Bu benim doğruluğuna dair hiçbir kanıt görmediğim ama insanların doğruluğundan emin olduğu bir neden. "Yerliler evlerinin sorunu, bu tahribat" diye çekiliveriyorlar. | TED | التي لم أرى أي دليل له, هذا ما تم اشاعته دائماً بما يتعلق بمشكلة البيوت المحلية حسناً, تسعة بالمئة مما أنفقنا هو تلف, |
Fotoğrafik bir kanıt olmadan ne kadar büyük bir balık yakaladığınızı kanıtlayamazsınız. Ve bu, balıkçılığın başlangıcından beri böyleydi. | TED | من غير دليل مصور، لا يوجد شيء يثبت اصطيادك لسمكة عملاقة وهذا كان هو الحال منذ بداية صيد الأسماك. |
Bu komitenin aleyhime tanık ve kanıt üretmesine itiraz ediyorum. | Open Subtitles | و أتحدى هذه اللجنة أن تثبت أى دليل ادانة ضدى |
Ben bir etrafa bakmaya gidiyorum, belki bir ipucu bulurum. | Open Subtitles | سأذهب لألقى نظرة لأرى إن كان هناك أى دليل آخر |
Elinde daha fazla delil yoksa, olayı mahkemeye taşımak zaman kaybı olur. | Open Subtitles | لو لم يكن لديك اى دليل لتعرضه علىّ, فستكون المحاكمة مضيعة للوقت |
Senin dosyanı bir başkasına gösterdiği hakkında bir kanıtın var mı? | Open Subtitles | هل لديك أى دليل أنه أطلع ملفك النفسانى لأى شخص ؟ |
Bu komitenin aleyhime tanık ve kanıt üretmesine itiraz ediyorum. | Open Subtitles | و أتحدى هذة اللجنة أن تثبت أى دليل ادانة ضدى |
Kiliseye ruhun ele geçirildiğini kabul ettirmek için kanıt lazım. | Open Subtitles | أحتاج إلى دليل تقبله الكنيسة كإشارة على أنها تجسدها الشيطان |
Elinde Cross ve Zharkov'un Viyana'da olduğuna dair hiçbir kanıt yok. | Open Subtitles | انت ليس لديك دليل على ان كروس و زاراكوف موجودين بفيينا |
Bu komitenin aleyhime tanık ve kanıt üretmesine itiraz ediyorum. | Open Subtitles | و أتحدى هذه اللجنة أن تثبت أي دليل ادانه ضدي |
Bu adamın iddia ettiği kişi olduğuna dair bir kanıt yok. | Open Subtitles | لا دليل لدينا أن هذا الرجل هو من يدعي أن يكون |
Hayır, bu sadece ikimizin arasında. Elimize kanıt geçerse diğerlerine anlatırız. | Open Subtitles | لا , هذا بينى وبينك , نحصل على دليل ونخبر الأخرين |
Ve sonra bulacağınız şey başka bir ipucu olacak. Anlamıyor musun Ben? | Open Subtitles | وهذا كل ما سوف تجده دليل آخر , ألا تفهم ذلك ؟ |
Herhangi bir şey bilen ya da bize ipucu veren ödüllendirilecektir. | Open Subtitles | لو يعلم أحد آي شيء أو يمنحنا دليل ، سيتم مكافأته |
Kimseden korkmamız için bir neden kalmadı. O adamın elinde hiçbir delil yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب للخوف من أي شخص هذا الرجل ليس لديه دليل ضدنا |
Kulübeyi boşaltmalarını söyle. profesörü asmaya yetecek kadar delil bıraksınlar. | Open Subtitles | أخبرهم أن ينظفوا الكوخ وأن يتركوا دليل كافي لإعدام البروفيسير |
Gizlice kaçıyor. Somut bir kanıtın olmalı. Somut bir kanıtın yok. | Open Subtitles | يجب ان يكون لديك دليل قوي ليس لديك اي دليل قوي |
Biliyorsunuz temyizde sizin yeni kanıtlar sunmanıza izin veren bir dava yok. | Open Subtitles | أنك تعلم ليس هناك قضية يسمح .لك بعرض دليل جديد في الأستئناف |
Ancak, orada rızası dışında tutulduğuna dair bir kanıtımız olursa hükümetten destek alabiliriz. | Open Subtitles | لكن لو أن هناك دليل على احتجازها ضد رغبتها فربما نحظي بدعم حكومي |
Peki, benimde onu bu iki bombalama olayına karışmadığına dair bilimsel kanıtım var. | Open Subtitles | حسنٌ ، لديّ دليل علميّ بأنـّه ليس هنالك ما يربطه بأيّ من القنبلتين. |
Ne yazık ki, Arthur Dent Otostopçunun Galaksi rehberi'ni hiç okumamıştır. | Open Subtitles | لسوء الحظ آرثر دينت لم يقرأ أبداً دليل المسافرين إلى المجرة |
Dostumuz Bay Doe hakkındaki tüm kanıtları temizlemiş, her şeyi. | Open Subtitles | صديقنا نظف كل ادلتنا المتعلقه بالسيد دو هنا كل دليل |
Buradan hırsızlık ve rüşvet ile ilgili kanıtınız olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | الان ، افهم انه لديك دليل على السرقة و الرشوة |
Size bir rehber, iz sürücüler ve seçtiğiniz bir silah sağlanacak. | Open Subtitles | سوف يكون معك دليل وأناس يقتفون أثرك و السلاح الذى تفضله |
O lanet bir CIA birim şefi! kanıta ihtiyacım var. | Open Subtitles | إنه رئيس محطة للـ سي أي إيه أحتاج إلى دليل |
Bu iş 1800 yılında yaşamış olan bir başka bilim adamına düşecek ve bu kişi, bizi çevreleyen görülmemiş dünyaların kanıtını şans eseri bulacaktı. | Open Subtitles | سيحط على عالم آخر عمل في العام 1800 ليتعثر بقطعة من دليل |
Sizin de bildiğiniz gibi elinizdeki deliller ikinci derecede delil Komiser. | Open Subtitles | تعرف، كل ما حصلت عليه هو دليل ظرفي، أيُها الملازم أول |
Annemizi öldüren şey hakkında oldukça ciddi bir ipucumuz olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نظن بأنه لدينا دليل خطير على ذلك الشيء الذي قتل والدتنا |