Aynı görünüyordu, Fakat farklı bir orijini vardı, farklı bir sanat eseriydi. | TED | انها تبدو نفس اللوحة ولكنها من مكون آخر .. إنها عملٌ آخر |
Bütün Asya'yı altüst etmeyi hedeflemediler Fakat protokoller o şekilde çalıştığı için ettiler. | TED | لم تكن تنوي إفساد الأمور في آسيا, ولكنها فعلت بسبب آلية عمل البروتوكولات. |
Fakat tek tip hareket, diğerlerinde gözlemlenen tek durum değil. | TED | ولكنها ليست السلوكيات النمطية فحسب التي تنخرط فيها الحيوانات الأخرى. |
sadece iki kilogram kadar ağırlığı var, ama kendi ağırlığının yarısı kadarını taşıyabiliyor. | TED | وهي تزن فقط حوالي 2 كيلو جرام، ولكنها يمكن أن تحمل نصف وزنها. |
Mahsun küçük gözleri de burada. ama çok ilginç şeyler yapabilirler. | TED | عينيه المتخاذلتين بالأعلى هنا ولكنها تستطيع أن تفعل اشياء مدهشة جدا |
Bilmediklerinden değil, ancak artık onun için, ayağı ilgi odağı değildi. | TED | ليس لأنهم لم يعلموا، ولكنها توقفت عن كونها نقطة الارتكاز فيه. |
Ön beyinde çok fazla dopamin reseptörü bulunur, Fakat eşit olarak dağılmamışlardır. | TED | هناك العديد من مستقبلات الدوبامين في الدماغ الأمامي ولكنها ليست موزعة بالتساوي. |
Fakat tek tanıklı dava olarak, onu tekrar ele aldık. | TED | ولكنها كانت قضية ذات شاهد واحد لذلك دققنا النظر فيها. |
Fakat tarihsel olarak insanların geri dönmek yerine, kaçtığı bir yerdi. | TED | ولكنها كانت في الماضي مكاناً يهرب منه الناس ولا يعودون إليه. |
Fakat, pürüzsüz yüzeylerde bunların ikisini tırmanmak ve kendisini yukarı çekmek için kullandı. | TED | ولكنها استخدمت هذه على الأسطح الناعمة في الواقع زوج منها، لتتسلق، ولترفع نفسها |
Fakat korkmuştu. 95 yıl yaşamıştı ve daha önce hiç halüsinasyon yaşamamıştı. | TED | ولكنها كانت خائفة.فقد عاشت 95 عاما، ولم ترى هلوسات من قبل أبداً. |
Bir makineydi Fakat canlıydı. Şey gibi... dans pisti ışıkları gibiydi. | Open Subtitles | كانت ألة ولكنها كانت حية , كانت مثل هالة من الضوء |
Evet. Fakat o işi ilk kez bir baloda yapacaktık. | Open Subtitles | نعم , ولكنها ستكون أول مرة لنا فى حفل موسيقى |
Fakat bu bir sorun, çünkü hayatındaki bütün insanların bu durumu kabullenmeyeceğini varsayıyorsun. | Open Subtitles | ولكنها مشكلة بالنسبة لك لأنك تفترض أن كل المحيطين بك لن يتقبلوا الأمر |
ama, her Amerikalının bir birey olaması açısından cazibesini yitiriyor. | TED | ولكنها تفقد بريقها بالسماح لكل أمريكي أن يصبح أي شخص. |
Dolayısıyla, eğer saf bir dalgamız varsa, onun dalgaboyunu ölçebiliriz. Bu onun momentumu olur, ama bir konumu yoktur. | TED | فعندما يكون لدينا موجة نقية، يُصبح من الممكن قياس طولها الموجي. ومن ثم قوتها الدافعة، ولكنها تكون بلا موقع. |
İşlenmemiş ekilebilir arazisi var ama fazla değil, Hindistan alan açısından oldukça kısıtlı. | TED | فلديها بعض الأراضي الصالحة للزراعة ولكنها ليست بالكثيرة، فالهند لديها ندرة في الأراضي. |
Annem gelince, adam annemden para istedi ancak onda da yeteri kadar yoktu. | TED | وحضرت أمي إلى الخارج، وطلب منها النقود، ولكنها لم تكن تملك المال الكافي. |
Bunlar pek hızlı olmayabilir, ancak yinede bir sonuç alındı. | TED | قد لا تكون بالسرعة الكافية ولكنها قد أثمرت عن نتائج. |
Filmin bağımsız bir bölümü zamanın akışını değiştirmez veya zamanı kapsamaz; ancak parçaların birlikte dizilişiyle ortaya çıkan bir varlıktır. | TED | لا يتغير إطار واحد في الفلم أو يحتوي على تغير الزمن، ولكنها خاصية تأتي من كيف تلتصق القطع مع بعضها. |
Anlaşama maddeleri karmaşık olabilir, çünkü sorunun kendisi de bir o kadar karmaşık. | TED | صحيح ان بعض الشروط في الاتفاقية قد تبدو معقدة ولكنها حدت من الصراع |
Bunlar sözde şaka yollu söylenmiş olsalar da aslında tehlikeliler. | TED | صحيح ان هذه العبارات هي من قبيل المزاح ولكنها خطرة |