Bunun onlarla ilgisi yok. Biraz gezmeye çıkacağım. | Open Subtitles | ليس لهم شأن بهذا يجب أن أذهب للمدينة قليلاً |
Seni ilgilendirmez ama bu sabah erkek arkadaşım bana evlenme teklif etti. | Open Subtitles | لا شأن لك بهذا، لكن صديقي الحميم عرض عليّ الزواج صباح اليوم |
Ne hakkında olduğundan bahsetme bile. Kendimizi alçaltamayız. | Open Subtitles | لا تذكر الموضوع له لن نقلل من شأن أنفسنا |
Yan odadaki cephaneliğin bu adamın... - ...işi olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | تعتقدين بأنّ هذا الرجل له شأن في تلك الذخيرة التي بالغرفة؟ |
Bunun, devasa miktarda bir ödül kazanmakla bir alakası yok, değil mi? | Open Subtitles | أوه، وهذا ليس له اي شأن بجمع جوائز اكبر, الآن، أليس كذلك؟ |
Sürdürülebilirlikle ilgili komik şey, onu devam ettirebilir olmanız gerektiğidir. | TED | والمضحك في شأن الاستمرارية: أن الشيء يجب أن يستمر. |
Kusura bakma ama teğmenlerime ne emir vereceğim bir ortaklık meselesi değil. | Open Subtitles | مع إحترامي لك يا بُني طريقة توجيهي لمعاونيّ ليست من شأن التعاونية |
Bay Poirot'nun buna hakkı yok, bu özel bir mesele. | Open Subtitles | بوارو ليس له الحق.. هذا خارج الموضوع هذا شأن خاص |
Evet. Bu yüzden seninle yarın çok önemli işimiz var. | Open Subtitles | نعم ، في شأن مرتبط ، أحتاجك غدا في مهمّة |
Pay çıkarmayla bir ilgisi yok. Kamu güvenliği için endişeleniyorum. | Open Subtitles | لا شأن لى باكتشافكما ،إننى أهتم بالأمان العام |
Bunun Burdick'in Riemann şeyiyle ilgisi nedir? | Open Subtitles | وما شأن هذا كله، في موضوع بيورديك و ريمان ذاك؟ |
- Hükümetin bu işle bir ilgisi yok. - Bunu daha önce de duydum. | Open Subtitles | ان الحكومة ليس لها شأن بهذا لقد سمعت هذا الكلام من قبل |
Eve geliş saatiniz beni ilgilendirmez. | Open Subtitles | هذا بالطبع ليس من شأني بأي وقت تأتين بالليل، وهو ليس من شأن أحد |
Özel vaktinde ne yaptığın kimseyi ilgilendirmez. | Open Subtitles | ماتقوم به في وقتك الخاص ليس من شأن اي احد |
Bulunan dosyaların hiçbirinde Khasinau'nun operasyonları, planları ya da elindeki Rambaldi eserleri hakkında bilgi yoktu. | Open Subtitles | استرجاع الملفات ليش لها شأن باعمليه أو بالخطه أو بمصنوعات رمبالدى |
Ağız hakkında sızdırılacak bir bilgi milli çapta bir krize yol açar. | Open Subtitles | المعلومات المتعلقة بالبوابة هي من شأن الأمن القومي |
Buna klan işi diyorum ve senin üzerine vazife değil! | Open Subtitles | أنا أدعوه بأنّها أعمال تخص العشيرة ولا شأن لكِ بها |
Pekala, kötü haber: ağzınızı kapalı tutmalısınız, çünkü o iyi his o işi başarma ihtimalinizi azaltacak. | TED | حسن، أخبار سيّئة، كان عليك أن تُبقي فَمك مُغلقا، لأنّ من شأن ذلك الشّعور الرّائع، أن يُقلّل من حظوظك في تَحقيقه. |
Yıllar önce ölmüş bir kızın lanetli videoyla nasıl alakası olabilir? | Open Subtitles | و ما شأن فتاة ماتت قبل قرون مضت بالفيديو الملعون ؟ |
Ama yüce Tanrı'mızın eli, o çocuğun içinde bulduğum şeyle ilgili hiçbir şey yapamazdı. | Open Subtitles | ولكن يد الربّ لا شأن لها بِما وجدتُه داخِل هذه الطِفلة. |
Prodüksiyon için zor olabilir ama kimsenin meselesi değil bu. | Open Subtitles | أظن الأمر أصبح صعباَ على الانتاج لكن لا شأن أحد |
Gizlilik Sovyet Birliğinde ana mesele değildir, yoldaş. | Open Subtitles | إن الخصوصية ليست ذات شأن في الاتحاد السوفيتى, يا رفيقي |
İleride çok önemli olacağına dair içimde bir his var. | Open Subtitles | يخالجني شعور أنك على وشك أن تكون ذا شأن عظيم |
Hindistan'da olanlar iş adamları için büyük önem ve etkiye sahip. | Open Subtitles | و لكن ما يحدث في الهند هو شأن الرجال ذوي النفوذ |
Bu konuda gazeteciliğimin gerektirdiklerini de yapmadım. | TED | كما أني لم أقم بواجبي الصحفي بهمة في شأن هذا الأمر |
Neden bahsettiğini bilmiyorum, yemin ederim. Bununla bir ilgim yok. | Open Subtitles | لا أعرف عما تتحدث أقسم أني لا شأن لي بهذا |
Diğer insanların yaptıkları onları ilgilendirir, kesinlikle. | Open Subtitles | مايفعله وما لا يفعله الناس هو شأن خاص بهم |
Benim orada olanlarla hiçbir alakam yoktu. | Open Subtitles | اسمع لم يكن لي اي شأن بأي مما حدث هناك يارجل |