Sporla çok ilgilenmem, şiir ve doğa hakkında konuşmayı tercih ederim. | Open Subtitles | أنا لست حقاً في الألعاب وإنما أفضل التحدث عن الشعر والطبيعه |
Sexton'ın psikoloğu öfkesini dışa vurması için şiir yazmasını söylemiş. | Open Subtitles | معالج سكستون اخبرها بان تكتب الشعر كطريقة لتطهير الغضب بداخلها |
Demek istediğim, Herkesin şiir okuduğu yerlerde insanlar tecavüze uğruyor. | Open Subtitles | أعني، الناس يتعرضون للإغتصاب في القصور حيث الجميع يلقي الشعر. |
Şimdi, sıradaki şiir Armantrout'ınkinden daha eski, A. E. Housman'ınkinden biraz daha yeni: | TED | الآن، القصيدة التالية أقدم من قصيدة آرامانتراوت، ولكن أحدث بقليل من قصيدة أ. |
Yeni yıl arifesinde şiir okuma maratonu yapılır. Her sene giderim. | Open Subtitles | لديهم ماراثون لقراءة القصائد في ليلة رأس السنة واذهب كل سنة |
Ve uzun süre izlenmeye olan korkuma rağmen, Sözel şiir fikrinden büyülenmiştim. | TED | وعلى الرغم من خوفي من ان ينظر الي من حولي فترة طويلة كنت مفتونة بفكرة إلقاء الشعر |
Bowery şiir Kulübü evim ve okulum haline geldi. Şiirlerini okuyan her şair hikayelerimi paylaşmam için beni yüreklendiriyordu. | TED | لقد اصبح نادي الشعر ذاك منزلي .. و صفي الذي اتعلم فيه والشعراء الذين أدوا هناك شجعوني على مشاركة قصصي كذلك. |
Şimdi sözel şiir seyahatimi üç adıma ayırabilirim. | TED | الآن بات بإمكاني أن أفصل رحلة إلقاء الشعر خاصتي إلى ثلاث مراحل |
Bazen de gençleri şiir yazmaları için kandırmanız gerekiyor. | TED | تبين في بعض الأحيان ، يجب خداع المراهقين من أجل كتابة الشعر. |
Ayrıca, sözel şiir anlık bağlantılar yaratabilir. | TED | بالاضافة الى ذلك ، إلقاء الشعر .. وسيلة تواصل مباشرة |
Ve her zaman başladığım yerin Bowery şiir Kulübü olduğunu sanardım, ama sanırım bu çok daha önceydi. | TED | واعتقدت دائما أن بدايتي كانت في نادي الشعر لكن من المحتمل أنها كانت قبل ذلك بكثير. |
Ve son zamanlara kadar sürekli şiir ile meşgul olamayacağımı anlamadım. | TED | ولم أدرك سوى مؤخرًا أنني لا يمكنني دائمًا أن أتعجّل في كتابة الشعر. |
Ve geçen yıl, bunu ilk defa denedim ve şiir yazabilme verimliliğimle heyecanlandım. | TED | العام الماضي، شاركت فيه لأول مرة وقد أبهرتني الكفاءة التي وصلت إليها في إنتاج الشعر. |
şiir ve retorik okuduk, çoğu sunum bu basit yapıya sahip değildir. | TED | درسنا الشعر والبلاغة، فالكثير من العروض لا تحتوي على ذلك حتى في أبسط أشكالها. |
Sıradaki şiir, beğenilerimi, okuduklarımı ve bir yetişkin olarak okumam gerekenlerle ilgili yaklaşımımı gerçekten değiştirdi. | TED | الآن القصيدة التالية غيرت ما أحب وما أقرأ وما شعرت به كشخص ناضج |
şiir eski ruj reklamlarına tepki gösterir, ve şiir, söyleyişindeki keskinlikle, dönüşleri ve duraklarıyla, bize, ne isteyeceğimizi, ne yapacağımızı, ne düşüneceğimizi anlatmaya çalışan reklamların diline direnmek için her şeye sahiptir. | TED | القصيدة تتفاعل مع دعايات أحمر الشفاه القديمة، وحدتها عن بيان، انتكاساتها وتوقفاتها، لديها كل شيء لتفعله مع مقاومة لغة الدعايات التي تريد إخبارنا بكل سهولة ما نريده، ما نفعله، ما نفكر به. |
Peki, bu kadar kafa karıştıran bir şiir üzerinde haklı olduğumu nasıl bilebilirim? | TED | الآن، كيف أعرف بأنني محق عن تلك القصيدة المحيرة إلى حد ما؟ |
Şarkı bile söyleyebilirim! Büyük tutkuyla söyleyebileceğim birkaç şiir biliyorum. | Open Subtitles | استطيع الغناء انا اعرف بعد القصائد التى اؤديها بعاطفه كبيره |
Anne, bu yazki şiir kampı hakkında büyük bir karar aldım. | Open Subtitles | أمي,هناك قرار هام يجب ان اتخذه بشان مخيم الشِعر هذا الصيف |
Sonra, nasıl ve niçin olduğunu bilmek istediğimden şiir eleştirmeni oldum. | TED | ومن ثم أصبحت ناقدا للشعر. لأنني أردت أن أعرف كيف ولماذا. |
Aşk mı satıyorsunuz uyuşturucu mu, şiir mi... ne olursa... ne satıyorsunuz? | Open Subtitles | تبيعين الحب, تبيعن مخدرات, تبيعين شِعر, مهما يكن, ما الذي يميزك ؟ |
Bu bir şiir mi? | Open Subtitles | ذلك الفرنسي الصغيرِ جيد جداً هل هذه قصيده ؟ |
Bir şiir vardır çok ünlü bir İngiliz şairin yazdığı 19. yüzyılın sonunda | TED | هناك قصيدة مكتوبة من قبل شاعر انجليزي مشهور جداً في نهاية القرن 19. |
O sinir ağı şiiri, büyük 20. yüzyıl şiir külliyatı üzerinde eğitilmiştir. | TED | وقد دُربت الشبكة العصبية الشعرية على أشعار كثيرة من القرن العشرين. |
Burada şiir okumuyorum Jasper, yapılacaklar listemizi hazırlıyorum. | Open Subtitles | هذا ليس شعرا يا جاسبر أنا أكتب قائمة بما يجب أن نفعله |
İtiraf etmeliyim ki, bu şiir harikulade bir yeteneği sergiliyor. | Open Subtitles | أن هذه القصيدة تظهر موهبة شعرية أكثر إستثنائية. |
Time'ın kapağı, Dave Garroway... televizyonda şiir okumak için yılda 50 bin. | Open Subtitles | و 50 ألفاً من أجل قراءة الأشعار في التلفاز، هل ستقبل بذلك ؟ |
Bir tane bile şiir yazmadı 65'ten beri ağzından düşürmese de. | Open Subtitles | إنه لم يكتب شعرًا يستحق الحديث عنه منذ عام 1965 |