ويكيبيديا

    "غاية" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • kadar
        
    • çok
        
    • gerçekten
        
    • derece
        
    • oldukça
        
    • amacı
        
    • amaç
        
    • dilerim
        
    • derecede
        
    • güzel
        
    • amaçla
        
    • gayet
        
    • Acayip
        
    • inanılmaz
        
    • zordur
        
    Bu dünyanın ne kadar küçük olduğunu vurgulamak için slayt sayfalarının çoğuna bir insan saç teli kalınlığında minnacık beyaz bir çizgi ekledim. TED لنؤكد كم هو صغير هذا العالم حقاً، لقد أضفت خطًا أبيض إلى معظم الشرائح وذلك يُظهر لكم سماكة شعرة واحدة. في غاية الصغر.
    İnanamıyorum. Şimdiye dek bu kadar güzel geyik yavrusu çifti görmedim. Open Subtitles لا أصدق أنني سبق أن رأيتُ زوجيّ غزال غاية الشبة بهما.
    Ve anlayabileceğiniz üzere, burada ben bir yatırım fonu için analisttim. Sosyal değeri olan bir iş yapmak benim için çok garipti. TED لذا يمكنك أن تتخيل كنت هنا محلل مالي في صندوق هيدج كان غاية في الغرابة بالنسبة لي فعل شئ ذا قيمة إجتماعية
    Bir kişiyi gerçekten kontrol etmede hikâyenin kontrolünün çok önemli olduğunu anladılar. TED لقد فهموا أن السيطرة على القصة في غاية الأهمية للسيطرة على الشعب.
    Bunlar daha iyiye ulaşmak için son derece hırslılar. TED هؤلاء قادة في غاية الطموح من أجل المصلحة العليا.
    Kaybolmadan önce bana bir zarf bıraktılar zarf da oldukça kalındı. Open Subtitles قبل أن يختفوا أعطوني مظروفاً مع هدية غاية في الجمال بداخله
    Sadece sabun satmakla ilgili değil, daha ulu bir amacı var. TED ليس الأمر مجرد بيع للصابون، هناك غاية كبرى من وراء ذلك.
    Lancelot, biz şövalyeyiz, böyle bir amaç olmazsa varlığımızın anlamı ne? Open Subtitles لانسيلوت، نحن فرسان ما غاية أننا نخدم إذا لم يكن لسبب؟
    O kadar tehlikeli bir görev ki eski mürettebatımın hepsi öldü. Open Subtitles إنها مهمة في غاية الخطورة و تسببت في قتل طاقمي الأخير
    Biraz solgunsun, ama korkarım yemek toplantı bitene kadar bekleyecek. Open Subtitles أنا آسفة، فالعشاء يجب أن ينتظر إلى غاية نهاية النقاش
    Dinle, biyosilah tehlikesi sona erdi ama yine de uçağa binene kadar onu izlemeye devam edersen çok memnun olacağım. Open Subtitles أنا أعرف أن تهديد السلاح البيولوجي قد انتهى لكنني سأشعر بشكل أفضل إذا راقبتها إلى غاية ركوبها على متن الطائرة
    Dinlenme durumundayken ajanlarımız bir çocuk kadar savunmasız ve masumdurlar. Open Subtitles فى مناطق الراحة النشطاء يكونون فى غاية البراءة مثل الأطفال
    Şimdilik size kalacak bir yer vereceğim ayaklarınız üzerinde durana kadar. Open Subtitles ،سأعطيكم مأوى في الوقت الراهن إلى غاية الوقوف على أقدامكم ثانية
    Kanatlarını çırptığını görmekten çok mutlu olduk ve zarifçe uçup gitti. TED وكنا في غاية السعادة على مرآه يرفرف أجنحته ويطير مبتعدًا برشاقة.
    Katlanma süreci, rastgele görünse de aslında çok belli bir yol izler. TED عملية الالتئام، بينما تبدو عشوائية، في الحقيقة هي غاية في الدقة والإحكام.
    Komşumun çocuklarının kurtlar tarafından mideye indirilmesini görmek beni gerçekten üzerdi. Open Subtitles يجب أن أكون في غاية الأسف لرؤية الذئاب تلتهم أطفال جيراني
    Yardım istemek son derece zor olabilir. TED طلب المساعدة يمكن أن يكون في غاية الصعوبة.
    Ve mali kayıtlarını oldukça motive olmuş bir tanıdığa devrettim. Open Subtitles وحولت مستنداتك إلى غاية اتصال بالدوافع لدينا في مصلحة الضرائب
    Senin gibi ipsiz sapsız bir ninjanın ne amacı var...? Open Subtitles فما هي غاية نينجا متشرّد مثلك يمكنُنا أن نساعدك بها؟
    Teknoloji araç olarak görmemiz lazım, amaç değil. TED نحتاج إلى استخدامها باعتبارها وسيلة، وليست غاية.
    - gerçekten çok özür dilerim. - Yani gerçekten birisi sorumsuz. Open Subtitles أنا حقاً فى غاية الأسف إذن هناك شخص آخر غير مسئول
    Çünkü sonuçta, yetişkinlere bile istatistik hakkında sorduğunuzda aşırı derecede aptal görünüyorlar. TED فكما نعلم، حتى البالغين حين تسألهم عن الإحصاء، يبدون في غاية الغباء.
    Orası bir amaçla kullanılabilir, mesela mezarlık olarak. Open Subtitles تعرف, يمكنها أن تستعمل من أجل غاية ما ربما مدفن
    Bize gelenlerin %80'inin Picasso ve Matisse için geldiğini gayet iyi biliyorum. Sonra tesadüfen benim sergime geliyorlar, ben de kalmalarını sağlıyorum. TED انا في غاية الإدراك أن 80 بالمئة من جمهوري متواجد لمشاهدة بيكاسو وماتيز. وبعد ذلك يصادفون معرضي، حيث أحتفظ بهم هناك.
    Dostum, bu Acayip hos ve bu ziplama platformu, bir efsane. Open Subtitles انها في غاية الجمال . . و هذه اللعبة انها مذهلة
    Bu şu demek: Ekranda gördüğünüz şey, gerçekte inanılmaz derecede küçük bir şey. TED وهذا يعني أن ما نراه على الشاشة هو في الواقع في غاية الصِغَر.
    Aslında bu kişi, bir köpeği klonlayan ilk kişidir. Köpek klonlamak, köpek genomlarının plastik yapıda olması sebebiyle çok zordur. TED وهو في الواقع أول شخص يستنسخ كلبا، وهو أمر غاية في الصعوبة، لأن مورثات الكلب ذات مرونة عالية.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد