ويكيبيديا

    "يبقى" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • kalacak
        
    • kalmasını
        
    • kalıyor
        
    • kalmadı
        
    • kalsın
        
    • kalması
        
    • kalmayacak
        
    • kalan
        
    • kaldı
        
    • kalmalı
        
    • kalmaz
        
    • kalmasına
        
    • kalabilir
        
    • devam
        
    • kalmıyor
        
    Şimdi, bir süre daha dişlerini sıkmaya devam et. Silahşor ben aksini söyleyene kadar burada kalacak. Anlaşıldı mı? Open Subtitles الآن ، صك على أسنانك للقليل من الوقت بعد المقاتل يبقى حتى أقول خلاف ذلك , هل تفهم ؟
    Tanrı onun ayakta kalmasını istiyor, insanlar bunu anlamasa bile. Open Subtitles الله, يعنيه أن يبقى, حتى لو لم يتفهم الناس ذلك.
    O alanda her ne varsa sonsuza kadar öylece kalıyor, kendi evreninde. Open Subtitles أياً كان في المجال سوف يتحمل يبقى للأبد ، في كونه الخاص
    Geride, başlangıçtaki madde miktarının 100 milyonda biri kadar madde kalırken, hiç antimadde kalmadı. TED وبقي فقط جزء من مئة مليون جزء من المادة بقيت في الكون ولم يبقى أي شيء من المادة المضادة.
    - Gece herkes gemide kalsın. - Akıllıca bir fikir. Open Subtitles كل شخص يبقى في الداخل في الليل تلك فكرة ذكيه
    O bir alkolik ve iyileşmesi için 30 gün kalması lazım. Open Subtitles إنه مدمن خمر و يجب ان يبقى هنا 30 يوما للعلاج
    Akıllı yaşam formu olan her gezegeni yok edersen gökyüzünde yıldız kalmayacak. Open Subtitles إذا دمرت كل كوكب فيه حياة ذكية فلن يبقى نجوم في السماء
    Giderler çıkıldıktan sonra... kalan para ancak bu birinci sınıf el arabasına yetiyor. Open Subtitles بعد أن نأخذ حصصنا، لا يبقى لنا سوى هذا أو عربة يد فاخرة.
    Soru hâlâ kaldı: Neden insanlar yeterince bebek yapmıyor? TED السؤال يبقى: لماذا لا ينجب الناس أطفالاً بشكلٍ كافٍ؟
    Mısır bana karşı, ve bu yüzdem Mısırlılar Hartum'da kalmalı. Open Subtitles مصر تعارضنى و لذلك يجب ان يبقى المصريون فى الخرطوم
    Benim eğitildiğim gibi bir sistemi alın, ve hata yapması muhtemel sağlık personelini onun dışına atın, geriye hiç kimse kalmaz. TED لذلك لو اخذت النظام, بالطريقة التي دُرّستُ بها, و تخلصت من كل من يقوم باخطاء طبية, حينها لن يبقى اي شخص.
    Bu bizim küçük sırrımız, tamam mı? Aramızda kalacak. Askeri bir sır bu. Open Subtitles ,ولكن يجب أن يبقى الأمر سراً بيننا .لا نخبر أحداً , سر عسكري
    Müze tamamen aranana kadar bu adam bu odada kalacak, tamam mı? Open Subtitles هذا الرجل يبقى في تلك الغرفة حتى هناك بحث كامل المتحف، موافقة؟
    Yeniden evlendim, yeni bir hayatım var ve böyle kalmasını istiyorum.. yeni. Open Subtitles تزوّجت ثانية، لدي حياة جديدة، وأريد لحالي أن يبقى . . جديداً.
    Ama öyle olmuş olsa bile, atın burada kalmasını istiyorum. Open Subtitles و بالرغم من هذا أنا أريد أن يبقى الحصان هنا
    Rüzgar ve yerçekimi sabit, geriye sadece yüzey alanı kalıyor. Open Subtitles بما أن الجاذبية والرياح ثابتان فلا يبقى إلا الواجهة السطحية
    Yapılacak bir şey kalmadı. Celladı hazırlayın! Open Subtitles .. لم يبقى لنا شيء لنفعله جهز الجلاد للإعدام
    Bırak orada yeterince kalsın, size Allah'ın cezası ülser verecektir. Open Subtitles حسناً، دعه يبقى هناك لمدة طويلة فسيتسبب لك بقرحة نازفة
    Birinin burada kalması, birinin de o kapıyı açması gerek. Open Subtitles يجب أن يبقى أحدنا هنا وعلى الآخر أن يفتح الكوّة
    Her iki şekilde de ona söylersen artık kafanda bir saplantı kalmayacak. Open Subtitles لكن في مطلق الأحوال، حالما تخبره، فلن يبقى لك ما تُهوَس به.
    2000 silahlı adama karşı biz, hayatta kalan mı kazanacak? Open Subtitles نقاتل محاربيه البالغ عددهم مائتين والفائز هو الذي يبقى حياً؟
    Yani çok az yerimiz kaldı ve o yer de bize lazım. Open Subtitles ، وذلك يبقى مساحة صغيرة جداً . سوف نحتاجها لاحقاً
    Bence birkaç gün daha babanda kalmalı, bilirsin, güvende olması için. Open Subtitles تعلمين أعتقد أنه يجب أن يبقى معوالدكليومآخر أوهكذا . تعلمين، فقطلبيقىبالجانبالجيد.
    Bu bazen oluşan şefkat, hakkında konuşmadığımızdır. Asla "bazen" olarak kalmaz. TED اذن فهذا التراحم العرضي, نحن لسنا بصدده. لن يبقى أبداً عرضيا.
    Sigorta yüzünden dediğini biliyorum, ama anladım ki sen kalmasına izin vermezdin zaten. Open Subtitles أعلم بأنه قال تلك الأمور بشأن الضمانة لكنني أكتشفتُ بأنك لن تدعه يبقى
    Burada kalabilir. Yiyecekleri var. Buraya kalmaya geldi. Open Subtitles ربما يبقى ، سيجد الرعاية هنا لقد جاء هنا ليبقى
    Aynı yerde fazla uzun süre kalmıyor ama şimdi başka şansı yok. Open Subtitles فهو لا يبقى في نفس المكان طويلا لكنه الآن ليس لديه خيار

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد