Rocky, sence bu sefer Apollo karşısında şansın var mı? | Open Subtitles | روكى، هَلْ تَعتقدُ بأنّ عِنْدَكَ فرصة هذه المره ضدّ أبولو؟ |
Parayı vermek için son şansın yoksa bir daha onunla konuşamazsın. | Open Subtitles | لديك فرصة أخري أخيرة لدفع الفدية، وإلا فلن تحدثه ثانيةً ابداً |
Bu gece benimle sayı yapma şansın yok Finch. Elbette. | Open Subtitles | بأنّك ليس لك أي فرصة من الإحراز معي ، فينتش |
Gözlerini açık tutarsan, topu yakalama şansın on kat artar. | Open Subtitles | ابق عينيك مفتوحتين و ستزداد فرصتك للإمساك بها عشر درجات |
İkimiz de biliyoruz ki ne olduğunu bulman için tek şansın bu. | Open Subtitles | وكلانا نعرف بأن هذه قد تكون الفرصة الوحيدة لكِ لتعرفي ما هذا |
Kötü bir şey olduğunu biliyordun, ama başka şansın yoktu. | Open Subtitles | عرفت بأن الأمر كان سيء، لكن ما كان لديك خيار. |
Birazdan Gonca buraya gelecek... sana bakacak, topu parkın dışına kadar yollamak... ya da kötü şekilde kaçırmak için bir tek şansın olacak. | Open Subtitles | الآن وفي أي دقيقة روز بد ستأتي للوقوف هنا انظر إلى نفسك وسيكون لديك فرصة واحدة لترمي إلى خارج الحديقة أو خارجاً ببؤس |
Bence, en azından Ölüm cezasından .... ...kurtulmak için bir şansın var. | Open Subtitles | أعطىَ نسبُكَ العائليُ، أعتقد عِنْدَكَ فرصة جيدة لتَفادي عقوبةِ الموت على الأقل. |
Sana yalvarıyorum, lütfen işleri düzeltmek için bir tek şansın var. | Open Subtitles | أتوسل إليك .. أرجوك لديك فرصة واحدة لوضع الأمور بنصابها الصحيح |
Sana bebeğinin hasta doğmaması için sadece birazcık şansın olduğunu söylemiyorum. | Open Subtitles | لم أكن أخبركِ أن هناك فرصة ما أن ابنكِ لن يمرض |
öyleyse, senin şimdi ikinci bi şansın var adamım, ne yapmak istiyosun? | Open Subtitles | حسنا , انا الان لديك فرصة اخرى ماذا تريد ان تفعل ؟ |
İlk patlamadan kurtul, ve daha iyi bir şansın olsun. | Open Subtitles | انجو من الجولة الأولى و ستكون لديك فرصة معتبرة للنجاة |
Tek şansın virüsten vazgeçmen ve seni bulamayacağımızı ümit etmen. | Open Subtitles | فرصتك الوحيدة هى أن تتخلى عن الفيروس وتتمنى ألا نجدك |
Bak, eğer bana söylemek istediğin bir şey varsa, şimdi bir şansın var. | Open Subtitles | انظروا ، إذا كان هناك شيء تريد لتقول لي ، الآن هي فرصتك. |
O zamandan beri, eminim çok alıştırma yapma şansın olmuştur. | Open Subtitles | إذا أشك أنك كنت تملك الفرصة للتدريب من ذلك الوقت |
şansın var ki, eğer bugünkü testten sağ çıkarsan taraf seçme fırsatın olacak. | Open Subtitles | حسنا ستكونين محظوظة ان نجوتِ اليوم ستكون لديك الفرصة لكي تكوني في جانبنا |
Başka bir şansın yoktu. Borular paslanmış. | Open Subtitles | لم يكن لديك خيار أعني , الأنابيب كانت تالفة |
Sanırım sonra bir şeyleri düzeltmek için bir şansın daha olabilir. | Open Subtitles | فى هذه الحالة أعتقد إنك لديك فرصه واحده للقيام بالأشياء الصحيحه |
Fakat senin şansın kalmadı ve benim de zamanım doldu. | Open Subtitles | ولكن الان فان حظك قد انتهى, وانا وقتى قد انتهى |
Film bir buçuk saatlik şansın varmış ki Hint filmine gitmemişsiniz. | Open Subtitles | فلم ساعه و نصف انا محظوظ انه لم يكن فيلم هندى. |
Eşler konusunda kötü bir şansın var. Neden hâlâ evlenip duruyorsun? | Open Subtitles | ،يا له من حظ عاثر مع الزوجات ولمَ تواصل الزواج هكذا؟ |
Üzgünüm bile bile bunu yapamam. Ama belki şansın açılır. | Open Subtitles | آسف، لا أستطيع ذلك عن عمد، ولكن ربما يحالفك الحظ |
"bir de Texas'la savaşman gerekiyorsa, hiç şansın yok" derdi. | Open Subtitles | واذا مانوت الام محاربة تكساس فأن فرص الفوز ضئيلة |
Hayatta kalmak için tek şansın, bize bildiklerini söylemen. | Open Subtitles | فرصتكِ الوحيدة للنجاة عي أن تخبرينا بما تعرفين. |
Kandırmaca, doğru soruyu sormaktan geçiyor çünkü başka bir şansın olmayabilir. | Open Subtitles | الحيلة كانت قول السؤال الصحيح لانك ربما لا تحظى بفرصة آخرى |
Bu akşamdan sonra böyle bir şansın olmayacak ne yazık ki. | Open Subtitles | من المؤسف أنكى لن تنالى هذه الفرصه ابدا بعد هذه الليله |
Onlara rastlarsan yine de şansın olmaz. | Open Subtitles | إذا أمسكوا بك لن تكون محظوظاً على الإطلاق |
Ondan bombayı kapatmak için gerekli bilgileri alma konusunda ne kadar şansın var? | Open Subtitles | ما هي فرصك في اكتشاف كيفية تعطيل القنبلة في الوقت المناسب |