Bana neden üç bin dükayı almak yerine insan etini tercih ettiğimi sormuştunuz. | Open Subtitles | ستسألني لماذا أفضل اختار قطعة من لحم إنسان عن إستلام ثلاثة آلاف دوقية |
Milyonlarca kişi her gün jambon yiyor. Bundan çıkarak solucan düşünmek baya zor. | Open Subtitles | ملايين الناس تأكل لحم الخنزير يومياً إنه استنتاج ضخم أن تفكر بالدودة الشريطية |
Orada onu bekleyen iyi bir domuz pastırması yağı var. | Open Subtitles | هناك قطعة جيدة من دهن لحم الخنزير هنا من أجله |
Ya geçen hafta yaptığın ufalanmış sığır etli sandviç gerçekten sığır etli miydi? | Open Subtitles | وعندما صنعتي لنا ساندويتش اللحم الأسبوع الماضي هل كان ذلك لحم حقيقي .. |
Ahmak kadının teki yengeç etinden ölmüş burada, dava edilmekten korkuyorlar. | Open Subtitles | لقد توفيت امرأة بسبب لحم السرطان، ويخشون أن يقوم أحداً بمقاضاتهم. |
Bu gece domuz eti var. Yemek için hazır olalım. | Open Subtitles | سوف يقدمون لحم الخنزير الليلة علينا أن نستعد لدق الجرس |
Benzer şekilde, bir aslanı veya bifteği tanımladığım deneyimimde, gerçeklikle etkileşiyorum, fakat bu gerçeklik ne bir aslan ne de bir biftek. | TED | كذلك عندما اصف تجربتي لأسد أو شريحة لحم فأنا اتفاعل مع الواقع ولكن هذا ليس فعلا اسدا او شريحة لحم |
Bir pörsümüş domuz pirzolası ve kararmış kereviz sapı ödeme sayılmaz. | Open Subtitles | قطعة لحم متحجرة وبعضا من الكرفس الداكن والبالي.. لا يُشكل دفعا |
O Nano parazitler temas etmesiyle birlikte insan etini tüketebiliyor. | Open Subtitles | تلك الطفيليات النانونية تستطيع استهلاك لحم البشر عند الاحتكاك معه |
Ne zamandır bu lanet kunduz etini yiyoruz. | Open Subtitles | أنّي مضيت وقت طويل هنا .. أتناول لحم القندس اللعين |
Bunlardan birini alan bu parayla en iyi at etini alacak. | Open Subtitles | الرجل الذي سيشتري واحد منها سوف يحصل على افضل لحم احصنة حصل عليه في حياته |
Bal hardallı jambon ve kaşar peynirli, mini portakallı bisküviler. | Open Subtitles | البسكويت البرتقالي الصغير مع لحم خنزير وخردل وعسل وجبن تشادر |
Ne yani jambon ve peynirden önce Yahudi duası yok mu? | Open Subtitles | ماذا ، لا صلاة يهودية قبل لحم خنزيرنا و جبننا ؟ |
Puck bir salak ve annesi domuz pastırması yememe izin vermiyor. | Open Subtitles | هو أحمق , و أمه لن تجعلني أتناول لحم الخنزير المقدد. |
Yumurta, fasulye, kızarmış patates, sosis, domuz pastırması, 2 tost, bir bardak çay. | Open Subtitles | بيض, فاصوليا, رقائق بطاطا, نقانق, لحم مقدد, 2 خبز محمص و كأس شاي. |
domuz etli fasulye, dehşet bir şey! Siz kovboylar nasıl hazmediyorsunuz acaba? | Open Subtitles | لحم الخنزير والفاصولياء، مهلكان لا أرى كيف تتحملون ذلك أنتم رعاة البقر |
Teşekkürler. Ama polis köpeklerine yedirdiğiniz at etinden vermeyin. | Open Subtitles | شكرآ لك,لكن لا تطعمها من لحم الخيول هذا الذى يعطوه الى كلاب الشرطة |
Buraya yakın harika bir yer biliyorum. bifteği harikadır. | Open Subtitles | أعرف مكاناً صغيراً رائعاً بالقرب يقدم شرائح لحم شهية |
Pis herif ikinci kez yemek istedi. Kuzu pirzolası, hiç pişmemiş. | Open Subtitles | لقد طلب هذا الوغد عشاء آخر قطع لحم الضأن مطهيه جيدا |
Önemli kısım ağzının yumuşak olması. Yoksa köpek, dişlerini kuşun etine saplar. | Open Subtitles | الفم الناعم هو المفتاح، بغير ذلك سيُغرس الكلب أنيابه في لحم الطائر |
Esnaflar, ben de bir esnafım, yumurta ve pastırma rulolarını çok severiz. | TED | يحبونه بشكل خاص وأنا حرفي بنفسي، نحب البيض مع لفائف لحم الخنزير. |
Çaylar çekmecede... ayrıca peynirli makarna ve fırında da fırın köfte var. | Open Subtitles | يوجد هنا جارورة شاي وهناك أيضا معكرونة وجبن وخبز لحم في الفرن. |
Balıklar gemiye çıktıkları anda öldürülür ve hemen sonrasında balığın etinin içine bir etiket yerleştiririz. | TED | وحالما يكون السمك على متن السفينة فإنه يقتل، ثم بعد ذلك ندرج علامة صغيرة في لحم السمكة. |
Ve bu çelik palasını alacağım, kan ve etten oluşan bedenimde aşağıya doğru ittireceğim, ve görünüşte imkansızın olası olduğunu size ispat edeceğim. | TED | و سوف آخذ هذا الشفرة الحديدية و أدفعها خلال جسدي المكون من دم و لحم, لأثبت لكم أن ما يبدو مستحيلا هو في الواقع ممكن. |
Damarlı A sınıfı Kore etiyle yapılan ızgaradan mı bahsediyorsun? | Open Subtitles | أتتحدث عن الأضلاع المتبخرة التي تُعد من لحم البقر الوطني؟ |