gece geç bir saatti ve 80 yaşında olan babam bir yol yapım projesindeki yolsuzluk hakkında 70 sayfalık bir kamu davası metni yazıyordu. | TED | كان الوقت متأخر جداً في الليل، وفي سن ال 80، كان يكتب ترافع دعوى مصلحة عامة من 70 صفحة ضد الفساد في مشروع طرق. |
Tamam. Şu soru: neden bir şeyler yok değil de var? Bu yüce soru, entellektüel tarihte kısmen geç çıkmıştır ortaya. | TED | إذًا هذاالسؤال، لماذا هناك شيء بدل من لا شيء، طُرح هذا السؤال الجوهري في وقت متأخر نواعًا ما من التاريخ الفكري. |
Burada tabii ki bir yol var, ki bu da gece geç saatlere kadar oturup bütün haberleri okuyarak bütün gerçekleri ezberlemek. | TED | هناك، بالطبع، طريقة واحدة، وهي الجلوس لوقت متأخر من الليل وتعلم كل الحقائق عن ظهر قلب من خلال قراءة كل هذه التقارير. |
Buna rağmen aslında ben istatistik dünyasına biraz geç katıldım. | TED | ولكن في الحقيقة، تحولت إلى عالم إحصاء في وقت متأخر. |
Ama, gece geç saatlerde... sabaha karşı 04.00 suları, "ayırma hattı" dediğim zamandır. | Open Subtitles | و لكنه الليل ، و الوقت متأخر إننى اسمى الرابعة صباحاً الحد الفاصل |
Mağazayı açık tutmak için geç bir saat değil mi? | Open Subtitles | حسنا، انه متأخر قليلا لتظل فاتحا للمتجر اليس كذلك ؟ |
Bak, geç oldu ve yorgunum, ve sabahleyin çalışmam lazım. | Open Subtitles | الوقت متأخر وانا متعبة ولابد أن أذهب للعمل فى الصباح |
Hayır çok geç değil, geri dön geri dön, gringo! | Open Subtitles | لست متأخر جدا ، عُد عُد أيها الامريكي ، أمسكوه |
geç vakte kadar çalıştığı için yorgun düşüp uyuya kalmış olabilir. | Open Subtitles | لقد ظل يعمل حتى وقت متأخر ربما شعر بالتعب وغلبه النوم |
Hayatımın hikayesi bu zaten. Bir dolar eksik, bir hafta geç. | Open Subtitles | نعم، وهذا هو قصة حياتي، الدولار قصيرة وأسبوع في وقت متأخر. |
Saat çok geç oldu. Evdeyim ve sarhoşum. Yapma dostum. | Open Subtitles | الوقت متأخر كالجحيم يا رجل أنا في البيت و مسطول |
Seni kendim de uğurlardım, ancak evimdeki şarap tadımına geç kaldım. | Open Subtitles | كنت أود أن أمشى معك للخارج لكنى متأخر على تذوق النبيذ |
Umurumda değil, çok az, çok geç. Hem neden burada olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لا أبالى, صغبر جداً ,متأخر جداً بجانب, أننى أعلم لما أنت هنا |
Ya çok geç, ya çok erken. Nasıl baktığına bağlı. | Open Subtitles | أنه إما متأخر جدا أو مبكر جدا حسبما يترائي لك |
Çok geç saatlere kadar çalıştık. Annesiyle tanıştın mı? Harika biridir. | Open Subtitles | . كنا نعمل لوقت متأخر جداً . هل قابلت والدتة ؟ |
geç oldu. Seninki sakinleşene kadar bende uyumak ister misin? | Open Subtitles | الوقت متأخر, أتريدين الذهاب الى شقتي الى أن أخرج سيارتكِ؟ |
Biliyorum geç oldu, belki de başka planların var ama eğer akşam yemeği yemek istersen bir taksi çağırabiliriz. | Open Subtitles | أعرف، أن الوقت متأخر وربما لديك خطط آخرى لكن إذا أردت تناول العشاء يمكننا أن نخرج ونستقل سيارة أجرة |
Biliyorum geç oldu, belki de başka planların var ama eğer akşam yemeği yemek istersen bir taksi çağırabiliriz. | Open Subtitles | أعرف، أن الوقت متأخر وربما لديك خطط آخرى لكن إذا أردت تناول العشاء يمكننا أن نخرج ونستقل سيارة أجرة |
Çok geciktin. Çok büyük bir finali biraz önce kaçırdın. | Open Subtitles | أنت متأخر جداً لقد فوّت على نفسك نهاية محركة للمشاعر |
Ayi'm hastaydı ve ona bebek bakıcısı bulmak zorunda olduğumdan geciktim. | Open Subtitles | كنت أجري في وقتا متأخر وايي كانت مريضة ووجدت لها حاضنة |
Üzgünüm, bir gün gecikti. Şaşırmış gibi yapmana gerek yok. | Open Subtitles | أنا آسف إنه يوم متأخر ليس عليكِ التصرف وكأنكِ متفاجأة |
Oyun parkı için yaptığını sandım, sonra vazgeçmek için artık çok geçti. | Open Subtitles | ظننت انها كانت من أجل الملعب وبعد ذلك, كان الوقت متأخر لأنسحب |
Şu anda yaptığım şey-- Az biraz gecikmiş bir şey. | Open Subtitles | . . ما أفعله الآن قليل جداً و متأخر جداً |
Biraz sonra yine geleceğim Robert. Ekstra nöbet neymiş gördün işte. | Open Subtitles | سأعود بوقت متأخر هل لقنك هذا درساً بألا تتبرع لمناوبات اضافية؟ |
Hayatın son döneminde, yaşam gayesi edinmenin önündeki en büyük engel ne? | TED | وما هي أكبر عقبة تعيق الإحساس بالهدف في وقت متأخر من الحياة؟ |
O yüzden mi geciktiniz? | Open Subtitles | ألهذا السبب تأتين للبيت بوقت متأخر جدًا؟ |