Söylenmesi gereken her şeyi söylemedi ama en azından dile getirildiği için mutluyduk. | Open Subtitles | لم يقل كل ما وجب قوله لكننا كنّا سعداء أنه قيل على الأقل |
Onların dışında, düşünülmesi gereken ciddi bir konu da var. | Open Subtitles | أعني، بالإضافة أنّ هناك أمور أخرى وجب أخذها بعين الإعتبار. |
Onun için sadece bir şey yapmam gerekiyordu. ve şimdi işim bitti. | Open Subtitles | وجب أن أفعل أمراً واحداً من أجل ذلك الرجل وقد أنتهيت الآن |
Beni görmek istemediğini biliyorum ama sana bunu söylemem gerekiyordu. | Open Subtitles | أدرك بأنّكِ لا تريدين رؤيتي ولكن وجب عليّ إخباركِ بذلك |
Onların mekanında bir sorgulama yapmayı kabul etmek zorunda kaldım. | Open Subtitles | وجب عليَ أن أوافق على الأستجواب في المقر التابع لهم |
Eğer silahını çıkarabilmiş olsaydı, emniyetinin de açık olması gerekirdi. | Open Subtitles | اذا كان قد اخرج سلاحه, وجب ان يزيل صمام الامان |
Doğa jeologlara bir katalog sunmuyor, baştan oluşturulması gerekti. | TED | لم تقدم الطبيعة بطاقات تصنيفية لعلماء الجيولوجيا إذ وجب أن يتم اختراع ذلك. |
Gerektiği zaman gerekeni yaptım ve bir daha da yapmayacağım. | Open Subtitles | فعلتُ ما وجب عليّ فعهل في الوقت الذي وجب عليّ فعله ولن أقمْ بذلك مرة أخرى |
Pastaneye gitmemiz gerektiğini biliyordum. Orada 12 dolarlık pasta yok. | Open Subtitles | وجب أن نذهب إلى المخبز، لن يشتريا كعكة بـ12 دولار |
Ve tek yapmam gereken gidip onu kutlamaktı, "İyi cevap." | TED | وكل ما وجب فعله هو تقدير ذلك واعتماده. "جواب جيد" |
Bir kaç gün buralara uğrayamadığım için üzgünüm. Uğraşmam gereken işler vardı. | Open Subtitles | آسفة انني لم اكن متواجدة كثيراً في الايام الماضية كانت هناك اعمال وجب علي التعامل معها |
Hayır, kanatılmaması gereken bir yarayı kanattık. Şimdi daha belirsiz bir noktadayız. | Open Subtitles | كانت حكة ما وجب أن نحكّها، الآن نحن في مرحلة مشوشة |
Birseyleri farkli yapmamiz gerekiyordu ve birinci basamak goz merkezleri dedigimiz gorme merkezlerini kurduk | TED | لذلك وجب علينا أن نفعل شيئا مختلفا ، لذلك أنشأنا ما نسميه المراكز الأولية للرعاية الصحية للعين، مراكز بصرية. |
Mevcut kayıtlarla eşleşmesi için düzenlememiz gerekiyordu. | TED | لذا وجب علينا تعديله لمساعدتنا على مطابقة وربط السجلات الموجودة. |
Kanıt odasına girmem için birkaç görüşme yapmam gerekiyordu. | Open Subtitles | وجب علي أن أطلب معروفاً حتى أصل إلى خزانة الأدلة |
Biraz daha emniyetli biri olsaydım bunları çekmek zorunda kalmayacaktın. | Open Subtitles | ،لو كنت جدير بالثقة لما وجب عليك تحمل كل هذا |
Ama çocuklarını göndermek zorunda kalan tek aile biz değiliz. | Open Subtitles | لكننا لسنا الوالدان الوحيدان الذان وجب عليهما ارسال ابنهما بعيداً |
Daha önce söylemem gerekirdi biliyorum, ama o kadar kolay bir şey değil bu. | Open Subtitles | وجب أن أخبرك سابقاً ولكنه ليس خبراً ساراً |
Daha önce söylemem gerekirdi biliyorum, ama o kadar kolay bir şey değil bu. | Open Subtitles | وجب أن أخبرك سابقاً ولكنه ليس خبراً ساراً |
Kendim için ve diğerlerinin bana ulaşması için, eş cinselliğimi özümsemeye başlamak zorunda kaldım. | TED | لكي أستطيع أنا والآخرون الوصول إليَّ، وجب علي الشروع في توطين غرابتي. |
Aslında bunlar hakkında konuşmaya davet edilmek için, balonla dünyayı turlamam gerekti. | TED | ولكن وجب علي ان ادور العالم بالمنطاد لكي تسنح لي الفرصة للتحدث عنه |
Kurtulmanın tek yolu süpürgeye tükürmek ve etrafında tutmaktır ben de süpürgeyi ondan satın aldım ve yapmam gerekeni yaptım. | Open Subtitles | لذلك اشتريتها منه وقمت بما وجب عليّ القيام به |
Onunla konuştuğumuzda, kemoterapi görürken her ay infüzyonları için hastaneye gitmesi gerektiğini söyledi. | TED | وعندما تحدثنا إليها، قالت أنها عندما خضعت للعلاج الكيميائي، وجب عليها الذهاب للمستشفى كل شهر لأجل حقناتها. |