ويكيبيديا

    "لديهم" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • var
        
    • bir
        
    • vardır
        
    • vardı
        
    • sahip
        
    • ellerinde
        
    • varmış
        
    • olan
        
    • yok
        
    • onların
        
    • onlar
        
    • sahipler
        
    • olduğunu
        
    • onlarda
        
    • de
        
    Çünkü yabancıların yardımına duydukları bağımlılıklarını azaltan bir becerileri var. TED لديهم مهارة، مما يجعلهم أقل اعتمادا بكثير على المساعدات الخارجية.
    Hong Kong'a bakalım, orada Octobus isimli çok ilginç bir sistemleri var. TED الان لو نظرت الى هونغ كونغ. لديهم نظام مثير للاهتمام يسمونه الاخطبوط
    sebze ve zeytinyağı yiyen insanlarda daha az kırışıklık var. TED أن الناس الذين يأكلون الخضروات وزيت الزيتون لديهم تجاعيد أقل.
    Bakalım, bize yardım etmeye istekli olan orada birileri vardır belki. Open Subtitles دعنا نرى, لربما يوجد اشخاص هناك في الاعلى لديهم الاستعداد لمساعدتنا
    Domates sosunun ne olduğu hakkında Platonik bir kanıları vardı. TED كانت لديهم نظرية, نظرية أفلاطونية, لما كانت عليه صلصة الطماطم.
    Uluslararası ayakları var, ve buna doğru eğilmemiz bizim için önemli. TED لديهم فروع دولية، ومن المهم بالنسبة لنا أن نتجه إلى هذا.
    Chicago ve New Orleans'ın sağlık birimlerinin bunda büyük bir katkısı var. TED إدارات شيكاغو و نيو أورليانز الصحية، لديهم دور كبير جداً في هذا.
    Kalp yetmezliği var. Eminim ki buradaki izleyicilerden çoğunun ebeveyni, dedesi, büyükannesi kronik hastalıkları olan sevdiği kişiler var. TED لديها فشل في عضلة القلب، وأنا واثقةٌ بأن العديد منكم في الجمهور لديهم آباء، أجداد، أحباء لديهم أمراض مزمنة.
    Şimdiyse, merkezde çocukların ödünç alabileceği basket topları bile var. TED لكن الآن، لديهم كرات السلّة داخل المركز ويستطيع الأولاد استعارتها.
    Bu herkesi etkiliyor, çünkü bir milyar insanın cebinde bunlardan bir tane var. TED كما أنها تؤثر علينا جميعًا، لأن مليار شخص لديهم جهاز كهذا في جيوبهم.
    Kaburgalarına yapışık parçalar var, devasa midelerinin, akciğerlerine zarar vermesini önlüyor. TED لديهم فتات ثابتة على أضلاعهم لمنع معدتهم الضخمة من سحق رئتهم.
    Elektriği olmayan bir barakaları var, suları akmıyor, kol saati yok, bisikleti yok. TED لديهم كوخ لاتتوفر به الكهرباء، أو الماء الجاري، لا ساعة معصم، لا دراجة.
    Ve bu çekişmeli gençleri başka bir botla yarışsın diye bir bota koyduğunuzda, ortak çalışmak dışında bir şansları kalmıyor çünkü artık aynı bottalar. TED وعندما تضع هؤلاء في منافسةٍ مع قاربٍ آخر ، فليس لديهم أي خيارٍ آخر غير التعاون في ما بينهم لأنهم جميعاً في قاربٍ واحد.
    Her zaman birkaç kişi vardır ve hepsi en iyi arkadaştır. Open Subtitles ألم يكن لديهم دائما مجموعه من الناس وكانوا جميعا أز أصدقاء
    Ve bence onda hiç işe yaramayacak bir sürü şey vardı. TED و كان لديهم الكثير من الأشياء ليست ذات أهمية في اعتقادي
    O kadının sayesinde, bu iki çocuk asla sahip olamayacakları bir fırsat kazanarak doktor olacak ve insanların hayatlarını kurtaracaklardı. TED بسببها هي, طفلين اصبح لديهم فرصة لم تكن لتتاح لهم لولاها و سيتمكنون من انقاذ ارواح في مجال الطب كاطباء
    Nijerya gibi ülkeler, ellerinde petrol olunca daha kötü yönetiliyorlar. TED بلدان مثل نيجيريا، التي هي أسوأ عن كون لديهم نفط.
    Dedi ki, onun çalıştığı kişilerin, Benim için planları varmış. Open Subtitles القليل قال بأن الجماعة الذين يعمل عندهم لديهم خطط لي
    Söylemek istediğim, normal işitme yetisi olan bireylerin karşılaşmayacağı bazı engellere maruz kalacaklarıdır. TED أنا أقول أنهم سيواجهون عقبات لن يواجهها معظم الناس الذين لديهم سمع عادي.
    Fakat finansal vergi düzenleyicilerin yüzde 17'sinin atık bir işi yok. TED لكن 17 في المائة من معدي الضريبة لم يعد لديهم وظائف.
    onların erken uyarı sisteminden mekiklerini kullanarak gizlice sıyrılıp Autobot kentini yok edersek, Autobotlar sonsuza dek yok olurlar. Open Subtitles عندما نتسلل إلي أنظمة الأنذار الأولية لديهم في المكوك الخاص بهم وندمر مدينة الأوتوبوت سيكون الأوتوبوت قد هزموا للأبد
    Şimdi bu durum onlar için hoş değil ama "işte ölçtüğümüz şeyler bunlar" diyebilecek özgüvene ve cesarete sahipler. TED الان تلك لم تكن وضعية سعيدة بالنسبة لهم لكن كان لديهم الثقة والشجاعة للقدوم نحوي والقول هذه هي تقديراتنا
    Neyin yanlış gittiği konusunda hipotezleri olabilir ancak gerçekten neyin bu korkunç olaya sebep olduğunu bilmelerinin herhangi bir yolu yoktur. TED من الممكن أن يفترضوا ما الخطأ الذي حدث ولكن ليس لديهم فعلاً طريقة لمعرفة ما الذي أدى إلى تلك الأحداث المريعة.
    Pekâlâ, düşüncem şu. onlarda gül var, güllerde de polen. Open Subtitles إليك ما افكر به, لديهم الأزهار و الأزهار لديها القوة
    Ve de benim gibi yapacak hiçbir işi olmayan öğrenciler, programlama yapmayı öğrenirdik. TED فكان الطلاب من الذين ليس لديهم ما يقومون به مثلي يتعلمون كيفية برمجته

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد