young Hee'nin nişanlısı. Babanın seçimiydi.
لي ميونغ هو ، خطيب يونجي، كان اختيار والدك

Kalbimde çok özel bir yeri olan ve seviştiğim çok hoş, yakışıklı bir nişanlım var.
لدي خطيب وسيم و جميل أمارس الحب معه و له مكان حقيقي في قلبي ولأكون صريحة تماما

- Maymunum-- - Hayır. Çok sevdiğim bir nişanlım var.
لديّ خطيب أحبّه و يعجبني لحد كبير

Bir kaç ay öncesine kadar bir nişanlım vardı beni öldürmeye çalıştı.
قبل بضعة أشهر، كان لديّ خطيب... حسناً، حاول قتلي. أنتِ تكذبين.

Seni son gördüğümde nişanlı değil miydin?
ألــم يكن لديك خطيب في المرة الأخيرة التي رأينـاك بها ؟

Polise git. Kızının düğününden bir gün önce nişanlısını vurdurmak için birini ayarladığını ama dolandırıldığını söyle.
اذهب إلى الشرطة، أخبرهم أنك خططت للقضاء على خطيب ابنتك

Selam. Ben de Amherst'den Frank Lymon. Fawn'ın nişanlısıyım.
أَنا "فرانك لمن" مِنْ "أمرست" خطيب "ليبابيتس"

1945'te geçitten geçen adam, Catherine'nin nişanlısıydı.
الرجل الذى عبر البوابة سنة 1945 كان خطيب كاترين

Kesinlikle. Bunu arkadaşınla paylaşmak isteyeceğimi mi düşünüyorsun? Ve onun eski suçlu nişanlısıyla?
تماماً، أتظنين بأنني أود أن أتقاسمه مع خطيب صديقتكِ المُدان سابقاً؟

Sizin gibi iyi bir hatip onları
خطيب بارع مثلك يمكنهم إقناعهم

Seni bekleyen başka bir talip daha var.
لديك خطيب اخر منتظر

Belki de Lemon Breeland'ın eski kibirli nişanlısından çok daha fazlasısındır.
وأنت أيضاً أعنى ربما أنت أكثر من مجرد خطيب ليمون بريلاند السابق

Sara, sen garip bir Doğu müziği yapan, ve bizim bir gün bunu bırakacağını umduğumuz, bir nişanlıya sahipsin.
, سارة" , لديك خطيب" , يعزف هذه الموسيقى الشرقية الغريبة

Sen gelmiş geçmiş en iyi nişanlısın!
أنت حقاً أفضل خطيب على الإطلاق