Bizim dörtlüyü doldurabilmesi için 2 ünlü konuğa ihtiyacımız var. | Open Subtitles | و نحنُ بحاجة إلى اثنين من المشاهير لملىء رُباعية لدينا |
Bizler ayrıca hesaplama açısından sınırlıyız. | TED | نحنُ البشرُ للأسفِ محدودونَ في قدراتنا الحسابيّة. |
Bu iyi bir şey değil, çünkü hikâyeler önemlidir ve birçok açıdan sezgi sahibi olmamızı sağlarlar, fakat medyaya ihtiyacımız var. | TED | وهذا الشيء ليس جيدًا، لأنه بينما القصص هي مهمة وتساعدنا في تكوين رؤى في مجالات كثيرة، نحنُ بحاجة إلى وسائل الإعلام. |
Bize, portatif sağlık yardımları lazım. | TED | نحنُ بحاجة إلى الفوائد الصحية المتنقلة. |
Ya Burada kalır, her şeyin güvenli olduğundan emin oluruz ya da yolun üstünde gölün yakınında bir balıkçı kulübesi var. | Open Subtitles | نحنُ يمكن أن نبقى هنّا، و التأكد بأن الوضع آمن. أو أن نذهب الي سقيفة لصيد السمك على الطريق، بجانب البحيرة. |
Sayın Hakim, biz cinayetin orada işlenmiş olduğunu kabul ediyoruz. | Open Subtitles | سيدتى القاضية نحنُ نومن بأن هناكَ جريمة قد حدثت بالفعل |
İnsanlar kendi fikirlerini ilettiler, Jackie. Sonuçta anne-babası biziz, onun için en iyisini biz düşüneceğiz. | Open Subtitles | لقد أعطُونا آرائهم، لكن نحنُ من سيقرر الأفضل لها |
bizi her zaman ağına düşüren açıklanmak zorunda bırakan tuzak bu. | Open Subtitles | هذا هو الفخ الذي طالما فرّج روحنا، نحنُ بحاجة إلى تفسير. |
Dur bakalım orada, Bizim elimizde senin düşündüğün kadar bir güç yok. | Open Subtitles | أنتظري ، نحنُ ليس لدينا الكثير من السلطة كما تعتقدين أننا نفعل |
Böceklerle mesela, aramızdaki en büyük fark Bizim bilinçli olmamızdır. | Open Subtitles | ما يفرقنا عن ,مثلاً , الحشرات بأن نحنُ لدينا وعياً |
Böceklerle mesela, aramızdaki en büyük fark Bizim bilinçli olmamızdır. | Open Subtitles | ما يفرقنا عن ,مثلاً , الحشرات بأن نحنُ لدينا وعياً |
Artırılmış gerçeklikle birlikte, kurumlar yapmayı reddettiğinde, baskı görenlerin anlatılarını vurgulamak için Bizler gücü elimizde tutuyoruz. | TED | بالواقع المعزز، نحنُ الشعب لدينا القوة لتسليط الضوء على قصص المظلومين عندما ترفض المؤسسات القيام بذلك. |
Ama Ölümsüzlerin bilgeliğini fethetmek için Bizler de bilge olmalıyız. | Open Subtitles | ولكن للاستيلاء على الحكمة من الخالدين نحنُ أيضاً يجب أن نُصبح رجال حُكماء |
Eğer birisi bir odadan başka birisine geçmeyi seçerse, geride kalan Bizler emin olmalıyız ki içinde bulunduğumuz oda boş değildir. | Open Subtitles | لو شاءَ الشَخص الانتقال من غُرفةٍ إلى أُخرى نحنُ مَن بقينا خَلفاً يجبُ أن نتأكَّد أنَ الغرفَة التي نحنُ فيها |
Yavrum, bu Bize lazım. | Open Subtitles | أترك الأمر يا عزيزي نحنُ بحاجةٍ لهذه المخدّرات يا عزيزتي |
Evde olman Bize sürpriz oldu. Hepsi bu. | Open Subtitles | نحنُ متفاجئون قليلا بوجودكِ في المنزل، هذا كلّ شيء. |
Şimdi Burada savaşanların şu ana kadar asaletle ilerlettikleri bitmemiş işe adanma sırası daha ziyade bizde, biz yaşayanlarda. | Open Subtitles | تختبر صمود الأمّة أو أية أمّة اخري تؤمن بمبادئ الحرّية. ومن واجبنا نحنُ الأحياء أن نستكمل درب أبطالنا البواسل، |
Dünya sona ermek üzere ama biz Burada durmuş konuşuyoruz. | Open Subtitles | العالم على وشكِ الفناء ، و نحنُ جالسون هنا نتحدّث. |
Evet. Şu an örneğin bozulup bozulmadığını kontrol ediyoruz. Tamam. | Open Subtitles | أجل ، نحنُ نتفقد النتائج، لنر مّا إنّ فسدت العيّنة. |
Tek çeken ve tek burda olan biziz | Open Subtitles | حتى و إن أُذيع الامر بواسطع غيرنا نحنُ الوحيدون الذى يديرون الحدث من هُنا |
Ortada seni bana, beni ona, bizi de onlara bağlayan bir durum yok. | Open Subtitles | اقصد ،، ليسَ هناكَ اي روابط تربطني بكَ أو بها أو نحنُ بهم |
Bak, hepimiz aynı araştırmayı yapıyoruz, hepimiz aynı pisliği bulduk. | Open Subtitles | نحنُ نفعل جميعاً نفس الأبحاث ؛ نبحث عن نفس الأوساخ |
Kaza alanından birkaç dakika uzakta olduğumuzu bilmek istersin dedim. | Open Subtitles | أردت أن أبلغكِ نحنُ على مسافة دقائق من موقع التحطم |
Azim Khamisa: biz insanlar, hayatımızda birçok dönüm noktasına sahibiz. | TED | عاظم خميسة: لدينا نحنُ البشر لحظات مصيرية عديدة في حياتنا. |