| Onların ne düşündüğünü bilmiyorum, ama paranın çoğunu o ödüyor. | Open Subtitles | لا أعرف ما يقولونه لكنه من يدفع من أجل الأمر |
| Köylüleri çiziyor. Onları giydirip süslüyor, biraz da para ödüyor ve çiziyor. | Open Subtitles | انه يرسم الريفيين , يلبسهم الثياب و يدفع لهم قليلا و يرسمهم |
| Bak, o hiç kimseye ödeme yapmadı, bunun doğru şey olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | ما أقصده أنه لم يدفع مالاً لأحد ويظن أنه يحقّ له ذلك |
| Sence insanlar sonsuza dek sağlıklı ve genç kalmanın iksirine ne kadar öder? | Open Subtitles | كم تعتقد ان شخصاً ما قد يدفع ليبقي شاباً وصحياً الي الأبد ؟ |
| O da onun ahirette bunun için ödemek zorunda anlamına mı geliyor? | Open Subtitles | هل هذا يعني أن عليه أن يدفع الثمن بعد موته أيضاً ؟ |
| Evet, iki kardeş arasındaki fırtına dinmezse bedelini ödeyecek kişi ben olurum. | Open Subtitles | أجل,ولو ان المشاكل لم تحل بين الاخوان سأكون أنا من يدفع الثمن |
| Acı gerçek şu ki, kirayı ödeyen ruh çağırma tahtası ve tavşan ayağı. | Open Subtitles | الحقيقة الحزينة , أويجا يستقلّ وأقدام الأرانب ذلك الذي يدفع الإيجار حول هنا |
| Vergilerini ödüyor ve İkinci Dünya Savaşı'na katılmış emektar bir asker. | Open Subtitles | هو دائم يدفع الظرابئب وبرضو هو منالمحاربين في الحرب العالميه الثانية |
| Kardeşi yaptı. Şimdi burada, hayatı için savaşıyor, başkasının hatasının bedelini ödüyor. | Open Subtitles | , هو هنا الآن يقاتل من أجل حياته يدفع ثمن أخطاء غيره |
| Tabii, o adam da bir otel odasına 300 dolar ödüyor mudur acaba. | Open Subtitles | نعم انني اتسأل اذا كان يدفع 300 دولار من أجل غرفة الفندق ايضاً |
| Müşterim altı farklı anne adayından bir çocuk seçmek için ödeme yaptı. | Open Subtitles | و يدفع زبائني مقابل إختيار رضيع من ستة أمهات مختلفات و لهذا |
| Kont Dooku Jedi'yın kellesini götürürsek bize iyi ödeme yapar. | Open Subtitles | الكونت دوكو سوف يدفع لنا جيدا اذا رجعنا براس الجيداي |
| Bunun dışında senin aşağılık kardeşin, bana ödeme yapmamaya karar veriyor. | Open Subtitles | ما عدا هذه المرة، أخوك الأحمق قرر أن لا يدفع لي. |
| Yol güzergahı sessiz ve sakin olsun diye Joe'ya para öder. | Open Subtitles | هو يدفع لجو ليكن متأكد بأن جميع المسالك على مايرام ومؤدية |
| Bu yüzden babam vergiyi ödemek için yüksek faizle borçlandı. | Open Subtitles | لِهذا هو قام بِأقتراض مالً بِفائدة عالية لكي يدفع ضرائبه |
| Benimle ilgilenecek kimse yoktu ve harç paramı ödeyecek kimse yoktu. | TED | لم يكن لدي من يهتم بي، ولم يكن لدي من يدفع تلك المصاريف. |
| Kirayı ödeyen o olmasına rağmen ondan gitmesini nasıl istersin? | Open Subtitles | كيف تسألها ان تخرج بينما هي من يدفع الايجار هنا؟ |
| Ama devlete karşı bir suç işlendi ve birilerinin bunu ödemesi gerek. | Open Subtitles | ولكن هناك جريمة أرتكبت في حق الدولة ولابد لأحدهم أن يدفع الثمن |
| Teslimatı yapana getirdiği etin parasını veriyordu... ama hükümetten fazla etin parasını alıyordu. | Open Subtitles | ثم يدفع للسائق ثمن ما يوصله و يطلب من الحكومة المزيد من اللحم |
| Adam son ödemesini yapmadığı için sigortası zaman aşımına uğradı. | Open Subtitles | ادم لم يدفع اّخر قسط من البوليصة لذلك فهى تسقط |
| Yani A.B.D. vergi mükellefleri ödedi, dünya bankası, Exxon ödedi. | TED | فدافع الضرائب الأمريكي يدفع لهذا البنك الدولي ، اكسون دفعت لذلك |
| Gönderici yüzde 1,6 harç ödeyerek ve tek bir tuşa basarak, parayı doğrudan alıcının hesabına aracı olmadan yollayabilir. | TED | يدفع المرسل 1.6بالمائة كرسوم وبنقرة على زر واحد يمكنه أن يرسل الأموال مباشرة إلى حساب المستفيد بدون أي وسيط. |
| Buffalo Bill, Harika At Ömer'i istiyor. İyi para veriyor. | Open Subtitles | بافاو يريد ان يشترى الحصان العجيب، سوف يدفع مبلغ جيد |
| Safkan 600 at telef edildi ve hiç kimse sigorta parası ödemedi. | Open Subtitles | مات 600 جواد سباق أصيل ولم يدفع أي شخص بنساً واحد للتأمينات |
| - Sahip, onlar için para ödemiyor. - O zaman ben öderim. | Open Subtitles | حسناً، المالك لن يدفع لهم إذاً، أنا سأفعل |
| Eğer biri size karşı bir suç işlerse bedelini bin misliyle ödemeli! | Open Subtitles | اذا رجل أرتكب جريمة ضدّك هو يجب أن يدفع الثمن آلاف المرات |